20. Hukuk Dairesi 2013/499 E. , 2013/4939 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Mahallesindeki 397 ada 2 parsel sayılı 1743.93 m² yüzölçümlü ve 398 ada 1 parsel sayılı 6095.46 m² yüzölçümlü taşınmazlar, ham toprak niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescil edilmesi gerekirken, Hazine adına tesbit edildiğini belirterek, dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu 398 ada 1 ve 397 ada 2 parsel sayılı taşınmazların Hazine yapılan kadastro tesbitlerinin iptali ile ham toprak vasfı ile davacı ... adına tapu siciline tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Her ne kadar; mahkemece, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; keşifte mahkemenin gözleminde, dava konusu yerin taşlık ve yer yer değişken eğimlere sahip kuru tarım arazisi şeklinde olduğu üzerinde yer yer meşe ağaçlarının olduğu belirtildiği, dinlenen tanık ve yerel bilirkişilerin, çekişmeli taşınmazların yaklaşık 13 - 15 yıl önce davacıya satıldığını söylemeleri ve ziraat mühendisi bilirkişi raporunda, taşınmazların yer yer kayalık olup çakıllı tınlı toprak yapısında uzun yıllardır zirai faaliyet yapılmadığı, ortalama eğimlerinin % 40 olup, mevcut haliyle tarım arazisi olarak kullanılamaz durumda, ancak, arazi tesviyesi yapılması ve teraslama sistemi uygulanması halinde yakınında bulunan su arkı da dikkate alındığında sulu tarım arazisi olarak kullanılabileceği belirtmiş olduğu halde, taşınmazlardaki zilyetlikle imar ve ihya koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile zilyetliğin terkedilip edilmediği hususları araştırılmamış, taşınmazların sınırında orman bulunduğu halde usûlünce orman araştırması da yapılmamıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılarak, yapılmış ise orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin, en eski tarihli ve tesbit tarihinden 20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.
14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, taşınmazların üzerinde bulunan ağaçların cinsi, yaşı, dağılımı ve kapalılık oranı belirlenmeli, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, kesinleşmiş orman kadastrosu varsa orman kadastro haritaları ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazların ve komşu taşınmazların orman kadastrosuna göre irtibatlı krokisi çizdirilmeli, yine, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine, kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Ayrıca, taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında orman içi açıklığı konumunda bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadıkları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı, zilyet tanıkları taşınmazlar başında dinlenip, taşınmazların öncesi itibariyle ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı açık yanıtlar alınmalı, zilyetliğin terkedilip edilmediği üzerinde durulmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02.05.2013 günü oy birliği ile karar verildi.