14. Hukuk Dairesi 2020/3043 E. , 2020/5852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 27/12/2013 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/11/2017 günlü temyiz edilmeden kesinleşen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/09/2020 gün ve 2020/75791 sayılı tebliğnamesi ile HUMK"nun 427/6. maddesi gereğince kanun yararına bozulması istenilmiş olmakla, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.
Davacılar vekili, ... 6. Noterliğinin 13.11.1975 tarih ve 16909 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile Karataş ilçesi, ... Köyü 65 parsel sayılı taşınmazı aldıklarını davalıların tapuda devir işlemini yapmadıklarını, davalılar adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ... cevap dilekçesinde, murisleri ..."ın 12.12.1975 tarihinde vefat ettiğini, sözleşmenin ise 13.11.1975 yılında yapılmış olduğunu, sözleşmenin zaman aşımına uğramış olduğunu, murisin hasta yatağında iken yapılmış olduğunu, ana oğul arasında yapılan anlaşmalarda bedel ödenmediği için yapılan anlaşmaların geçersiz olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ... 6. Noterliğinin 13.11.1975 ve 16909 yevmiye numaralı satış vaadine konu Karataş ilçesi, ... Köyü eski 65 (yeni 170 ada 3) parsel numaralı taşınmazda davalılar murisi ..."tan davalılara intikalen gelen davalılar hissesinin iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Davalı ...’nin istinaf talebi üzerine, eksik harç ve masrafın tamamlanması için ilgiliye muhtıra gönderilmiş, mahkemece 11.06.2018 tarihli ek karar ile muhtıraya rağmen yasal süre içerisinde eksiklik tamamlanmadığından istinaf talebinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Davalı ... 25.10.2018 tarihli kanun yararına temyiz talebini içeren dilekçesiyle Adalet Bakanlığına başvurmuş; Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 18.08.2020 tarihli "Kanun Yararına Temyiz" konulu yazılarında mahkemece, ehliyetsizlik iddiasının açıklığa kavuşturularak, sözleşmedeki gerçek amacın mirasçılardan mal kaçırmak olduğu ve sözleşmenin muvazaa ile illiyetli bulunduğu savunulduğundan gerçek amacın belirlenebilmesi için sözleşmenin yapıldığı tarihteki murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mal varlığına oranı, murisin temlikle elde edilecek satış bedeline ihtiyaç durumu ve bu bedelin makul kalacak bir sınırda olup olmadığı incelenip araştırılarak, oluşan sonuca göre bir karar vermek gerekirken, mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 09.09.2020 tarihli yazısı ile kanun yararına temyiz talebinde bulunmuştur.
6100 sayılı HMK"nin 363. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilir.
Somut olayda; ... 6. Noterliğinin 13.11.1975 tarih ve 16909 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinde vaat borçlusu olan ve 15.12.1975’te vefat eden ...’ın dosya içerisinde mirasçılık belgesi bulunmamaktadır. UYAP üzerinden alınan nüfus kayıtlarından taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı denetlenmiş olup dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen mirasçı ...’ın yargılama devam ederken 24.09.2016’da vefat ettiği, mahkemece mirasçılarının davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edilip karar verildiği gibi gerekçeli kararın da davalı ... mirasçılarına tebliğ edilmediği görülmektedir.
Ayrıca, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ...’e yapılan gerekçeli karar tebligatlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalılar adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu görülmüştür.
Davalılardan ...’e gerekçeli karar tebliğinin, cezaevinde olduğu gerekçesi ile usule aykırı şekilde Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kabule göre de, karar tarihinden sonra 30.03.2019’da davalı ...’ın vefat ettiği, geriye mirasçı olarak eşi dava dışı ...’ı ve davalı olan çocukları ..., ..., ... ve ...’ı bıraktığı anlaşılmaktadır. Davalı ... mirasçılarından dava dışı mirasçı ...’ın da davaya dahil edilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kanun yararına bozulması talep edilen kararın kesinleşmediği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma talebinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6100 sayılı HMK’nin 363.1 maddelerine dayalı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, karardan bir örneğinin ve dosyanın gereği yapılmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 06.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.