Esas No: 2020/6708
Karar No: 2020/5939
Karar Tarihi: 17.12.2020
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6708 Esas 2020/5939 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 18.09.2019 tarih ve 2019/207 E- 2019/769 K. sayılı kararın birleşen davada davalı ... Tic. A.Ş., davalı-birleşen davada davacı ..., davalı ... ve davalı-birleşen davada davacı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 05.06.2020 tarih ve 2019/1939 E- 2020/497 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi duruşmalı olarak birleşen davada davalı ... Tic. A.Ş., davalı-birleşen davada davacı ..., davalı ... ve davalı-birleşen davada davacı ... vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.12.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar ..., ..., ... vekili Av. ... ile davalı ... ve ... vekili Av. ..., davalılar ... ve ...vekili Av. ..., davalılar Kutup Paz. ve Tic. A.Ş vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, Kutup Pazarlama ve Tic. A.Ş."nin %75 hissesinin ..."a, diğer hisselerin ise kardeşleri olan ... ile ..., oğlu ...... ve annesi Cahide Kızılmeşe"ye ait olduğunu, müvekkilinin yoğun çalışan bir insan olması nedeniyle şirketteki işleri kardeşlerine bıraktığını, 07.06.2010 tarihli genel kurul toplantısına katılan ..."ın daha önce yapmış olduğu araştırmalarda müvekkili ve oğlunun hisselerinin şirket kayıtlarında ... ve ... adına gösterildiğini tespit ettiğini, bu hususta Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne de başvuruda bulunduğunu, hazirun çetvelinde müvekkilinin adına yer verilmediği için genel kurulda temsil edilmediğini, buna rağmen alınan kararların bu şekilde tescil edildiğini, hisselerin TTK"nın 416 ve 417. m. ön görülen şekilde devir ve temlik olmadığını, devre ilişkin müvekkilinin imzasının bulunmadığını ileri sürerek, müvekkili ..."a ait olmakla birlikte davalılara intikal etmiş gibi gösterilen %75 hissenin müvekkili adına aidiyetinin tespiti, davalılar adına gösterilen kayıtların terkini, müvekkili adına şirket pay defterine işlenmesi, payların iade edilmesinin mümkün olmaması halinde dava tarihindeki rayiç bedellerinin tespiti iledavalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının genel kurullara katılmadığını, davanın makul süre içinde açılmadığını, müvekkilinin şirketin kurucusu olup, kuruluş sözleşmesinde %55 oranında hisse sahibi olduğunu, hiç bir zaman davacıya temlik yapmadığını, hisse devretmediğini, davacının kötüniyetli olup, diğer davalı ... ile birlikte hareket ettiğini, şirketin aile şirketi olduğunu, tarafların kardeş ve akraba olduklarını, diğer davalı ..."ın eşinin mali müşavir olduğunu, şirketle ilgili iş ve işlemleri güvene dayalı olarak ablası ve eniştesine bıraktığını, şirketin kurulduğu 1991 yılından 07.06.2010 tarihli genel kurula kadar davalı ..."ın yönetim kurulu üyesi olduğunu, ..."ın açmış olduğu davalar ve yapmış olduğu başvurularda davacının hissesinin olduğuna dair herhangi bir beyanının olmadığını, davacı ile birlikte hareket ederek bu davayı açtıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
-/-
Davalı ... vekili, davanın kabulünü talep ettiklerini, şirketin kurulduğu tarihte davacının kamu görevlisi olması nedeniyle kurucu ortak olmadığını, şirket kurulduktan sonra kendisine şirket hisselerinin devri yapılarak ortak olduğunu, şirket pay defterinden de görüleceği üzere, 20.08.1991 tarihinde davalı ...’nin 65.500.000,00 TL, kendisinin 5.300.000,00 TL, Cahide Kızılmeşe"nin 10.100.000,00 TL, Mehmet Bezen"in 20.100.000,00 TL"lik hisse satışı yapması neticesinde davacının 102.000.000,00 TL tutarında, 1020 hisseye sahip olduğunu savunarak, davayı kabul etmştir.
