2. Hukuk Dairesi 2014/11105 E. , 2014/22228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İzmir 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ :23.01.2014
NUMARASI :Esas no:2012/579 Karar no:2014/61
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; reddedilen boşanma davası, vekalet ücreti ile kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarı yönünden, davalı-davacı (kadın) tarafından ise; katılma yoluyla nafaka miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalı-davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Hüküm, davacı-davalı koca tarafından temyiz edilmiş, diğer taraf vekili de, temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunmuştur. (HUMK. m.433/2) Hükmü süresinde temyiz etmemiş olan tarafın, temyize cevap dilekçesindeki temyiz itirazlarının incelenebilmesi, temyiz dilekçesinin tebliğinden itibaren on gün içinde cevap verilmesi halinde mümkündür. (HUMK.m. 433/2) Aksi halde, süresinden sonra verilen cevap dilekçesindeki temyiz itirazları dikkate alınamaz. Davacı-davalı kocanın temyiz dilekçesi, diğer tarafa 20.03.2014 günü tebliğ edilmiş; karşı taraf, hükme ilişkin itirazlarını da ihtiva eden temyize cevap dilekçesini, yasal on günlük süreden sonra 01.04.2014 günü vermiştir. Bu durumda davalı-davacı kadının katılma yoluyla temyiz talebinin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı-davalı kocanın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; tarafların redle sonuçlanan ilk davadan sonra aynı evde yaşamaya devam ettikleri, davacı-davalı kocanın eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, birlik görevlerini ihmal ettiği, eşine hakaret ve tehditte bulunarak onu müşterek haneyi terk etmeye zorladığı, davalı-davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylara göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-davalı koca daha ziyade kusurlu ise de, davalı-davacı kadın da az da olsa kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz veya az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi, boşanmayı isteyebilme hakkı bulunmaktadır. Ancak, böyle bir durumda boşanmaya karar verilebilmesi için, az kusurlu eşin davaya karşı çıkması, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı ve evlilik birliğinin devamında taraflar ve müşterek çocuk bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış bulunmalıdır. Olayda davalı-davacı kadın da az da olsa kusurlu olup, kadının, davacı-davalı kocanın boşanma davasına yönelik itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir hukuki yarar kalmamış, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları olayda gerçekleşmiştir. O halde davacı kocanın boşanma davasının kabulüyle boşanmaya (TMK. md. 166/2) karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2-b bendinde gösterilen sebeple davacı-davalı kocanın boşanma davasının reddi yönünden BOZULMASINA, davacı-davalı kocanın bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yönünden yukarıda 2-a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, davalı-davacı kadının katılma yoluyla verdiği temyiz dilekçesinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple süre yönünden REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.10.11.2014(Pzt.)