Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/16429
Karar No: 2014/14005
Karar Tarihi: 06.06.2014

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/16429 Esas 2014/14005 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2013/16429 E.  ,  2014/14005 K.
  • BİLİNÇLİ TAKSİRLE YARALAMA
  • SARI IŞIK YANDIĞI SIRADA ACİL AMBÜLANS ŞÖFÖRÜNÜN KAVŞAĞA HIZLI GİRİŞ YAPARAK YARALAMAYA SEBEP OLMASI
  • ACİL AMBÜLANS ŞÖFÖRÜ YÖNÜNDEN SORUŞTURMA İZNİ ALINIP ALINMAYACAĞI
  • MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN (4483) Madde 2
  • 1982 ANAYASASI (2709) Madde 128
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 6
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 22
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 53
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 89
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 59
  • TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 279

"İçtihat Metni"

Taksirle yaralama suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık M.. Ş.. müdafii ile sanık N.. Ç.. tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık N.. Ç.. hakkındaki temyiz isteminin incelenmesinde;5237 sayılı Kanun"un 6-c maddesinde, kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlanmaktadır. Maddi ceza hukukuna ait bu tarifin, suçun unsurları ile cezanın arttırılıp indirilmesine dair hükümler için geçerliliğini sürdüreceği tabiidir.
Genel yargılama usulünü düzenleyen 5271 sayılı Kanun"da ise kamu görevlisinin tanımlanmasına ihtiyaç görülmemiştir.
4483 sayılı Kanun, memurlar ve kamu görevlileri için soruşturma ve yargılama usulünü düzenleyen özel bir düzenleme olmakla birlikte, tüm kamu görevlilerine ve kamu görevlilerinin bütün suçlarına ait hükümler getirmemiş, gerek failler, gerekse fiiller için sınırlandırıcı hükümlere yer verilmiştir. Nitekim 2. maddesinde, kanunun, tüm kamu görevlileri hakkında uygulanmayacağını, yalnızca: Devletin yada kamu tüzel kişilerinin, genel idare esaslarına göre yürüttüğü kamu hizmetlerini, asli ve sürekli şekilde ifa eden görevlilerin işledikleri suçlar hakkında uygulanacağını öngörmüştür. İlk bakışta da anlaşılacağı üzere, 4483 sayılı Kanunun süjesini oluşturan kamu görevlileri, kaynağını 765 sayılı TCK"nın 279/1. ve Anayasa"nın 128. maddelerinden alan çok sınırlı sayıda bir gruptan oluşmaktadır.
Maddi ceza hukukuna dair norm, kişinin kamusal faaliyete katılmasını yeterli görerek, kişiyi kamu görevlisi olarak tanımlarken, 4483 sayılı Kanun, kamusal faaliyete katılmak koşuluna ilaveten, kamusal faaliyetin genel idare esaslarına göre yürütülmesini, faaliyetin Devletin asli görevlerinden olmasını ve sürekli hizmet şartlarını zorunlu görmektedir. İdare hukukunda, genel idare, Cumhurbaşkanı dahil başbakanlık, bakanlıklar ve bağlı kuruluşları ifade etmekte, asli görev ise Anayasa ile Devlete verilen sağlık, eğitim, güvenlik yargı gibi yükümlülükler olarak tanımlanmaktadır. Süreklilik ise kadrolu yada kadrolu sözleşmelileri kapsayan statü olarak anılmaktadır.
Bu değerlendirmeler ışığında, genel idare esaslarına göre hizmet yürüten herhangi bir bakanlığın, taşra ya da merkez teşkilatında kadrolu şoför yada hizmetli olarak çalışan kişi, maddi ceza hukukuna göre kamu görevlisi sayılırken, araç kullanmak, ya da temizlik yapıp evrak taşımak biçiminde tezahür eden hizmetlerinin, Devlet"in asli hizmeti kapsamında kabul edilmemesi nedeniyle, 4483 sayılı Kanun"da tanımlanan kamu görevlisi olarak kabulü mümkün görülmemektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 27.05.2014 tarih ve 2014/120 Esas 2014/291 Karar sayılı ilamı da esas alınmak suretiyle, somut olay değerlendirildiğinde, suç tarihinde 112 acil serviste ambulans şoförü olarak çalışmakta olan sanığın, idaresindeki ambulansla bir hastayı hastaneye sevk etmekteyken meydana gelen ve yaralanmaya neden olduğu olayda, sanığın memur olup olmadığı fark etmeksizin, 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca soruşturma izni alınması gerekmediğinden tebliğnamedeki 1 numaralı görüşe iştirak edilmemiş; sanık hakkında TCK"nın 89/1. maddesi gereğince belirlenecek temel adli para cezası miktarının 3 aydan (90 günden) az olamayacağının gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış;