Birleşen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/119 E sayılı dosyasıda davacı vekili, müvekkilinin sahibi olduğu hisselerin dava dışı üçüncü kişiler adına gösterilmesinin hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek, dava dışı kişilere intikal etmiş olan %75 hissenin müvekkili adına aidiyetinin tespit edilerek diğer kişiler adına görülen kayıtların terkini ile müvekkili adına davalı şirket pay defterine işlenmesi, haksız devir işlemlerinin TTK"nın 332. maddesine göre hükümsüz sayılması, mümkün olmaması halinde rayiç bedelinin dava tarihine en yakın olacak şekilde tespit edilerek faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/690 E. sayılı dosyasında davacı vekili, müvekkilinin 07.06.2010 tarihli genel kurul toplantısına katılamaması nedeniyle yapılan araştırma neticesinde pay defterinde müvekkiline ait %75 hissenin 13.05.2004 tarihinde diğer ortaklara devredilmiş olarak gösterildiğinin tespit edildiğini oysa, müvekkilinin hisselerini kimseye devretmediğini ileri sürerek, davalılar adına görünen hisse devirlerinin terkin edilerek müvekkili adına şirket pay defterine işlenmesi, bunun mümkün olmaması halinde dava tarihine yakın rayiç değerinin tespit edilerek bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., müvekkilinin şirketin kurucu ortağı olduğunu, davacının şirkete hiç bir zaman hissedar olmadığını, şirketin kuruluş aşamasında şirketi büyütmek amacı ile şeklen davacının ortakmış gibi gösterildiğini, davacı adına pay defterine işlenen 1020 adet hissenin hisse devir senedi ile ..."ye devredildiğini, ..."nin bu nedenle şirketin %85 hissedarı olduğunu, davacının birbirini takip eden genel kurullar nedeniyle dava açmadığını, tüm genel kurullarda alınan kararların ilan edildiğini, hisse devirlerinin belgesiz yapıldığını ancak, davacının ..."ye hisseleri yazılı şekilde devrettiğini, davacının şirketle hiçbir ilgisinin olmadığını, hiçbir sermaye artışına katılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/487 E. sayılı dosyasında davacı vekili, müvekkili hissesinin davalı adına gösterilmesinin hukuka uygun olmadığını ileri sürerek, davalıya intikal etmiş gibi gösterilen 250 payın müvekkili adına aidiyetinin tespiti ile sermaye artışları da dikkate alınarak davalı adına görünen kaydın terkini ile müvekkili adına şirket pay defterine işlenmesini, haksız pay devrinin TTK"nın 332. maddesine göre hükümsüz sayılmasını, payların iadesinin mümkün olmaması halinde dava tarihindeki rayiç bedellerinin faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının hissedar olmadığını, %75 hissedar olduğunu iddia eden davacının genel kurullar ve ilanlar yapıldıktan sonra dava açmasının iyi niyetle bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/664 E. sayılı dosyasında davacı vekili, müvekkilinin uzun süre yurt dışında olduğunu, kendine ait hisselerin davalıya devredilmiş gibi gösterildiğini tespit ettiğini, Kutup Pazarlama ve Ticaret A.Ş."nde 25.000 adet hissenin 625 adetine sahip olduğunu, yapılan tüm genel kurullarda hazirun cetvellerinde isminin bulunduğunu, hisselerinin 13.05.2004 tarihinde devredildiğini öğrendiğini ileri sürerek, davalı adına tescil edilen hisselerin tefriki ile adına tescilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
-/-
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/598 E. sayılı dosyasında davacı vekili, müvekkilinin Kutup Pazarlama ve Tic. A.Ş."nin kurucu ortağı ve %85 oranında pay sahibi olduğunu, hisselerin şirket defter ve belgelerini tutan kız kardeşi ... tarafından kendisi, Mert Yıldızhan ve ... adına kaydedildiğini, 17.07.1992 tarihli genel kurul toplantısı kapsamında tutulan hazirun cetvelinde de görüleceği üzere ...A...."un paylarının tamamını devretmesi nedeniyle hissedarlığının kalmadığını, müvekkilinin %85, Cahide Kızılmeşe"nin %6, ..."ın %5, Mehmet Bezen"in %3 ve Tayyar Erberk"in % 1 payının olduğunu, daha sonra tüm pay artışlarının müvekkili tarafından yapıldığını, Cahide Kızılmeşe"nin şirket ortaklığından ayrılırken paylarını müvekkiline devrettiğini ancak bu hisselerin ..."ın oğlu olan Mert Yıldızhan adına kaydedildiğini, Mert Yıldızhan"ın şirkette hiçbir hissesinin bulunmadığını ileri sürerek, Kutup Pazarlama ve Ticaret A.