14. Hukuk Dairesi 2013/271 E. , 2013/2595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl davada davacı ve karşı davalı tarafından, davalı ve davalı ve karşı davacı aleyhine 06.04.2010 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni; karşı davada ve birleştirilen davalarda ise asıl davanın davalısı tarafından, asıl davanın davacısına ve birleştirilen davaların davalıları aleyhine 09.07.2010 ve 06.06.2011 gününde verilen dilekçeler ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ve birleştirilen davaların kabulüne dair verilen 18.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve karşı davalı ... vekili ile davalı ve karşı davacı ...Ş. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, elatmanın önlenmesi, karşı dava ve birleştirilen davalar Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebinin kısmen kabulüne, geçit hakkı kurulması davasının da kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, asıl davanın davacısı temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola
bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine şerhi de gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/296-380 sayılı dosyasında açılan ve bu dava ile birleştirilen geçit hakkı kurulmasına ilişkin dava dosyasının davacısı tarafından verilen dava dilekçesinde ... İnşaat A.Ş.’nin taşınmazların bulunduğu Elmalık mevkiinde taşocağı işlettiği belirtilerek bu şirket lehine geçit hakkı kurulması talep edilmiştir. Dairemizin yukarıdaki ilkelerinde açıklandığı ve TMK’nın 747 ve 748. maddelerinde de belirtildiği üzere bu hak ancak taşınmazlar leh ve aleyhine kurulabileceğinden ... İnşaat A.Ş. yararına geçit hakkı talep edilmesi mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece geçit kurulmasına ilişkin davanın reddine, elatmanın önlenmesi davasının ise kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazların kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine 22.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.