13. Hukuk Dairesi 2013/11438 E. , 2013/25004 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile 27.6.2006 tarihinde imzaladıkları sözleşme ile daire satın aldığını, sözleşme tarihinden itibaren 40 ay sonra daireyi teslim etmesi gerekirken teslim etmediğini, davalı müteahhidin arsa sahipleriyle imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince geç teslim halinde kira bedeli ödeneceğinin taahhüt edildiğini ileri sürerek, fazlası saklı kalmak üzere 28.10.2009-28.10.2010 tarihleri arası için 4.800TL kira alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmadığını, kendisine husumet düşmeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davacının harici sözleşme ile davalı müteahhitten daire satın aldığı, taraflar arasındaki sözleşmede teslim süresi ve geç teslim halinde müeyyide kararlaştırılmadığı, davacı ile davalı arasında tarafı olunmayan sözleşme nedeniyle borç-alacak ilişkisi doğmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı müteahhitten harici sözleşme ile daire satın aldığını, davalının arsa sahipleriyle yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince taahhüt ettiği sürede daireyi teslim etmediğini ileri sürerek, geç teslim nedeniyle oluşan kira alacağının tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmede teslim süresi ve geç teslim halinde müeyyide kararlaştırılmadığı, davacı ile davalı arasında tarafı olunmayan sözleşme nedeniyle borç-alacak ilişkisi doğmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Taraflar arasında daire satışına ilişkin olarak 27.6.2006 tarihli harici sözleşme imzalandığı hususu çekişmesizdir. Sözleşmede teslim süresi ve geç teslim halinde kira bedeli ödeneceğine dair hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda teslim süresini belirleme yetkisi davalıya tanınmıştır. Ancak; davalı, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet
kurallarına uygun davranmalı ve haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, eserin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde eseri tamamlayarak teslim etmelidir. Bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu ve gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hallerinde, TMK.nun 2. maddesi uygulama alanı bulur ve hakime olağanüstü bir imkân sağlar; haksızlığı düzeltici, yasa ve sözleşmedeki kuralları tamamlayıcı işlevini yerine getirir. O halde, sözleşme konusu iş-eser"in teslimi gereken uygun sürenin belirlenmesi zorunludur. (Bkz. HGK.nun 16.1.2013 gün ve 2012/13/13-592 esas, 2013/65 karar sayılı ilamı.) Taraflarca eserin teslim süresinin belirlenmediği durumda, davalı-yükleniciye eserin teslimi için sınırsız bir sürenin tanınmış olduğu gibi bir anlam ortaya çıkar ki bunu da gerek sözleşme hukukunun ana ilkeleri ile ve gerekse de TMK.nun 2. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile bağdaştırmak mümkün değildir. Ancak karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü için alacağın muaccel olmasının yanında, borcun aynen ifası için alacaklı tarafından borçluya uygun bir mehil (818 sayılı BK. m.106/1) verilmelidir. Bu süre sonunda borçlu edimini yerine getirmez ise alacaklı BK.nun 106/2.maddesindeki seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Ne var ki, BK.nun 107.maddesinde ise, alacaklı tarafından borçluya süre verilmeden de BK.nun 106/2.maddesindeki seçimlik haklardan birisinin kullanılabileceği durumlar sayılmıştır. Alacaklı tarafından borçluya “süre verilmesi etkisiz olacak” ise borçluya aynen ifa için herhangi bir süre verilmeden de alacaklı tarafından seçimlik haklar kullanılabilmektedir. Öyle olunca mahkemece az yukarda açıklanan ilkeler de dikkate alınmak suretiyle konusunda uzman bilirkişiler ile mahallinde keşif yapılarak, davalı yüklenici tarafından derhal işe başlanılmış olmak suretiyle –mücbir ve haklı sebepler hariç tutularak- davaya konu yerin inşaat ruhsatının ne kadar sürede alınabileceğinin, bundan sonra da ne kadar sürede (makul süre) inşaatın tamamlanarak –deprem v.s gibi mücbir ve haklı sebepler de gözetilmek suretiyle- iskan ruhsatının alınabileceğinin, emsal inşaatlar da dikkate alınıp tespit edilerek, bu konuda ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli bir rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.