Ş."nin paylarının %85"inin müvekkiline ait olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/273 E. sayılı dosyasında davacı vekili, müvekkilinin davalı ... ile 02.03.2010 tarihli İnançlı Temlik Sözleşmesi imzaladığını, amaçlarının ..."nin genel kurula daha güçlü çıkmasını sağlamak olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından sonra 18 ay içerisinde geri devredilmek şartı ile 90 adet hissenin devredildiğini, pay devrinin inançlı olarak yapılmasına rağmen payların kendisine iade edilmediğini ileri sürerek, ... adına yapılan pay devrinin terkini ile müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, pay defterine devrin usulüne uygun olarak yapıldığını, müvekkilinin herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, devir sözleşmesinin 02.03.2010 tarihinden itibaren 18 ay boyunca geçerli olan bir sözleşme olduğunu, 18 aylık süre içerisinde hisselerin devralınması için bir talebin bulunmadığını, sözleşmenin inaçlı temlik niteliğinde olmadığını, hisselerin bedelinin ödenerek alındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ana dosya ile birleşen ve 2013/75 E-2018/440 K. sayılı karar ile daha önce haklarında hüküm kurulan, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/119 E- 2011/83 K., Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/690 E-2013/236 K., Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/487 E-2010/884 K., Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/664 E-2013/625 K. sayılı dosyalarında verilen kararlar hakkında taraflarca istinaf yoluna başvurulmadığından verilen kararların kesinleşmiş olması nedeniyle bu dosyalar hakkında yeniden bir hüküm kurulmadığı, 2019/207 (Eski 2013/75 E.) sayılı dosyası yönünden, pay devirlerinin yapılmasından çok sonra davaların açıldığı, özellikle asıl dava ile bir kısım davalarda davacı olan ...A....’un 6 adet genel kurul yapıldıktan, her genel kurulda alınan karar tescil edildikten sonra bu genel kurul kararlarına itiraz etmeyerek dava açmasının hakkın açıkça kötüye kullanımı niteliğinde olup, TMK 2. m. aykırı olduğundan davalı ...’ın davayı kabul ettiği nazara alınarak, davalı ... aleyhine açılan davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulü ile, Kutup Pazarlama ve Ticaret A.Ş." deki 4.000 adet paya tekabül eden hissesinin iptal edilerek davacı mirasçıları adına miras payları oranında tesciline, birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/273 E. sayılı dosyası yönünden, taraflar arasında imzalanan 02.03.2010 tarihli devir sözleşmesinin geçerli olduğu, davalının devraldığı hisseleri aynı bedelle süre şartı olan 18 ayın sonrasında devretmesi, davacının da bunun karşılığında 4.500,00 TL ödemesi gerektiği, davacının Kutup Pazarlama ve Tic.A.Ş.’de maliki olduğu 90 adet payını inançlı temlik sözleşmesi ile davalı ...’ye devrettiği, ancak hali hazırda ...’nin 1 payının bulunduğundan
-/-
bahisle, ..."nin Kutup Pazarlama ve Ticaret A.Ş."nde sahibi olduğu 1 adet hisse payının iptal edilerek davacı adına tesciline, 89 adet hisse payı için tazminat davası açması hususunda muhtariyetine, birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/598 E. sayılı dosyası yönünden ise, 17.07.1992 tarihli genel kurul sonrası gerçekleştirilen devir işlemlerine davacının itiraz etmediği, 2013 yılına kadar 18.09.1992, 21.05.1993, 22.02.1995, 13.12.1995, 15.06.1998, 22.06.2001, 14.05.2004, 15.06.2007 ve 07.06.2010 tarihi olmak üzere toplamda 9 adet genel kurul toplantısı yapıldığı, toplantıların tümüne davacının bizzat katılarak pay oranlarının belirtildiği, hazirun cetvellerini herhangi bir itirazı olmaksızın imzaladığı, bahse konu dönemde şirkette yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı, her ne kadar 818 sayılı BK’nın 163. m. belirtilen şekilde akdedilmiş pay devri anlaşmasına rastlanılmışsa da, en azından bahse konu devirlerden pay sahibi davacının haberdar olduğunun ve bu devirlere icazet verdiğinin kabulünün gerektiği, aynı zamanda davacının pay devri gerçekleştirmediği yönündeki itirazının TMK"nın 2 m. aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, birleşen davada davalı ... Tic. A.Ş., davalı-birleşen davada davacı ..., davalı ... ve davalı-birleşen davada davacı ... vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacının 22/06/2001 tarihli hazirun cetveline göre davalı şirkette 18.750 adet payı bulunduğu, 13.05.2004 tarihinde 10.000 payın ..."a, 8.500 payın ..."ye ve 250 payın ..."a devredilerek pay sahipliği sıfatının sona erdiği, paylar senede bağlanmamış ise payın devrinin alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu, devrin gerçekleştiği tarihte davalı ... ile davacı ... arasında 1.020 adet payın devri dışında pay devrine yönelik resmi veya yazılı herhangi bir anlaşmanın bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça 818 BK’nın 163.m. uygun şekilde pay devri gerçekleştirilmediği iddia edilmiş ise de, pay devirlerinin gerçekleştiği 13/05/2004 tarihinden bu devir işlemlerine davacının itiraz ettiği 2010 yılına kadar davalı şirkette 2 adet genel kurul toplantısı yapıldığı, yapılan genel kurul toplantılarında alınan kararların ve şirketin ortaklık pay cetvellerinin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, özellikle davalı şirketin aile şirketi statüsü de göz önüne alındığında davacının 6 yıl gibi uzun bir süre boyunca suskun kaldıktan sonra davaya konu payların devredildiğini bilmeme ihtimalinin hayatın olağan akışına aykırı olduğundan TMK’nın 2.m. düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kapsamında kaldığı ancak, davalı ...’nın vekili aracılığıyla verdiği 02.11.