Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, oturduğu yerin hemen bitişiğinde yer alan Cumhuriyet Mahallesi, Sağdıç Sokak No. 9 (Eski No: 11) Şişli adresindeki davalı Kadriye"ye ait binaya davalı şirketin baz istasyonu kurduğunu, baz istasyonlarının insan sağlığına zararlı olması sebebi ile kendisi ve ailesi için tehlike oluşturduğunu, ileride pek çok hastalığa yolaçabileceğini ileri sürerek, çekişme konusu baz istasyonunun kaldırılmasını istemiştir.
Davalı şirket, davanın reddini savunmuş, diğer davalı savunma getirmemiştir.
Mahkemece, dava konusu baz istasyonunun meskun yerde kurulu olduğu, insan sağlığını tehdit edip psikolojisini bozduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı şirket vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı; taşınmazının bitişiğinde yer alan davalı K.."nin C.. Mahallesi, S.. Sokak, No: 9 (eski No: 11) Şişli adresindeki binasına diğer davalının baz istasyonu kurduğunu, anılan istasyonların insan sağlığına zararlı olduğuna dair D.. Sağlık Örgütü"nün raporlarının bulunduğunu, çekişme konusu baz istasyonunun kendisi ve ailesi için açık bir tehlike oluşturduğunu, ileride pek çok hastalığa yolaçabileceğini ileri sürerek, baz istasyonunun kaldırılması istekli eldeki davayı açmıştır.
İddianın bu içeriği ve niteliğine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737. ve devam eden hükümlerinde ön görülen komşuluk hukukundan kaynaklandığı açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, baz istasyonu adı verilen tesislerin işletilmesi sonucu geniş halk kitlelerine yarar sağladığı ve hizmet verildiği kuşkusuzdur. Ancak bu yararın sağlanması karşısında kişilerin zarar görmesi de kabul edilemez. Buna göre, hizmetten elde edilen yarar ile bunun karşısında verilen zararın değerlendirilmesinde zorunluluk vardır. Öte yandan, hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar önem ve öncelik taşıdığı da düşünülemeyeceği gibi yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın sağlığından olması uygun bir sonuç olarak kabul edilemez. Öyleyse, böyle bir tehlikenin varlığının saptanması halinde gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu ve kaçınılmaz olduğuda tartışmasızdır.
Konuyla ilgili "Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre M.. Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelikte" bir kısım usul ve esasa dair düzenlemelere yer verilmiş olup, yönetmeliğin 12. maddesinde ölçüm yapacak personelin nitelikleri belirtilmiş ve 11. maddesinde de ölçümde kullanılacak cihazların ne olacağı belirtildikten sonra nitelikleri ve özellikleri sayılmıştır.Somut olaya gelince; Mahkemece, çekişme konusu baz istasyonunun meskun yerde bulunduğu, insan sağlığını tehdit edip, psikolojisini bozduğu, bu hususun yargı kararları ve bilimsel olarak ispatlanıp kabul edildiği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki; mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişiler anılan yönetmeliğin 12. maddesinde belirtilen yerlerden temin edilmediği gibi, çekişme konusu baz istasyonunun yaydığı radyasyon oranları hakkında da bir ölçüm yapılmış değildir.
Öte yandan, davacı taşınmazının çekişme konusu baz istasyonuna göre durumu, baz istasyonunun yaydığı radyasyon değerlerinin altında olsa bile bu radyasyon değerlerinin uzun sürede kişi ve çevreye zarar verip vermeyeceği, daha uygun ve yerleşim çevresinden daha uzakta kurulmasının mümkün olup olmadığı hususları üzerinde de durulmamış ve bu hususlarda bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre M.. Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinde belirtilen niteliklere haiz bilirkişiler ile uzun süreli radyasyona maruz kalmanın insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda görüş bildirebilecek uzman kişinin de aralarında yeraldığı bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yeniden keşif yapılarak, davacının taşınmazı ile çekişme konusu baz istasyonunun konumunun ve mesafesinin belirlenmesi, aynı yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen ölçüm cihazları vasıtasıyla gerekli ölçümlerin yapılması, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı şirket vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.