10. Hukuk Dairesi 2015/3696 E. , 2015/5431 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, idari para cezalarını konu edinen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece,bozma sonrası yapılan yargılamada ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulune karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dosyasından; davacıya ait olan bina inşaatında 18/05/2012 tarihinde meydana gelen iş kazasında yaralanan sigortalının şikayeti sonucunda, Kurumca yapılan teftiş sonrasında düzenlenen 28/02/2013 tarihli denetim raporu ile meydana gelen olayın iş kazası sayılması ve davadışı ... ile davacının asıl işveren taşeron olduğu gerekçesi ile 5510 sayılı Yasanın 86"ncı maddesi kapsamında işlemleri başlatarak davacı adına işyeri tescili işleminin temini, sigortasız işçi çalıştırılması nedeniyle çalışan kazalı işçinin ve tespiti yapılan diğer işçilerin işe giriş bildirgeleri ve dönem bordrolarının temini, ayrıca istenen ve gereken belgelerin zamanında verilmemesi nedeniyle asıl işveren olarak kabul edilen davacı hakkında 5510 sayılı Yasanın 102"nci maddesi kapsamında idari para cezalarının kesilmesi amacıyla işlemler yapıldığı, sonrasında davacının 07.06.2013 tarihli itirazının da 06.08.2013 tarihli Prim İtiraz Komisyon Kararı ile Kurumca reddedildiği, aynı zamanda Kurumca 31.05.2013 tarihinde kesilen idari para cezalarının 07.06.2013 tarihinde tebliği ve davacının aynı tarihli itirazı sonrasında 06.08.2013 tarihli idari para cezaları itiraz komisyonunca reddedildiği ve 05.08.2013 tarihinde düzenlenen ve 2012 yılı mayıs ayına mal edilen davaya konu 4 adet ödeme emirlerinin tanzim edilerek davacıya gönderildiği, davacının ise 02.09.2013 tarihinde açtığı bu dava ile aslen ... ile aralarında aıl işveren taşeron ilişkisi olmayıp anahtar teslimi işinin olduğu ve bu nedenle aksine kurum işlemlerinin iptali ile gönderilen ödeme emirlerinin iptalinin istenildiği, mahkemece yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 86’inci maddesi olup ”Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.”hükmü öngörülmüştür.
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 102’nci maddesinde davalı Kurumca prim borcu dışındaki işlemler bakımından idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca; idari para cezasını gerektiren şartlar oluştuğunda Kurum tarafından verilecek idari para cezası ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmaması halinde, idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür. Ne var ki; Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacaktır.
Somut olayda; davalı Kurumca, davacı adına 5510 sayılı Yasa kapsamında, bir taraftan tescilsiz işyeri nedeniyle işyeri tescili ve çalışan işçiler nedeniyle prim borcu doğmasına yönelik işlemler, diğer taraftan, gerekli belgelerin verilmemesi ve kaçak çalışma nedeniyle muhtelif idari para cezaları tahakkuk ettirildiği, davacının her iki yönde yapılan işlemlere de Kuruma ünite itiraz komisyonlarına itiraz ettiği, Komisyonlarca itirazın reddedildiği ve bu arada da davalı Kurum tarafından kesilen idari para cezasının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun kapsamında ödeme emri tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı Kurum tarafından idari para cezasına karşı dava süresi olan 30 günlük sürenin beklenilmeden ödeme emri düzenlenmiş olması, ayrıca iş kazasına uğrayan davadışı sigortalının aslen ..."in işçisi olduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmişse de, aslen idari para cezasının esasını incelemekle görevli mahkemelerin idare mahkemeleri olması ve davacının kuruma itirazı ve Kurum idari para cezası komisyon Kararını tebliğ aldığı 06.08.2013 tarihinden sonra süresinde mahkemeye başvurusunun olup olmadığının araştırılmaması nedeniyle verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
6183 sayılı Yasanın 55. maddesi, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesi olanağını öngörmüş olup; ödeme emrine konu edilen alacağın kesinleşmiş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda ise, 5510 sayılı Yasanın 102 (506 sayılı Yasa 140) maddesi uyarınca başlamış olan itiraz prosedürünün sonucu araştırılarak, idari para cezasının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, kesinleşen idari para cezası miktarının tespitiyle,ancak bu miktara ilişkin ödeme emri yönünden, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde sınırlı olarak sayılmış nedenlere dayalı olarak inceleme yapılmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
O halde, mahkemece, öncelikle, davacının idari para cezalarına karşı süresinde idari yargıya açılmış bir davasının olup olmadığı belirlenmeli var ise sonucunun beklenilmesi, yok ise veya davasının reddi halinde idari para cezalarının kesinleşeceği ve bu aşamadan sonra ancak 6183 sayılı Kanunun 58"nci maddesinde öngörüldüğü şekilde, ödeme emirlerinin davacıya tebliğ tarihi belirlendikten sonra, ancak borcu kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği dikkate alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilerek, yapılacak araştırma ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.