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde açılan davayı herhangi bir koşul ileri sürmeden kabul ettiğini beyan ettiği, HMK"nın 308.m. gereğince, davanın kabulünün davaya son veren taraf işlemlerinden olup, açılan davada da kabulün koşullarının oluştuğu, bu nedenle davalı ..."ın 13.05.2004 tarihinde davacı ..."tan devraldığı dava konusu 10.000 adet payın 14.05.2004 ve 15.06.2007 tarihli sermaye artırımları da dikkate alınarak 4.000 adet paya tekabül ettiği anlaşıldığından davalı adına kayıtlı 4.000 adet paya tekabül eden hissesinin iptal edilerek ...A.... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline dair kararın yerinde olduğu, dava dışı ..."un bu davad herhangi bir taraf sıfatı bulunmadığı halde herhangi bir harç yatırmadan istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından harcın ikmali için dava dışı ... vekiline muhtıra çıkartılmasına rağmen harcın verilen kesin süre içerisinde ikmal edilmediği, birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/598 E. sayılı dosyası yönünden de, ilk pay devrinin yapıldığı 17.07.1992 tarihli Genel Kurul"dan sonra davacının 2013 yılında itiraz ettiği tarihe kadar davalı şirkette 18.09.1992, 21.05.1993, 22.02.1995, 13.12.1995, 15.06.1998, 22.06.2001, 14.05.2004, 15.06.2007 ve 07.06.2010 tarihi olmak üzere toplamda 9 adet genel kurul toplantısı yapıldığı ve toplantıların tümüne davacının bizzat katılarak pay oranlarının belirtildiği, hazirun cetvellerini herhangi bir itirazı olmaksızın imzaladığı, bahse konu dönemde şirkette yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı hususları dikkate alındığında her ne kadar 818 sayılı BK’nın 163. m. belirtilen şekilde akdedilmiş adi yazılı pay devri anlaşmasına rastlanılmamışsa da, en azından bahse konu devirlerden pay sahibi ...’nin haberdar olduğunun ve bu devirlere icazet verdiğinin kabulü gerektiği, aynı zamanda davacının 11 yıl gibi uzun bir süre suskun kaldıktan sonra pay devri gerçekleştirmediği yönündeki itirazının TMK’nın 2. m. düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı ile çatıştığı da gözetilerek açılan davanın reddine yönelik kararda bir isabetsizlik olmadığı, birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/273 E. sayılı dosyası yönünden ise, taraflar arasında imzalanan 02.03.2010 tarihli sözleşmenin 3.m. 4. bendinde belirtilen hükme aykırı olarak davacıya 90 adet payın devrinin gerçekleştirilmediği ancak dava tarihi itibariyle davalı ..."nin diğer davalı şirkette 1 adet hissesinin bulunduğu anlaşıldığından davalı ... adına kayıtlı 1 adet hissenin iptali ile davacı adına tescilinin, 89 adet payın tesciline yönelik açılan davada ise, her iki davalıya da husumet düşmediğinden davanın bu hisseler yönünden husumetten reddi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, davacı yanca davalı şirketçe diğer davalı ... adına kayıtlı olan hisselerin iptali ile kendi adına tescili talep edilmiş olmakla, davalı şirkete husumet yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/487 E. sayılı dosyası yönünden herhangi bir istinaf başvurusu yapılmadığı gibi ilk derece mahkemesince açılan davanın reddi ile birlikte davalı ... lehine maktu vekalet ücreti takdir edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, asıl dava yönünden davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl dava yönünden dava dışı ... vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına, birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/598 E. sayılı dosyasında davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/273 E. sayılı dosyasında davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/273 E. sayılı dosyasında davalı ... ve davalı ... Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının işbu birleşen dava yönünden kaldırılmasına, davalı ..."nin davalı ... Tic. A.Ş."de sahibi bulunduğu 1 adet hissenin iptali ile davacı ... adına tesciline, 89 adet hisse yönünden açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davada davalı ... Tic. A.Ş., davalı-birleşen davada davacı ..., davalı ... ve davalı-birleşen davada davacı ... vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştr.
