Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10863
Karar No: 2013/5126
Karar Tarihi: 06.05.2013

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/10863 Esas 2013/5126 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2012/10863 E.  ,  2013/5126 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ile müdahil Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında Dere Köyü, 183 ada 2 parsel sayılı 4353,92 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde olduğu iddiasıyla orman sınırları içinde kalan bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin tespitinin iptaliyle 07.06.2006 tarihli müşterek bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 306,08 m² yüzölçümündeki bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına, taşınmazın geriye kalan 4047,84 m² yüzölçümündeki diğer bölümünün ise tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş; davacı ... Yönetimi vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.06.2007 tarih ve 2007/7064-7517 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Bir örneği dosyada yer alan tahdit haritasında 18738 ilâ 18742 nolu orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik bulunmadığı ve mahkemece bu yön üzerinde durularak çelişki giderilmediği belirtilerek orman kadastro tutanak ve haritalarının usulüne uygun olarak uygulanması ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın bilirkişiler tarafından düzenlenen krokili raporda (A) harfi ile işaretlenen bölümünün kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı, geriye kalan kesiminin ise orman bütünlüğü içinde bulunduğu, orman içi açıklık niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı ...’ın temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.01.2011 tarih ve 2010/14087 – 2011/848 sayılı kararı ile hüküm ikinci kez bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Orman Yönetimi, kesinleşen orman kadastrosuna dayalı olarak dava açtığı halde, mahkemece istem dışına çıkılarak 183 ada 2 parselin tahdit dışında kalan ve bilirkişiler tarafından düzenlenen krokili raporda (B) ve (C) harfleri ile işaretlenen kesimlerinin komşuları ile birlikte 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık niteliğinde olduğu gerekçesi ile orman niteliğiyle hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ancak davada, Hazine taraf olmayıp Hazine tarafından çekişmeli

    taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava açılması veya Hazinenin aynı iddia ile temyize konu davaya katılması halinde bu durum gözetilebileceği belirtilerek, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdidine dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile işaretlenen kesiminin kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı, (B) ve (C) ile işaretlenen kesimlerinin ise kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden oldukları belirlendiğine göre, davacı ... Yönetiminin davasının kısmen kabul edilerek dava konusu taşınmazın fen bilirkişi Yunus Çakır tarafından düzenlenen krokide (A) harfi ile işaretlenen 306,086 m² yüzölçümlü bölümünün orman niteliği ile Hazine adına, (B) ve (C) harfleri ile işaretlenen toplam 4047,985 m² yüzölçümlü kesiminin tespit gibi davalı kişi adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı”na değinilmiştir.
    26.01.2011 tarih ve 2010/14087 - 2011/848 sayılı bozma kararından sonra, Hazine vekili 21.06.2011 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisaba elverişli olmadığı iddialarıyla davaya katılmıştır.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı ... Yönetimi ve müdahil Hazinenin davalarının kısmen kabulüne ve dava konusu Dere Köyü, 183 ada 2 parselin kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın 27.04.2010 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 306,086 m² yüzölçümündeki bölümünün 183 ada 2 parsel sayısı ve orman vasfıyla Hazine adına, aynı krokide (B) ve (C) harfleri gösterilen toplam 4047,985 m² yüzölçümündeki bölümün ise, son parsel sayısıyla tespit gibi davalı gerçek kişi adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ile müdahil Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 21.11.1949 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp, arazi kadastrosu sonuçları ile birlikte ilan edilen aplikasyon ve 25.10.2010 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 6831 sayılı kanunun 3302 sayılı kanun ile değişik 2/B madde uygulaması vardır.
    1) Davacı ... Yönetiminin temyiz itirazları yönünden;
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, üç kişilik uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli 183 ada 2 parsel sayılı taşınmazın temyize konu ve bilirkişi krokisinde (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin kesinleşmiş orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2) Müdahil Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazın temyize konu krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu gerekçesiyle müdahil Hazinenin davasının reddi yolunda hüküm kurulmuştur. Ancak; 26.01.2011 tarih ve 2010/14087 - 2011/848 sayılı bozma kararından sonra, Hazine vekili, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisaba elverişli olmadığı iddialarıyla davaya katıldığı halde mahkemece, davalı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmadan sadece kesinleşmiş tahdide dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bozma kararından sonra, Hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisaba elverişli olmadığı iddialarıyla davaya usulüne uygun olarak katıldığına göre, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş tahdit dışında olması çekişmeli taşınmazın temyize konu bölümlerinin davalı gerçek kişi adına tescili için

