11. Hukuk Dairesi 2020/4856 E. , 2020/5933 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 07.11.2017 tarih ve 2013/226 E- 2017/860 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 30.11.2018 tarih ve 2018/273 E- 2018/1880 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi duruşmalı olarak asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.12.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davacı ile davalı arasında 2010 yılında akdedilen bayilik sözleşmesinin karşılıklı feshedildiğini ve 03.02.2011 tarihli yeni bayilik sözleşmesi ve eki olan protokolün imzalandığını, bu sözleşme gereği davalının hizmet bedeline karşılık 100.000 TL’lik ve ariyet alınan mallar içinde 50.000 TL’lik teminat çeki verildiğini, sözleşmenin 09.04.2013 tarihinde davacı tarafından feshedildiğini, fesih gereği sözleşme ile yükümlülüklerini yerine getiren davacının ariyet alınan malların iade alınmasını istediği halde davacının bu mallar için verdiği 50.000 TL’lik çeki iade etmediğini ve malları iade almadığını belirterek 50.000 TL’lik çekten borçlu olunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme ve protokol gereği davacının demirbaş eşyaları davalıya teslim etmesi gerektiğini, borçlarının tamamı ödendikten sonra verilen çeklerin iade edileceğini, davacının ise malları iade etmeyip tek taraflı sözleşmeyi feshederek haksız olarak kullanmaya devam ettiğini, davalının davacıdan sözleşme hükümleri gereği cezai şart alacağı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacı ile davalı arasında akdedilen 03.02.2011tarihli bayilik sözleşmesi ve eki protokol gereği hizmet bedeli karşılığı olarak da 100.000 TL’lik çekin teminat amaçlı verildiğini, davacı tarafından sözleşmenin 09.04.2013 tarihinde tek taraflı feshedildiğini, davalı tarafın asıl davanın konusu olan çekin verilme nedeni olan ariyet mallarını geri aldığını, 100.000,00 TL"lik hibeden kaynaklanan ve 07.03.2013 tarihi itibariyle 63.500,00 TL olarak belirlenen davalı alacağının da davalı tarafa ödendiğini,
Bu durumun davalı şirketin ekstrelerinde de görüldüğünü, 100.000,00 TL"lik çekin bedelsiz kaldığını belirterek 100.000 TL’ lik tarihi boş olarak verilen çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı için HMK 222. maddesi gereğince taraflar lehine delil teşkil edemeyeceği, ancak aleyhine delil teşkil edebileceği, her iki taraf defterleri de karşılaştırıldığında davacının 6.340,08 TL borçlu olduğu, davalının usulüne uygun tutulmayan defterlerine göre ise de 41.733,28 TL olduğu bu durumda ise her iki taraf defterinin aleyhe delil teşkil edeceği dikkate alınarak davacının davalıya 6.340,08 TL borçlu olduğu, sözleşmeye göre de mal alış verişi için verilen 50.000,00.-TL bedelli çekten mahsup edilerek neticeden davacının 43.659,92 TL borçlu olmadığı, reddedilen tutar bakımından icra takibinin durdurulmasına karar verildiğinden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedileceği,
Birleşen dosya bakımından; davaya konu olan 100.000,00.-TL bedelli keşide tarihi bulunmayan çekin sözleşmenin 8. maddesi uyarınca davalı şirkete açıkça teminat olarak verildiği, sözleşmenin feshedilmiş olması ve hizmet bedelinin de davalıya ödenmiş olması nedeni ile davalının söz konusu çeki davacıya iade etmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulü ile davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekilleri karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye mahkemesince, asıl davaya konu çekin takibe konu edilip tedbir kararı verildiğini, davacının reddedilen miktar üzerinden davalı lehine kötüniyet tazminatı ödemesi gerektiği ancak mahkemece hesaplama yaparken hataya düşüldüğü, taraflar arasındaki 03.02.1011 tarihli sözleşme ile ariyet olarak verilen malları davalının herhangi bir kayıt düşmeksizin aldığı, yapılan bilirkişi hesaplaması ile davacının borçlu olduğu tutarın tespit edildiği, birleşen davaya konu çeke konu hizmet bedeli için kesilen fatura kadar davacının ödeme yaptığı, birleşen dava konusu çekin icra takibine konu edilmediğini, ilk derece mahkemesince tashih şerhi ile davacı lehine vekalet ücretinin artırılamayacağı ve davanın Harçlar Kanununa göre kabul edilen kısmı yönünden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüne karar verilerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın kısmen kabulü ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiş ve kabul edilen istinaf sebepleri doğrultusunda kurulan hüküm asıl ve birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-HMK"nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL"yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK"nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibarile 47.530 TL"dir. Asıl dava da dava değeri 43.659,92 TL olup yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HMK"nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden,davalı vekilinin kesin olan asıl davaya yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik aşağıdaki bend kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Birleşen dava yönünden karar tarihindeki tarifeye göre 10.750 TL vekalet ücreti takdiri gerekirken maddi hata sonucu 70.750 TL takdir edilmesi doğru olmayıp kararın bu yönden bozulması gerekir ise de; yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulüyle HMK"nın 370/2. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle, davalının asıl davaya yönelik temyiz isteminin reddine, (2) nolu bend uyarınca davalının birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, (3) nolu bend uyarınca birleşen davada davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge adliye mahkemesinin hüküm fıkrasının 2. bendi /f fıkrasında yer alan’’davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 70.750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine’’ şeklinde ki ibarede yer alan “70.750 TL”nin hükümden çıkartılarak yerine “ 10.750,00 TL ’’ ibaresi eklenilmek suretiyle kararın bu şekliyle HMK"nın 370/2. maddesi uyarınca yukarda açıklanan şekilde düzeltilerek ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, birleşen dava yönünden takdir olunan 3.050 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.