1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre, asıl dava ve asıl dava ile birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/598 E. sayılı dosyası yönünden asıl davada davalı ... ve birleşen davada davacı ... vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından asıl dava ve birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/598 E. sayılı dosyasında verilen kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/273 E. sayılı dosyası yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava, 02.03.2010 tarihli sözleşme ile devredilen hisselerin sözleşmede kararlaştırılmış olmasına rağmen geri verilmediği iddiasıyla açılan hisselerin davacı adına pay defterine kaydı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davacının sözleşme uyarınca hisseleri geri alma hakkının bulunduğu kanaatiyle 1 hisse için davanın kabulüne, 89 hisse için payların devredilmiş olması nedeniyle husumetten reddine karar verilmiştir. Ancak, sözleşmenin 2. maddesinde, sözleşmenin konusunun Kutup Pazarlama ve Ticaret A.Ş.‘deki ... ait 90 adet payın ...’ye tüm aktif ve pasifiyle devredilmesine ilişkin esaslar olduğu, anılan sözleşmenin ‘’Sair Hususlar’’ Başlıklı 3. maddesinin 3. bendinde, devralanın devir bedelini sözleşmenin imzalanmasını takip eden 3 gün içinde devredene ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, 3.4. maddesinde, devralanın hisseleri 3. kişiye devretmek istemesi durumunda devredenin ön alım hakkı bulunduğu ve ayrıca her halde devralanın sözleşmenin imzalanmasını takip eden en geç 18 ay içinde hisseleri sözleşmede belirtilen bedelle geri devredeceği, 3.5. mddesinde ise, hisselerin sözleşmenin imzalanmasını müteakip devralana ait olacağı ve hisseleri dilediği gibi tasarrufta bulunabileceği kararlaştırılmıştır.
Bu durum karşısında, sözleşme bütünü itibariyle yorumlandığında, 3.4. maddesine göre devralanın 18 ay içerisinde hisseleri 3. kişiye devretmesi halinde devredenin ön alım hakkının ve yine 18 ay içerisinde devredenin aynı bedelle payları geri alma hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır. Zira, sözleşmenin 2. sayfasında ‘’İşbu sözleşme imzalandığı tarihte yürürlüğe girecek olup, hisse devir bedelinin tamamen ve nakden ödenmesi tarihinden itibaren 18 ay süresince geçerli olacaktır.’’ hükmü düzenlenmiş olup, anılan hüküm uyarınca sözleşmede belirtilen bu 18 ayın sonunda artık davacının ön alım ya da geri alım hakkı bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece hukuki olan bu konuda bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/273 E. sayılı davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı ... ve birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/598 E. sayılı davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile asıl dava ile işbu birleşen dava yönünden Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/273 E. sayılı dosyasında verilen karara yönelik davalı ... ile Kutup Pazarlama
ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davada verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı ... vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen 2013/598 esas sayılı dosyada davacılardan alınarak davalılara verilmesine, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin 2012/273 esas sayılı dosyada davacıdan alınarak davalı ..."ye verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 47.193,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl dava yönünden davalı ..."dan alınmasına, birleşen 2013/598 esas sayılı dava yönünden davacı ..."den temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı ... Tic. A.Ş."ne iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden birleşen davada davacı ..."a iadesine, 17.12.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, asıl davada davalı ... yönünden, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.