    yeterli neden değildir. Kaldı ki; 07.06.2007 tarih ve 2007/7064-7517 sayılı ilk bozma sonrasında dinlenen ziraatçı bilirkişi .... 27.04.2010 havale tarihli raporunda; “krokide (B) harfi ile gösterilen alanda 1 adet yıkık taş ev olup kalan alan içerisinde buğday tarımı yapıldığını, bu alanın tınlı taşlı yapıda olduğu ve evveliyatından beri tarım arazisi olarak kullanıldığını, (C) harfi ile gösterilen alan yaklaşık 5 metre genişliğinde 3 adet doğal setten oluştuğunu, bu alan içerisinde eğim oranı % 45 civarında olup herhangi bir tarımsal faaliyete rastlanmadığı, (C) harfi ile gösterilen alan içerisinde 2 adet 35 yaşında ahlat ağacı, çatal yapılı 1 adet 65 yaşında pırnal meşe ağacı ve dere sınırında 8 adet meşe ağacı bulunduğunu, arazi toprak yapısı humuslu olduğu ve bu alan eğim ve toprak yapısı bakımından tarım arazisi vasfında olmadığını” bildirmiştir. Yine, taşınmazı krokide (B) harfi ile gösterilen bölümü orman bilirkişilerinin aplikeli gösterime göre, 1958 tarihli hava fotoğrafında kapalı alanda kaldığı ancak aynı bölümün yine aynı tarihli memleket haritasında ise açık alanda kaldığı halde, memleket haritası ile hava fotoğrafı arasındaki bu çelişkinin nedeni bilirkişiler tarafından açıklanmamıştır. Bu itibarla, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama, taşınmazın temyize konu bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır.
    3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tespit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
    O halde, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita (jeodezi ve fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde yeniden yapılacak keşifte, getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658

    sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanununun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Ana Kanun Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanununun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüleri ve çevreleri incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazların konumlarını gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın temyize konu bölümlerinin öncesinin orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın temyize konu bölümlerinin orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde müdahil Hazinenin davasının kabulüne karar verilmelidir.
    Çekişmeli taşınmazın temyize konu bölümlerinin orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, davalı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez dava konusu taşınmaz üzerinde zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, taşınmazın temyize konu bölümlerinin değişik yerlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, bu zilyetliğin taşınmazın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, son yıllarda işlenip işlenmediği ve en son hangi yıllarda ekildiği, taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü çevre parseller ile karşılaştırmak ve üzerindeki ağaçlar tek tek sayılmak suretiyle taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların cinsi, sayısı ve yaşı, taşınmazın hangi bölümlerini hangi yoğunlukta kapladıkları ve kapalılık oranı, hakim ağaç türü, ağaçların ekim yoluyla mı yoksa kendiliğinden mi yetiştiği veya aşılı olup olmadıkları, aşılı olanlar varsa, aşılı ağaçların kök yaşı ve aşı yaşı detaylı ve teknik ölçülerde saptanmalı, eğimi eğim ölçer (klizimetre) ve memleket haritasındaki münhaniler yardımıyla teknik olarak ölçülmeli, çekişme konusu taşınmazın yeri kadastro tespit tarihinden geriye doğru en az 15-20 yıl öncesine ait (1980-1990 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları keşifte bilirkişiler tarafından zemine uygulanmalı, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre, çekişmeli taşınmazın üzerinde neler gözüktüğü, o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da taşınmazın hangi nitelikte bulunduğu, imar ve ihyasının tamamlanma tarihinin, kullanım süresinin ve ne zaman kullanılmaya başladığı konularında uzman bilirkişilerden görüş alınmalı, yine, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, tanık ve diğer bilirkişi sözleri bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde

    imar ve ihya işlemlerinin başladığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmeye çalışılmalı, çevre parseller keşifte yerine gereği gibi uygulanmalı, sözü edilen belgelerin dava konusu taşınmazı nasıl sınır gösterdiği saptanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye keşfi izleme olanağı sağlayan rapor tanzim ettirilmeli ve bu yolla taşınmazın önceki niteliğinin, imar ve ihya koşullarının, davalının zilyetliğinin, başlangıç tarihinin belirlenmesine çalışılmalı, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli ve böylece taşınmazın üstün vasfının belirlenmesine çalışmalıdır. Şayet, temyize konu bölümler kısmen imar ve ihya edilmiş ise, ihya edilerek kültür arazisi niteliği kazandırılan bölümler ile işlenmeyen, imar ve ihya edilmeyen bölümler ölçülerek belirlenmeli ve teknik bilirkişi tarafından krokisine işlenmesi sağlanmalı, bu kısımlar ayrıca mahkeme nezaretinde çektirilecek fotoğraflara da işaretlenmeli ve bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporlarına dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: 1)Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; müdahil Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyize konu krokide (B) ve (C) ile gösterilen bölümler yönünden BOZULMASINA 06/05/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi