17. Hukuk Dairesi 2019/959 E. , 2020/3576 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisleri ..."un ... Bankası A.Ş. Denizli Saltak Şubesinden 23/07/2010 tarihinde konut kredisi kullandığını, kredi kullanımı ile birlikte banka tarafından ... ... ve Emeklilik A.Ş"ye ... sigortası yaptırıldığını, 80.000,00 TL vefat teminatı olduğunu, murisleri ..."un 17/12/2011 tarihinde akciğer kanseri hastalığından vefat ettiğini, vefat nedeniyle sigorta şirketinden poliçe teminat bedelinin talep edildiğini, sigorta şirketinin bedelin tazmin edilmeyeceğini bildirdiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL alacağın davalı sigorta şirketinden 18/01/2012 tarihinden itibaren tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davacı tarafın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00 TL alacağın 18/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, ... sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisi ile davalı arasında (23.07.2010- 23.07.2011) ve (23.07.2011-23.07.2012) tarihleri için ... sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; 2. poliçenin düzenlenmesinden sonra, 17.12.2011 tarihinde davacıların murisi sigortalı vefat etmiştir.
Davalı taraf, davacılar murisinin 2. poliçe tanziminden önce, ilk poliçenin de geçerlilik tarihi içerisinde davacıların murisinin akciğer kanseri teşhisi aldığını, bu hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne aykırı davranıldığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuş; mahkeme ise, 23/07/2011 tarihinde yenilenen poliçe ekinde " ... Sigortası Soru Formu" bulunmaması "15 L-Konut Kredisi ... Sigortası" koduyla düzenlenmiş olması, davacıların murisinin isteği dışında Konut Kredi Sözleşmesinin devamını sağlamak amacıyla düzenlendiği, bu durumda sigortalının irade özgürlüğünün bulunmadığı ve kendisine beyan yükümlülüğüne aykırılığın sonuçlarının bildirilmediği hallerde sigortalının kusurundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davalının tazminattan sorumluluğuna karar vermiştir.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, ... sigortalarında da uygulanmaktadır.
6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse ... Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Dosya kapsamındaki tedavi evraklarında; sigortalı murisin ilk poliçenin düzenlendiği tarih olan 23.07.2010 tarihi itibari ile ölüm sebebi olan akciğer hastalığına ilişkin herhangi bir tedavi veya teşhisi bulunmadığı, poliçenin geçerliliği sırasında 12.04.2011"de tanı aldığı, söz konusu hastalığın davalı sigortaya bildirilmediği gibi 23.07.2011 tarihli poliçenin düzenlenmesinden sonra da mevcut hastalığın davalı sigortaya bildirilmediği anlaşılmıştır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; sigorta sözleşmelerinin karşılıklı iyiniyet ve güven esasına dayalı olarak kurulan sözleşmeler olduğu; güven ve iyiniyet ilkesi ile yasal düzenlemeler (TTK 1435 ve devamı md. - eski TTK.1290 md.) gereği, sigorta yaptıranın önemli tüm hususları poliçenin tanzimi sırasında sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu; davacılar murisi sigortalının poliçe tanziminden sonra ve yenilenen poliçe sırasında ölüme sebep olan hastalığının sigortacıya bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususları dikkate alınmak ve değerlendirmek suretiyle, karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bette açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 17/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.