Sanık M.. Ş.. hakkındaki temyiz istemine gelince;
TCK"nın 62. maddesinin uygulanıp uygulanmaması yönünden 5237 sayılı TCK"da hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmış taktiri indirim nedenleri ise örnekseme yoluyla sayılmış, ancak bu hallerin sınırlı olmadığı tamamının sayılmasının da mümkün olmayacağı nazara alınarak benzer durumların da bu kapsamda değerlendirilebileceği "gibi" şeklinde ifade edilmiş, 765 sayılı TCK"nın 59. maddesinden farklı olarak, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilen hususların kararda gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Anılan hüküm uyarınca taktiri indirim nedeni uygulandığında, hangi nedenlerle bu müessesenin uygulandığı kararda gösterilecek, uygulanmadığı takdirde ise fiili taktirin bu yönde olduğu kabul edilecek ve bu husus ancak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmaması veya fiili taktirin uygulanan diğer müesseler karşısında hukuka aykırılık oluşturduğu yada dosya kapsamı itibariyle açıkça kanuna aykırı olduğunun saptanması halinde bozma nedeni oluşturacaktır. Mahkemece, sanık M.. Ş.. hakkında TCK nın 62. maddesinin uygulanıp uygulanmaması konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyerek, mahkemenin takdir hakkını TCK nın 62. maddesinin uygulanmaması yönünde kullandığı ve bu suretle takdiri indirim nedenlerinin bulunmadığının kabul edildiği, bu takdirde dosya kapsamına bir uyumsuzluk veya açık bir hukuka aykırılık bulunmadığından, yine sanık M.. Ş.. müdafiinin lehe olan yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği halde, taksitlendirme talebini de içeren bu istek hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi, hükmolunan cezanın miktarı ve infazı sırasında taksitlendirmenin yapılabileceğinin anlaşılması karşısında bozma sebebi sayılmamış, TCK"nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlenmiş olup; sanık M.. Ş.. hakkında sürücü belgesinin alt sınırdan uzaklaşılarak 1 yıl 6 ay süre ile geri alınmasına karar verilmesine yönelik mahkemenin kabul ve takdirinde dosya içeriğine açık bir aykırılık bulunmadığından tebliğnamedeki 2 ve 3 numaralı numaralı bozma öneren görüşlere iştirak edilmemiş;
Sanık M.. Ş.."nun idaresindeki yolcu minibüsü ile seyri sırasında ışıklı dönel kavşakta seyir yönüne hitap eden trafik ışıkları sarı ışıktan kırmızı ışığa dönüştüğü sırada kavşağa giriş yaptığı, bu sırada sağındaki sokaktan gelen ve idaresindeki 112 acil servisine ait ambulans ile seyir yönüne hitap eden trafik ışıklarının sarı ışıktan yeşil ışığa dönüştüğü sırada, ışığın yanmasını bekleyen araçların solundan durmadan kavşağa giriş yapan sanık N.. Ç.. idaresindeki ambulans ile çarpması sonucu meydana gelen olayda; minibüs içerisinde yolcu olarak bulunan mağdurların, katılan C.. T.."in sanık minibüs şoförünü sarı ışığın yandığı ve ambulansın geldiği yönünde uyarmasına rağmen sanık minibüs şoförü M.. Ş.."nun seyrine devam ettiğini belirtmeleri, yine dosyada mevcut CD inceleme tutanağı ve CD çözümlemesine ilişkin bilirkişi raporuna göre; sarı ışık yandığı sırada minibüs sürücüsünün kavşağa hızlı bir şekilde giriş yaptığının ve kaza sırasında ışığın kırmızıya dönüştüğünün tespit edilmesi karşısında, sanık M.. Ş.. hakkında bilinçli taksir unsurlarının oluştuğu ve 5237 sayılı TCK"nın 22/3. maddesi uyarınca cezanın arttırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması; aleyhe temyiz olmadığından, yine sanık M.. Ş.."nun nüfusa kayıtlı olduğu “Kaldırım Mah/Köy”ün gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi mahallinde ilavesi mümkün yazım eksikliği görülmekle bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık M.. Ş.. müdafinin beraat kararı verilmesi gerektiğine, sanık lehine TCK"nın 62. maddesi ile CMK nın 231. maddesinin uygulanması gerektiğine, sanık N.. Ç.."nın kusura, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulduğuna, lehe olan hükümlerin uygulanmadığına ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanıklar hakkındaki hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 06.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi