Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/194
Karar No: 2017/800
Karar Tarihi: 19.04.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/194 Esas 2017/800 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/194 E.  ,  2017/800 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa 3. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.12.2012 gün ve 2012/65 E., 2012/47 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 18.02.2014 gün ve 2013/1813 E., 2014/2580 K. sayılı kararı ile;
    "...Davacı, 506 sayılı Yasa kapsamında bulunan kocasından almakta olduğu ölüm aylığının yanısıra ayrıca yine 506 sayılı Yasa kapsamında olan babasından dolayı da ölüm aylığı alabileceğinin tespitini ve babasından bağlanması gereken ölüm aylığına işleyecek yasal faiz hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir.
    Uyuşmazlık; 506 sayılı Yasa kapsamında ölen eş ve babadan dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanıp bağlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 68/VI. maddesi hükmüne göre, babasından ölüm aylığı alan kız çocuğunun evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanması halinde bu aylıklardan fazla olanı ödenecektir.
    Öte yandan, 506 Sayılı Yasaya 02.07.2005 tarih ve 5386 sayılı Yasayla eklenen geçici 91.madde hükmü, kız çocuklarına 06.08.2003 tarihinden önce bağlanan gelir ve aylıkların kendi çalışmaları dışında sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaları halinde kesilmeyeceği yönündedir.
    506 sayılı Yasaya eklenen geçici 91. maddesi 506 sayılı Yasa"nın 68. maddesini yürürlükten kaldırmamıştır. 06.08.2003 tarihinden önce de yasal engel nedeniyle kız çocuklarına her iki aylığın bağlanması mümkün değildir. Geçici 91. maddede sözü edilen gelir ve aylıklar daha önce yasal engel bulunmaması nedeniyle iki ayrı sosyal güvenlik yasası kapsamında bağlanan aylıklardır.
    Mahkemenin 506 sayılı Yasanın 68. (5510 sayılı Yasanın 54/5) maddelerini göz ardı ederek davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurması isabetsiz olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..."
    gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.



    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 26.11.2011 tarihinde vefat eden eşinden dolayı aldığı ölüm aylığının yanında ayrıca 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 24.09.1991 tarihinde vefat eden babasından dolayı da ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin eşi Ahmet Muhtar Yanık’ın 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 26.11.2011 tarihinde vefat ettiğini ve müvekkilinin talebi üzerine 01.12.2011 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı bağlandığını, müvekkilinin babası Ömer Kindik’in 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 24.09.1991 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin babasından da ölüm aylığı alabilmek için Kuruma yapmış olduğu 18.05.2012 tarihli başvurunun reddedildiğini, oysa müvekkilinin her iki ölüm aylığını da aynı anda alması gerektiğini ileri sürerek Kurum işleminin iptali ile müvekkiline babasından dolayı bağlanması gereken ölüm aylığına her bir aylığın ödenmesi gerektiği tarihten itibaren yasal faiziyle tahsil hakkının saklı tutulmasını talep etmiştir.
    Davalı Kurum vekili 506 sayılı Kanunun 68. maddesi gereği davacıya aylık miktarı daha yüksek olan eşinden ölüm aylığı bağlandığını, 506 ve 5510 sayılı Kanunlar gereği davacıya her iki aylığın birlikte bağlanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece 506 sayılı Kanuna eklenen Geçici 91. madde gereği 06.08.2003 tarihinden önce ölen babasından dolayı hak sahibi olan davacının eşinden ölüm aylığı almakta olsa dahi evliliğinin ölüm sebebi ile son bulmasından sonra babasından da ölüm aylığı talep etme hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davacı ... vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme hükmü, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 26.11.2011 tarihinde vefat eden eşinden dolayı aldığı ölüm aylığının yanında ayrıca 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 24.09.1991 tarihinde vefat eden babasından dolayı da ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere, sosyal güvenlik hakkı temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile Anayasada güvence altına alınmıştır. Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo – ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır. (K. Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.95).
    Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir. (K. Arıcı, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.386). Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır.
    Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir. İşte 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 54. maddesi de bu sınırlamalardan biridir.
    5510 sayılı Kanunun 54. maddesi “Bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda;
    a) Uzun vadeli sigorta kollarından;
    1) Hem malûllük hem de yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı,
    2) Malûllük (Ek ibare fıkra: 17/04 /2008-5754 S.K./34.mad) vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı ile birlikte, ölen eşinden dolayı da aylığa hak kazanan sigortalıya her iki aylığı,
    3) Ana ve babasından ayrı ayrı aylığa hak kazanan çocuklara, yüksek olan aylığın tamamı, az olan aylığın yarısı,
    4) Birden fazla çocuğundan aylığa hak kazanan ana ve babaya en fazla ödemeye imkân veren ilk iki dosyadan yüksek olan aylığın tamamı, düşük olan aylığın yarısı,
    5) (Değişik bend: 17/04/2008-5754 S.K./34.mad) Hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığı,
    6) (Ek bend: 17/04/2008-5754 S.K./34.mad) Bu Kanuna göre vazife malûllüğü aylığı almakta iken, tekrar sigortalı olanlardan hem vazife malûllüğüne hem de malûllük aylığına hak kazananlara bu aylıklardan yüksek olanı, aylıkları eşitse yalnızca vazife malûllüğü aylığı, bunlardan hem vazife malûllüğü hem de yaşlılık aylığına hak kazananlara, bu aylıkların her ikisi,
    7) ( Ek bend: 17/04/2008-5754 S.K./34.mad) Evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda sonraki eşinden de aylığa hak kazananlara tercih ettiği aylığı, bağlanır.
    b) Kısa vadeli sigorta kollarından;
    1) Sürekli iş göremezlik geliriyle birlikte ölen eşinden dolayı da gelire hak kazanan eşe her iki geliri,
    2) Ana ve babadan ayrı ayrı gelire hak kazananlara, yüksek olan gelirin tamamı, az olanın yarısı,
    3) (Değişik bend: 17/04/2008-5754 S.K./34.mad) Birden fazla çocuğundan gelire hak kazanan ana ve babaya, en fazla ödemeye imkân veren ilk iki dosyadan yüksek olan gelirin tamamı, düşük olan gelirin yarısı,
    4) (Değişik bend: 17/04/2008-5754 S.K./34.mad) Hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm gelirine hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak geliri,
    5) (Ek bend: 17/04/2008-5754 S.K./34.mad) Evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda sonraki eşinden de gelire hak kazananlara tercih ettiği geliri, bağlanır.
    c) (Değişik bend: 17/04/2008-5754 S.K./34.mad) Malûllük, yaşlılık, ölüm sigortaları ve vazife malûllüğü ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık veya gelirlerden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği halinde ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığının yarısı bağlanır.
    Birinci fıkradaki sıralamaya göre yapılacak değerlendirmeler sonucunda, bir kişide ikiden fazla gelir veya aylık birleştiği takdirde, bu gelir ve aylıklardan en fazla ödemeye imkân veren iki dosya üzerinden gelir veya aylık bağlanır, diğer dosya veya dosyalardaki gelir ve aylık hakları durum değişikliği veya diğer bir dosyadan gelir veya aylığa hak kazanıldığı tarihe kadar düşer.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Somut olayda 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken davacının babasının 24.09.1991 tarihinde ve eşinin ise 26.11.2011 tarihinde vefat ettiği, davacının eşinin vefatının 01.10.2008 tarihinden sonra olması nedeniyle ölüm aylığına hak kazanma tarihi açısından 5510 sayılı Kanun’un 54. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun’un 54. maddesinde hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm gelirine hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından gelir bağlanacağı açıkça düzenlenmiş olmakla davacıya hem eşinden hem babasından aynı anda ölüm aylığı bağlanması mümkün değildir.
    Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi