15. Ceza Dairesi 2017/9783 E. , 2020/765 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-TCK"nın 207/1, 62, 53/1-2-3 ve 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
2-TCK"nın 158/1-j-son, 62, 52/2-4 ve 53/1-2-3.
maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, katılan vekili ve sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında "2012" olarak yazılmış olan suç tarihlerinin, özel belgede sahtecilik suçu için "07/12/2006 (suça konu 07/12/2006 tarihli muvafakat belgesinin 07/12/2006 tarihinde ipotek belgesinin düzenlenmesinde kullanılmış olması nedeniyle); nitelikli dolandırıcılık suçu için ise “22/12/2009” (07/12/2006 tarihli muvafakat belgesine istinaden düzenlenmiş olan aynı tarihli ipotek belgesi üzerine bankaca 22/12/2009 tarihinde 275.297,36 TL"lik kredi tahsis edilmiş olması nedeniyle) olarak mahallince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
1-Sanıkların özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin incelenmesinde;
Sanıkların eylemine uyan ve 5237 sayılı TCK"nın 207/1. maddesinde düzenlenen özel belgede sahtecilik suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve nev’i nazara alınarak, 07/12/2006 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar aynı kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2-Sanıkların nitelikli doladırıcılık suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin incelenmesinde;
Sanıklardan ...’nun, katılan ... ... şubesinden kredi alabilmesi için, babası olan diğer sanık ...’nun... köyünde bulunan dairesine 100.000 Euro bedelle ipotek verilmesinin gerektiği, sanık ...’in mağdur ... ile evli olması nedeniyle, söz konusu dairenin aile konutu vasfında olduğu ve ipotek tesisi için mağdur ...’nin muvafakat vermesi gerektiği, bunun üzerine sanıkların birlikte hareket ederek ipoteği koydurabilmek için mağdur ..."nin haberi olmaksızın, aile konutu üzerine ipotek tesisine ilişkin muvafakati olduğuna dair 07/12/2006 tarihli belgeyi Kadriye adına sahte olarak düzenleyip bankaya sundukları, buna istinaden sanık ...’a 275.297,36 TL’lik kredi tahsis edildiği, sonrasında borç ödenmeyince katılan bankanın ipoteği paraya çevirmek için takibe geçtiğinde, Kadriye"nin ... 1. Aile Mahkemesi’ne başvurarak belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını belirttiği ve takibin iptalini istediği, neticesinde ... 1. Aile Mahkemesi’nin 2011/508 esas sayılı dava dosyasında, söz konusu belge üzerinde yaptırılan incelemede, Adli Tıp Kurumunun belge üzerindeki imzanın mağdur ..."ye ait olmadığını belirlediği ve buna dayalı olarak mahkemenin aile konutu tespit ve tescili ile satış ve ipoteklerin kaldırılmasına karar verdiği, böylece bankanın alacağını tahsil edemediği, sanıkların bu şekilde atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda;
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde düzenlenen “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." hükmü gereğince, katılan banka tarafından aile konutu üzerine tesis edilecek ipoteğe ilişkin muvafakati aranan mağdur ..."nun, muvafakat verdiğine dair imzasının kimliği görülerek banka görevlisi huzurunda alınması gerektiği halde, eşi olan sanık ... ve lehine kredi tesis edilecek sanık ... tarafından imzalı şekilde getirilen muvafakatnameye istinaden işlem tesis edilmesinde katılan bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığı ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediği, sanıkların bankanın bu yükümlülüğünü ortadan kaldıracak boyutta bir hileli hareketlerinin söz konusu olmadığı, bu nedenle atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, sanıkların beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 22/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.