Esas No: 2021/8690
Karar No: 2022/1186
Karar Tarihi: 14.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8690 Esas 2022/1186 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/8690 E. , 2022/1186 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Hazine, ...
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemenin verdiği karar ... tarafından bozulmuş olup, uyulan bozma ilamında özetle; “Davacı ... İdaresi, ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli 179 ada 788 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen mahkeme kararı ile orman olarak tescil edilen 597 sayılı parsel sınırları içerisinde kaldığı iddiasına dayanarak eldeki davayı açmış olup, Mahkemece usulünce yapılan araştırma sonucunda taşınmazın içinde bulunduğu 2/B parselinin, ... Kadastro Mahkemesinin 2002/5-18 sayılı kararı ile iptal edilen 2/B parseli kapsamında olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının eylemli orman iddiası bulunmadığı halde HMK’nin 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi aşılarak çekişmeli taşınmazın eylemli orman niteliğinde olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna” değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı ... İdaresinin tapu iptal ve tescil istemine yönelik davasının reddine, elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine yönelik davasının ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usulü kazanılmış hak denilir. Örneğin Mahkemenin ... bozma kararına uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf bakımından kazanılmış hak doğar. “Bir mahkemenin Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılamaz ve bozma sebebidir, meğer ki bu aykırılık sadece bozma kararında gösterilen bir usul kaidesine ilişkin bulunsun ve son kararın neticesini değiştirecek bir mahiyet arz etmesin. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli müktesep hak yahut usule ait müktesep hak denilmektedir. Usul Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de temyizin bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi; usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamıyla da ilgilidir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu ve yahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi, usul ve kanuna uygunluktan uzaklaşılması manasına gelir ki, böyle bir netice asla kabul edilemez. Bundan başka, mahkemenin bozma kararına uygun karar vermesine rağmen Temyiz Dairesinin ilk bozmasıyla benimsenmiş olan kanuna veya usule ait hükümlere aykırı şekilde ikinci bir bozma kararı vermesi, usul hükümleriyle hedef tutulan istikrarı zedeler ve hatta kararlara karşı umumi güveni dahi sarsar" (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).
Aynı ilke ... Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2003 tarihli ve 2003/8-83 Esas, 2003/72 Karar; 17.02.2010 tarihli ve 2010/9-71 Esas, 2010/87 Karar; 25.01.2017 tarihli ve 2015/9-463 Esas, 2017/137 Karar; 03.06.2020 tarihli ve 2017/2-2288 Esas, 2020/326 Karar sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
... içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine ... içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, ... bozma kararına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK’nin 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 19 Karar; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 Esas, 2010/54 Karar).
Bu sayılanların dışında ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usulü kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü– C. V, 6. b ... 2001, s 4738 vd).
Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da ... tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda; çekişmeli 179 ada 788 parsel sayılı taşınmazın 18.04.1990 tarihinde ilan edilen 2/B uygulaması sırasında P ... nolu poligon numarası ile Hazine lehine orman sınırları dışına çıkartılan alanda kaldığı anlaşılmaktadır. ... Kadastro Mahkemesinin 2002/5-18 sayılı kararı ile iptal edilen 2/B poligonları ise P ... ve P ... nolu poligonlardır. Taşınmaz, 2011 yılında yapılan kullanım kadastrosu sonucunda davalı gerçek kişi lehine kullanıcı şerhi verilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, davacı ... İdaresi 01.06.2012 tarihinde tapu iptali ve tescil istemli eldeki davayı açmıştır. Her ne kadar bozma ilamında, davacı Ormanın İdaresinin “eylemli orman” iddiası bulunmadığına ve taleple bağlı kalınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğine işaret edilmiş ve Mahkemece de davanın reddine karar verilmiş, kesin bozma ilamına uyulmakla davalılar lehine usulü kazanılmış hakkın oluştuğu söylenebilirse de, dava dilekçesi içeriğinde davacı ... İdaresinin, çekişmeli taşınmazın mahkeme kararı ile hükmen orman olarak tescil edilen 597 sayılı parsel sınırları içerisinde kaldığını, devlet ormanı vasfında olduğunu ve devlet ormanlarının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, tapu ve vergi kaydı vb. yollarla özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek tapusunun iptali ve orman olarak tescilini istediği anlaşılmaktadır. HMK'nin 33. maddesine göre, olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Dava dilekçesindeki anlatımdan davacı ... İdaresinin eylemli orman iddiasına da dayandığı şeklinde hukuki niteleme yapılabileceği halde maddi hataya dayalı nitelendirme yapılması, usulü kazanılmış hakkın istisnaları arasında yer alan kamu düzeni ile ilgili bir konu olup artık burada usulü kazanılmış haktan söz edilemez.
Dosyadaki 02.12.2015 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmazın klizimetre ile ölçülen eğiminin %40-45 olduğu, güneyinde ve kısmen batısında kaya bloklarından oluşan uçurum yar yer aldığı ve bu kayalıkların eteği ile taşınmaz içerisinin kaya blokları ile kaplı olduğu, üzerinde 1 adet 70-80 yaşlı kızılçam, çalılık türünde ağaççıklar ve çok yıllık bitkilerin bulunduğu, bugüne kadar tarımsal faaliyet yapıldığını gösteren bulguya rastlanılmadığı, taşınmazın eylemli orman niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. 08.07.2013 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda da taşınmazın taşlık, kayalık, çalılık niteliğinde olduğu belirtilmiş ve rapor ekinde taşınmazın 2013 tarihli keşfinde çekilen fotoğrafları ile uydu fotoğrafındaki görüntüsüne yer verilmiştir. Rapor içeriği ve fotoğraflardan taşınmaz genelinin 6831 sayılı Kanun’un 1/j bendi gereğince eğimi %12 den yüksek çalılık niteliğindeki orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır.
O halde; Mahkemece maddi hataya dayalı kesin bozma ilamının davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek eylemli orman niteliğinde bulunan çekişmeli taşınmaza ilişkin Orman İdaresinin tapu iptali ve tescil istemine yönelik davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... İdaresinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.