Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/13040
Karar No: 2013/5127

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/13040 Esas 2013/5127 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2012/13040 E.  ,  2013/5127 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili ile ..., ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Kadastro sırasında ... Köyü, 120 ada 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı sırasıyla, 4521,48 m², 2989,72 m², 2527,03 m², 1987,75 m² ve 1560,83 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, 1937 tarih, 367 tahrir numaralı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle, 120 ada 4 parsel ..., 120 ada 5 parsel ..., 120 ada 6 ve 8 parseller ... ve 120 ada 7 parsel ... adlarına tesbit edilmişlerdir. Davacı Hazine, taşınmazların 2/B maddesi kapsamında kaldıkları, orman örtüsü ile kaplı olduğu ve zilyetlik koşullar oluşmadığı iddialarıyla ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece, ayrı ayrı esaslar üzerinde görülen tüm davalarda davaların reddine ve dava konusu parsellerin tesbit gibi tapuya tescillerine karar verilmiş, davacı Hazine vekilinin hükmü temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.04.2005 tarih ve 2005/57-4977 sayılı, 05.07.2004 tarih ve 2004/2910-7261 sayılı, 05.07.2004 tarih ve 2004/2913-7277 sayılı, 05.07.2004 tarih ve 2004/2911-7280 sayılı kararları ile hükümler ayrı ayrı bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan 21.04.2005 tarih ve 2005/57-4977 sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli 120 ada 4 parselin orman sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenmişse de, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitine esas alınan vergi kaydı çekişmeli parsel dışında 5 ilâ 8 parsellere de uygulandığına ve değişebilir nitelikte sınırlar içerdiğine göre, 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince, kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı gibi, kayıt kapsamı dışındaki bölümler için aynı Kanunun 14. maddesinde öngörülen kısıtlamaların araştırılması ve dava Hazine tarafından, davalı gerçek kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı iddiasıyla açıldığından, bu konuda tanık deliline de başvurulmamış olması doğru olmadığı belirtilerek, 367 tahrir numaralı vergi kaydının uygulandığı aynı ada 5 ilâ 8 parsellerin kadastro tespit tutanakları ve tesbitleri kesinleşmiş ise bu yolla oluşan tapu kayıtları itirazlı ise, dava dosyaları getirtilmeli, aynı kaydın uygulandığı parsellere açılan davalar birleştirilmeli, bir fen elemanı bilirkişi vasıtasıyla yeniden yapılacak keşifte, kadastro tespitine esas alınan vergi kaydı yeterince yaşlı yerel bilirkişi vasıtasıyla sabit sınırlarından başlanarak uygulanıp, yüzölçümü ile geçerli kapsamı ve çekişmeli parselin bu kapsamda kalıp kalmadığı saptanmalı, davacının varsa zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip, zilyetliğin nasıl ve ne zaman başladığı; kaç yıl süre ile ne şekilde devam ettiği, ekonomik amacına uygun olup olmadığı sorulup, yeterli ve kesin yanıtlar alınmalı, fen elemanı bilirkişiye kayıt uygulamasını gösteren kroki düzenlettirilmelidir. Taşınmazın ya da bir bölümünün vergi kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlenecek olursa, bu bölümler için, 3402 Sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamalar nedeniyle davacının zilyetlik yolu ile kazandığı

    toprak bulunup bulunmadığı; varsa, cinsi ve miktarı Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden ayrı ayrı araştırılıp, başka tescil davası olup olmadığı da Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulmalı, anılan maddede vurgulanan miktarların aşılıp aşılmadığı saptanması ve sonucuna göre hüküm kurulması” denilmiştir.
    120 ada 5, 6, 7 ve 8 parsellerin davalı olduğu dosyalar yönünden ise, hükmüne uyulan 05.07.2004 tarih ve 2004/2910 - 7261 sayılı, 05.07.2004 tarih 2004/2913-7277 sayılı, 05.07.2004 tarih 2004/2911 - 7280 sayılı bozma kararlarında özetle: “Orman kadastrosuna ilişkin belgeler getirtilmeden, orman tahdit sınır noktalarının yerleri tespit edilmeden bu konuları eksik ve yetersiz bırakan orman bilirkişi raporuna dayanılarak, hüküm kurulması ve ayrıca zilyetlikle kazanılamayacağı iddia edilen taşınmaz hakkında bu konuda ziraat uzmanı bilirkişi ve davalı tanıkları dinlenmeden ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamaların da araştırılmamış olması isabetsiz olduğu, Bu nedenle; kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, usûlüne uygun yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B maddesi kapsamı dışında bulunması belirlendiği takdirde, bu kez, usûlüne uygun olarak zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması” denilmiştir.
