17. Hukuk Dairesi 2014/5674 E. , 2015/13533 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının kasko poliçesini düzenlediği araç ile davalıların, arkasında iki römork takılı traktörün maliki ve sürücücü olduğu aracın davacıya kaskolu araca çarpması sonucu hasarlandığını 13.902,00 TL hasar bedelinin davacının sigortalısına ödendiğini belirterek ödenen bedelin 25/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davalıların kusurlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı sürücünün kusurlu olmadığı rücu şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TTK"nın 1301. maddesine dayalı kasko sigorta rücu davasıdır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu “Trafik Kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller” başlıklı 84.madde hükmü:
Araç sürücüleri trafik kazalarında;
a)Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme,
b)Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit,rampa ve bağlantı yollarına girme,
c)İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme,
d)Arkadan çarpma,
e)Geçme yasağı olan yerlerde geçme,
f)Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma,
g)Şeride tecavüz etme,
h)Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama,
i)Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymama,
j)Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama,
k)Yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde, zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama,
l)Park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma hallerinde asli kusurlu sayılırlar.
Ancak, kazada bu hareketlerden herhangi biri, kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla, yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller başlıklı 266/1.maddesi hükmü: “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz” şeklindedir.
Somut olayda, kazaya ilişkin olarak düzenlenen 25.08.2009 tarihli kaza tespit tutanağında, davacının sigortalısına ait aracın davalı ..."ın sürücüsü olduğu traktörün römorkuna arkadan çarpması şeklinde meydana gelen kazada davacının sigortalısı bulunduğu aracın arkadan çarpma nedeni ile asli kusurlu olduğu, davalı sürücü Lokman"ın ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 47/1d maddesinde belirtilen “Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural yasak zorunluluk ve yükümlülüklere uymamak” ihlalini gerçekleştirmiş olup her iki araç sürücüsününde kusurlu olduğu kanaati belirtilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda davalı traktör sürücüsünün kusurlu olmadığı belirtilmiş ise de traktörün ruhsatında römork takamaz şerhi de bulunmakta olup yukarıda anılan 6100 Sayılı HMK"nin 266. madde hükmüne göre teknik konularda bilirkişinin görüşüne başvurulur ise de Karayolları Trafik Kanunu"nun 84. maddesi ve 47/1-d açık hükmüne göre, davalı sürücü kullanmış olduğu traktöre; yönetmeliğe ve traktörün ruhsatına aykırı olarak iki römork takmakla kusurlu olup açık yasa hükmü ile kusur bilirkişi raporu çelişkili olmuştur. Mahkemece bu husus ve traktöre takılı römorkların uzunluğunu belirtir işaretin ikinci römorka takılı olup olmadığı hususunun da kusura etkisi gözönünde bulundurulmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07/12/2015 gününde Üye ... ve Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı vekili davacı tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan aracın davalı tarafa ait araca çarpması sonucu hasarlandığını ileri sürerek sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsiline ilişkin davada mahkemece davalının olayda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davalı sürücünün kullandığı traktöre yönetmeliğe aykırı olarak iki römork takmakla kusurlu olduğu gerekçesiyle bozulmuş ise de aşağıda açıklanan nedenlerle çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
Trafik kaza tutanağında davacının sigortalısının önünde seyreden davalının idaresindeki traktörün römorkuna çarpması sonucu oluşan kazada sigortalının arkadan çarpması nedeniyle asli, davalı sürücünün ise 2918 sayılı Kanunun 47/1.maddesinde belirtilen "trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasal zorunluluk ve yükümlülüklere uymamak" kuralının ihlali nedeniyle kusurlu olduğu belirtilmiş, olayın akabinde sürücülerin alınan ifadelerinde de sigortalının önündeki davalıya ait traktörün römorkuna çarpma şeklinde olayın oluştuğu belirtilmiş,
Mahkemece, ..."ndan 3 kişilik heyetten alınan 2.4.2012 tarihli rapor ile davacının itirazı üzerine ..."den alınan 7 kişilik heyetten oluşan 13.6.2013 tarihli raporlarda trafik kaza tutanağı, tarafların ifadelerinin sonucunda davalının olay yerinde seyretmekte iken vasıtası arkasına takılı çift römorklardan ikincisine çarpılma olayında olayın gündüz, görüşün açık olması da dikkate alındığında kusurunun bulunmadığı, davacının sigortalısına ait sürücünün yola gereken dikkatini vermesi gündüz vakti önde aynı istikamette seyretmekte olan ve arkasına çift römork takılı traktörü görüp dikkatli bir şekilde geçişini sağlaması, römorka arkadan çarpmaması gerekirken öndeki araç ile arasında yeterince mesafe bırakmamakla duramayıp traktör römorkuna arka tarafından çarpmakla olayda tamamen kusurlu olduğu, traktör arkasına takılı çift römork durumunun olayda etken olmadığı belirtilmiştir.
Gerçekten de trafik kaza tutanağındaki krokinin incelenmesinden her iki aracın kendi yolunda arka arkaya seyir halinde iken çarpma olayının vuku bulduğu açıkca anlaşılmakta olup taraflarca da bu husus kabul edilmektedir. Karayolu Trafik Kanununun "Trafik Kazalarında Sürücü Kusurlarının Tespiti ve Asli Kusurlu Sayılan Haller" başlıklı 84.maddesinin 1/d nolu bendiyle Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Trafik Kazalarında Asli Kusur Sayılan Haller ve Sürücü Kusurlarının Tespiti" başlıklı 157.maddesinin 1-a/4 nolu bendinde arkadan çarpma asli kusur olarak sayılmıştır.
Bilindiği üzere davalının davacının ödediği tazminattan sorumlu olması için açıkça trafik kazasının oluşunda kusurlu olması, davalının eyleminin kazaya etkisinin bulunması, başka değişle eylemi ile olay arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Davalının traktöre çift römork takması sadece idari yönden cezalandırılmayı gerektiren bir husus olarak kabul edilebilir ise de meydana gelen kazada bu husus mutlak kusur olarak kabul edilemez. Örneğin ehliyetsiz araç kullanımı yasak olmasına rağmen sürücü belgesi bulunmayan bir kişinin karıştığı kazada ehliyetsiz kişinin trafikte seyri sırasında kural ihlali yok ise kusursuz olduğu, uygun illiyet bağı olmadığı Yargıtay İçtihatlarıyla kabul edilmektedir. Kaldı ki kaza tespit tutanağının "kusurlu sürücülere uygulanan ceza veya suç tutanaklarının seri numaraları" bölümünden de davalı sürücüye idari yönde ceza işlemi yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacının sigortalısına ait aracın sürücü önünde gündüz vakti seyir halinde bulunan davalının idaresindeki traktörün arkasındaki römorka çarpmakla tam kusurlu olup sırf çift römork takması nedeniyle davalı kusurlu kabul edilemeyeceğinden mahkemenin red kararı doğru olup kararın onanması gerekirken yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.