Esas No: 2021/29267
Karar No: 2022/4852
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/29267 Esas 2022/4852 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesi, bir kişinin Elektronik Haberleşme Kanunu'na muhalefetten 820 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermişti. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkumiyet kararının bozulması için kanun yararına bozma istemiyle dava açmıştı. İhbarnamede, dosyada yapılan incelemeler sonucunda, sanığın suçlamayı reddettiği ve suça konu belgelerin incelenmeden mahkumiyet kararı verildiği belirtilmişti. Ayrıca aynı mağdura karşı beş farklı abonelik sözleşmesi düzenlenmesi ve her bir sözleşmenin ayrı bir eylem kabul edilerek hesaplanması gerektiği belirtilmişti. Kanun yararına bozma konusu, istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararlar dışında olamayacağı için, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın istemi reddedilmiştir. Kanun maddelerine göre, suçlamalar 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63/10, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62/1 ve 52/2. maddelerine göre yapılmıştır.
"İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na muhalefet suçundan sanık ...'ın anılan Kanun'un 63/10, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 820,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2016 tarihli ve 2015/532 esas, 2016/469 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 03/08/2021 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.09.2021 tarihli ve KYB. 2021/99165 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli ve 2014/21037 esas, 2016/1833 karar sayılı ilâmında yer alan, "...Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak hat çıkartan kişinin ... Tatlılıoğlu olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapmayarak abonelik sözleşmesi yaptığından bahisle özel belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği gerekçesi ile hakkında açılan kamu davasında, aşamalardaki savunmalarında suçlamayı red etmesi, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 16.07.2012 tarihli raporunda sözleşme altındaki imzaların katılana ait olmadığının tespit edilmesine rağmen; sözleşme ile ekindeki nüfus cüzdan fotokopisi üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu hususunda bir araştırma yapılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu sözleşme ile ekindeki belge üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması..." şeklindeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre,
1- Adı geçen sanığın müştekinin bilgisi dışında nüfus cüzdanı fotokopisi ve kimlik bilgilerini kullanıp müşteki adına imza atarak sahte cep telefonu aboneliği sözleşmesi düzenlediğinden bahisle mahkûmiyetine karar verilmişse de, söz konusu abonelik sözleşmelerinin incelenmesinde Kılavuzlar İletişim isimli bir işyerine ait kaşe ve bir imza bulunduğu, bununla birlikte soruşturma esnasında ilgili Gsm şirketinden gelen yazı cevabına göre, abonelik sözleşmesini düzenlediği bildirilen bayi yetkilisi olan sanığın ifadesine başvurulduğu, ancak sanığın suça konu abonelik sözleşmesini kendisinin düzenlemediğini, imza ve yazı örneğinin kendisine ait olmadığını, söz konusu sözleşmenin alt bayi tarafından düzenlendiğini belirterek üzerine atılı suçlamayı reddetmesi karşısında, söz konusu alt bayi araştırılmadan, hatta ilişkin abonelik sözleşmesi aslı ile sanık ve ilgili alt bayide çalıştığı bildirilen kişilerin imza ve yazı örnekleri temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yargılama aşamasında da sanık aleyhine bir delil elde edilemeden, gerekçeli kararda atılı suçu adı geçen sanığın işlemiş olduğuna dair hiçbir delil ve gerekçeye yer verilmeden, yalnızca sanığın eyleminin sabit olduğundan bahisle mahkûmiyet kararı verilmesinde,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1. maddesinin "...Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır…" şeklindeki açıklamalar karşısında, anılan sanığın aynı mağdura karşı, önce 27/09/2011 tarihinde beş farklı
abonelik sözleşmesi tesis etmesi, daha sonra da 05/04/2012 tarihinde bunlardan 4 tanesi ile ilgili numara taşıma işlemi çerçevesinde yeniden abonelik sözleşmesi düzenlenmesi şeklindeki somut olayda, sözleşmelerin aynı gün içerisinde düzenlenmesi nedeniyle, eylemler arasındaki zaman aralıklarının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1. maddesinde yer verilen, "değişik zamanlarda" tanımını içerisinde değerlendirilemeyeceği cihetle, soruşturma aşamasında, her abonelik sözleşmesi ayrı bir eylem kabul edilmek suretiyle hesaplanarak sanığa tebliğ edilen önödeme miktarı hatalı olduğundan, sanığa yeniden usulüne uygun önödeme teklifinde bulunulmadan karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I-Kanun yararına bozma ihbarnamesinin (1) numaralı maddesi yönünden yapılan değerlendirmede;
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.
Mahkemece kanun yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenler yönünden dosya kapsamında tüm deliller tartışılıp takdir edilmek suretiyle karar verildiği ve delil takdiri yapılarak verilen kararlar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği gibi Kılavuz İletişim adlı iş yerinin yetkilisi olan sanığın bizzat sözleşme oluşturma fiilini gerçekleştirmese dahi suça konu hatların aktivasyonunu sağlayacak onay işlemlerini gerçekleştirdiği anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
II-Kanun yararına bozma ihbarnamesinin (2) numaralı maddesi yönünden yapılan değerlendirmede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarnamesi içeriğindeki hususlar yerinde görüldüğünden, Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/06/2016 tarih ve 2015/532 Esas ve 2016/469 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 14.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.