    Mahkemece, 120 ada 5, 6, 7 ve 8 sayılı parsellerin davalı olduğu dosyalar yönünden bozma kararlarına uyulduktan sonra ayrı dosyalar üzerinde davaların reddine ve dava konusu parsellerin tespit gibi tapuya tescillerine karar verilmiş, davacı Hazine vekilinin hükümleri ayrı ayrı temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.10.2005 tarih ve 2005/6557-12114, 2005/6540-12112 ve 2005/6536-12118 sayılı kararları ile 120 ada 5-6-7 ve 8 parseller yönünden ikinci kez bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan 11.10.2005 tarih ve 2005/6557 - 12114, 2005/6540 - 12112 ve 2005/6536-12118 sayılı bozma kararlarının tümünde özetle; “Mahkemece, yörede 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna, 1979 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulamasına ilişkin tutanak ve harita getirtilmediğinden yapılan uygulama bu haritaya göre denetlenemediği gibi, hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi krokisiyle, bir örneği dosyada bulunan 1947 orman kadastro haritası arasında aynı orman sınır hatları arasında açı ve mesafe olarak farklılıklar bulunduğu halde (örneğin, 5682 ilâ 5691 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren orman sınır hattı açı ve mesafe yönünden her iki haritada farklılıklar gösterir), bu farlılık ve çelişkilerin nedeni üzerinde durulmamış, orman sınır noktalarının zeminde nasıl bulunduğu ve orman kadastro haritalarının nasıl aplike edildiği teknik olarak açıklanmamıştır. Aynı yöre ile ilgili temyiz incelemesi yapılan dava dosyalarındaki harita ve tutanaklardan, 1947 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman tahdit haritası ile daha sonra yapılan aplikasyon ve 2/B uygulamasına ait haritanın çelişkili olduğu, haritalar arasında çıplak gözle görülür biçimde farklılık bulunduğu, aplikasyon işlemi yapılırken 1947 yılı tahdidine orman sınır noktalarının yerleri, açıları ve mesafeleri bakımından uyulmadığı, bazı bölgeler için adeta orman sınırının yeniden geçirildiği gözlenmektedir. Aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, bağlantı kurularak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup, bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması hakkındaki Yönetmelik md. 44. ve 25523 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 15.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmeliğin 43 ve devamı maddelerine göre, aplikasyon işlemi yeni bir orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları değiştirilemez. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz. Kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında olmasına rağmen eylemli Devlet ormanı niteliğinde olan yerler için, Hazinenin her zaman dava açma olanağı vardır. Böyle bir dava ile Hazine adına tesciline karar verilecek yerler, orman olarak

    kullanılmak ve korunmak üzere Orman Yönetimine idari yoldan tahsis edilebilir. Bu nedenle; usûlüne uygun tahdit uygulaması yapılarak çekişmeli taşınmazın ve çevre taşınmazların orman tahdidindeki konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanarak teknik ve bilimsel verileri bulanan rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre, aplikasyon ile orman sınırlarının daraltılamayacağı gözetilerek bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra dava konusu 120 ada 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların davalı olduğu dosyalar 1086 sayılı H.U.M.K’nun 45. maddesi gereğince birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu Kızılbel Köyü, 120 ada 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların fen bilirkişinin 12.03.2012 havale tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2694,21 m² bölümünün 120 ada 4 parsel sayısıyla, (C) harfi ile gösterilen 711,25 m² yüzölçümündeki bölümün 120 ada 5 parsel sayısıyla, (E) harfi ile gösterilen 279,29 m² yüzölçümündeki bölümün 120 ada 6 parsel sayısıyla, (G) harfi ile gösterilen 98,84 m² yüzölçümündeki bölümün 120 ada 7 parsel sayısıyla, (K) harfi ile gösterilen 510,80 m² yüzölçümünün 120 ada 8 parsel sayısıyla olmak üzere orman vasfıyla Hazine adına, aynı krokide (B), (D), (F), (H) ve (L) harfleriyle gösterilen sırasıyla 1827,27 m², 2278,47 m², 2247,74 m², 1888,91 m² ve 1050,03 m² yüzölçümündeki bölümlerin ise, son parsel sayılarıyla tesbit gibi tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili ile ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu vardır. Daha sonra 1979 yılında yapılıp 23.08.1979 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 2002 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. madde hükümlerine göre yapılıp dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması mevcuttur.
