21. Hukuk Dairesi 2019/1465 E. , 2019/8159 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı istemi;
Davacı, davalı işyerinde 13/11/2016 ile 2017 yılı Haziran ayı arasında çalıştığının tespiti ile sigorta primine esas ücretinin tespitini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 13.11.2016-19.03.2017 tarihleri arasında hizmetinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekili cevap dilekçesi ile; kurumun bildirimlere göre işlem yaptığını, kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı;
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; “13/11/2016-20/03/2017 tarihleri arasında davacı ..."ın ...ünvanlı işyerinde çalışmasının olduğu, yargılama esnasında toplanan belgeler ve tanık beyanları doğrultusunda davacının çalışırken aldığı ücretin asgari ücret olduğu, sefere başına ödenen harcırahın yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ücret kapsmında olmasının mümkün olmadığı, davacının Sgk"ya bildiriminin asgari ücret üzerinden yapıldığı göz önünde bulundurularak davacının yargılama esnasında beyan ve talep ettiği fazla süre ve ücrete ilişkin istemin yerinde olmadığı …” gerekçesiyle ;Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİ İLE,davacı ... T.C.Kimlik numaralı ... ın davalı şirket nezdinde 13/11/2016-20/03/2017 tarihleri arasında günün asgari ücreti üzerinden hizmet akdine dayalı olarak çalıştığınını tespitine, fazla süre ve fazla ücrete ilişkin istemin REDDİNE karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Feri Müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu İstinaf dilekçesi ile; davacının iddia ettiği dönemde sigortalı çalışması bulunmadığı 5510 sayılı kanun gereğince çalışmaya başladığını bir ay içinde kuruma bildirmek zorunda olduğunu,davacının iddiasının gerçeğe uygunluğunun komşu işyeri tanıkları işyerinde çalışan diğer işçiler dinlenerek açıklığa kavuşturulması gerektiğini, davanın reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücreti taktir edilmesinin doğru olmadığını, davacının deneyimli bir tır şoförü olduğunu, asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı;
Yapılan inceleme neticesinde; “ davalı işveren temsilcisinin yargılama aşamasındaki beyanları ve taşıma irsaliyelerine göre davacının sigorta kaydı bildirilmeyen 13.11.2016-20.03.2017 tarihleri arasında davalı bünyesinde çalıştığının tespitine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği, davalı adına sigorta bildiriminde bulunulduğu anlaşılan 20.03.2017-24.06.2017 dönemi için hizmet tespiti talebinin reddine karar verilmediği ,reddedilen kısım yönünden davalı yararına yargılama giderine hükmedilmesinin de yerinde olduğu, mahkemece ücrete ilişkin araştırma yapıldığı, yine İstinaf dilekçesinde de prime esas ücrete ilişkin iddialarını vurgulandığı, bu durumda, prime esas kazanca ilişkin usulüne uygun açılmış bir dava bulunduğu kabul edilerek karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı…” gerekçesiyle ;hakkında istinaf başvurusunda bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı ve feri müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekillerinin istinaf başvurusunun HMK"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, karar verilmiştir.
E)Temyiz;
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davacının deneyimli bir tır şoförü olduğunu ve asgari ücretle çalıştırılmasının mümkün olamayacağını, emsal ücret araştırmasının da bu yönde geldiğini belirterek temyiz talebinde bulunmuştur.
Fer’i Müdahil SGK Temyiz dilekçesinde ; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek verilen kararı temyiz etmiştir.
F)Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2-Fer’i Müdahil SGK temyiz itirazlarına gelince;
Dava, davacının davalı işyerinde 13/11/2016 ile 2017 yılı haziran ayı arasında çalıştığının tespiti ile sigorta primine esas ücretinin tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerinin kanun kapsamında olduğu, davacı adına 13/11/3016 tarihine kadar asgari ücret üzerinden hizmet bildirimlerinin bulunduğu, 16/01/2017 tarihinde davacının Kuruma başvurarak tahsis talebinde bulunduğu, 01/02/2017 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya başladığı, davacının 20/03/2017- 24/06/2017 tarihleri arasında sosyal güvenlik destek primine tabi olarak davalı işyerinde çalışmaya devam ettiği, tanık anlatımlarından davacının hem kızının düğünü için hem de emeklilik işlemleri için çalışmalarına ara verdiğinin anlaşıldığı, davacı tarafından delil olarak sunulan taşıma irsaliyelerinde davacının adına rastlanmadığı, araç plakası ve kime ait olduğu bilinmeyen bir imzanın yer aldığı, davacının çalışmaya ara verdiği süreçte yerine çalıştırdığı şahsın tanık olarak dinlendiği ve bu ara vermeyi tanığın doğruladığı anlaşılmıştır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Somut olayda; davacının, davalı işyerinde 13/11/2016- 20/03/2017 tarihleri arasında geçen çalışmalarının ispat edilebilmesi amacıyla tanık dinlendiği ve tanık anlatımlarından davacının tespitini istediği süreçte çalışmasının olduğu anlaşılamadığı, aksine davacının davalı işyerindeki çalışmalarına ara verdiğine dair beyanların yer aldığı anlaşılmakla; ispat edilemeyen davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.