    1) Davacı Hazine vekilinin 120 ada 4 parselin krokide (B) ile, 120 ada 5 parselin krokide (D) ile, 120 ada 6 parselin krokide (F) ile, 120 ada 7 parselin krokide (H) ile gösterilen bölümlerine yönelik ve bir kısım davalı gerçek kişi vekilinin 120 ada 4 parselin krokide (A) ile, 120 ada 5 parselin krokide (C) ile, 120 ada 6 parselin krokide (E) ile ve 120 ada 8 parselin krokide (K) ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazları yönünden;
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, üç kişilik uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada krokide (A), (C), (E) ve (K) harfleri ile gösterilen bölümlerin orman sayılan, krokide (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümlerin orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve krokide (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümler yönünden adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı Hazine vekilinin krokide (B), (D), (F) ve (H) harfleriyle, bir kısım davalı gerçek kişi vekilinin krokide (A), (C), (E) ve (K) harfleriyle gösterilen bölümlere yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile bu bölümler yönünden kurulan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    2) Davacı Hazine vekilinin 120 ada 8 parselin krokide (L) harfi ile gösterilen bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece, dava konusu 120 ada 8 parsel sayılı taşınmazın krokide (L) harfi ile gösterilen 1050,03 m² yüzölçümündeki bölümü yönünden de, davalı kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, bu bölüm yönünden Hazinenin davasının reddine karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, 3 kişilik orman bilirkişi kurulu 12.03.2012 havale tarihli raporlarında, “120 ada 8 parsel sayılı taşınmazın krokide (L) harfi ile

    gösterilen bölümü üzerinde, 10-50 yaşlarında tümüyle kapama şeklinde genç ve sık bir halde Kızılçam ağaçlan ile kaplı olduğu, üzerinde 1 adet 100-120 yaşlarında, 12 adet 40-50 yaşlarında, 160 adet 10-30 yaşlarında Kızılçam ve 1 adet 80-100 yaşlarında Palamut Meşesi bulunduğunu, taşınmazın tamamının toprağı taşlı, .humuslu ve orman toprağı vasfında olduğu ve üzerinde tarımsal faaliyet yapıldığına ve zilyet edildiğine dair bir bulguya rastlanmadığını, üzerinde herhangi bir kültür bitkisi bulunmadığını ve teknik olarak da tarımsal faaliyetler için uygun olmadığını ifadeyle, 120 ada 8 parselin tamamıyla (krokide (K) ve (L) gösterilen bölümleri) eylemli orman vasfı taşıdığını ifade etmişlerdir. Ziraatçı bilirkişi ise, 12.03.2012 havale tarihli raporunda, “120 ada 8 parsel sayılı taşınmaz içinde 1 adet 150 yaşlarında meşe palamudu, 178 adet 10 ilâ 30 yaşlarında çam ağaçları bulunduğu, taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı bir çalışma bulunmadığını” bildirmiştir. Mahkemece 03.12.2011 tarihinde yapılan keşifte, keşif tutanağına geçen hakim gözleminde ise, “120 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tümüyle kapama şeklinde 10 yaşlarında ve büyük bölümü 25 ilâ 40 yaşlarında sık çam ağaçları ile kaplı olduğu, yine taşınmazın içinde 1 adet yol kenarında 120 yaşlarında çam ağacı, 1 adet orta sete yakın bölümde 80-100 yaşlarında 2 dallı palamut meşesi bulunduğu, taşınmazın toprak yapısının ham humuslu orman toprağı yapısında olduğu” bildirilmiştir.
    Buna göre, yani mahkemece toplanan deliller, bilirkişi raporları ile keşif tutanağına yansıyan bilgilere göre, krokide (L) harfi ile gösterilen bölümün tamamının eylemli biçimde orman olduğu anlaşılmaktadır. Belirtilen bu yön gözetildiğinde, davacı Hazinenin 120 ada 8 parsel sayılı taşınmazın krokide (L) harfi ile gösterilen 1050,03 m² yüzölçümündeki bölümü yönünden de davasının kabulü ve bu bölümün de orman vasfıyla tapuya tescili gerekirken, maddi olay, hukukî niteleme ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde reddi yolunda hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde, açıklanan nedenlerle; davacı Hazine ile davalı gerçek kişi vekillerinin, krokide (A), (B), (C), (D), (E), (F), (H) ve (K) harfleriyle gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu bölümler yönünden usûl ve kanuna uygun olan hükümlerin ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalı ve dahili davalı ..., ..., ... ve ..."dan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine,
    2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin 120 ada 8 parsel sayılı taşınmazın krokide (L) harfi ile gösterilen 1050,03 m² yüzölçümündeki bölümüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile bu bölüm yönünden kurulan hükmün BOZULMASINA, 06/05/2013 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi