Esas No: 2021/2782
Karar No: 2022/2742
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/2782 Esas 2022/2742 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/2782 E. , 2022/2742 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
Hüküm : Tüm sanıklar hakkında;5237 sayılı TCK'nın (5918 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki hali ile) 282/1-4, 62, 52/2-4, 1412 sayılı CMUK'nın 326/son, TCK'nın 53, 63, 55. maddeleri gereğince mahkumiyet ve müsadere
Temyiz edenler : Katılan ... vekili, Sanıklar ... ve ... müdafileri
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I-Katılan ... vekilinin temyiz talebine yönelik olarak yapılan incelemede;
Hükümlüler yüklenen suçun niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan Maliye Bakanlığının davaya katılmasına ilişkin verilen karar hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, katılan vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II- Hükümlüler ... ve ... hakkında kurulan hükümlere yönelik hükümlüler müdafilerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
5252 sayılı Kanunun 9/4. Maddesi uyarınca uyarlama yargılaması sırasında dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmayacağından; davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi gerektiği yönündeki tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde;
1-UYAP ortamından alınıp dosya içine konulan nüfus kaydına göre hükümlü ...'in hükümden sonra, temyiz aşamasında 17.07.2021 tarihinde öldüğüne ilişkin kayıt araştırılarak sonucuna göre, hükmün kesinleştiği de nazara alınıp bir karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
2-Hükümlü ... açısından ise;
a) Hükmün esasını oluşturan kısa kararda hükümlü hakkında teşdit uygulanarak temel ceza belirlendiği halde, kararın gerekçesinde lehe aleyhe yasa uygulaması yapılırken alt sınırdan temel ceza belirlenmesi suretiyle kısa kararla gerekçe arasında çelişki yaratılması,
b) Yargıtay Yüksek 16. Ceza Dairesinin 18.10.2017 tarih ve 2016/6685 esas 2017/5090 karar sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK'nın 7/2, 5252 sayılı Kanunun 9/3.maddeleri uyarınca, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek cezalar belirlendikten sonra, hükümlülerin lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması gerekmesine rağmen, 4208 sayılı Kanun gereği uygulama yapılırken, anılan Kanunun 7/1. maddesi gereği belirlenen temel cezanın açıkça belirtilmemesi,
c) Kesinleşen önceki hükümde ve 5237 sayılı TCK'nın 7/2, 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddeleri uyarınca yapılan uyarlama yargılamasında verilmiş olup, Yargıtay Yüksek 7. Ceza Dairesi tarafından bozulmasına karar verilen 16.01.2008 ve 09.02.2010 tarihli ek kararlarda hükümlüler hakkındaki temel ceza alt sınırdan belirlendiği halde, temyiz konu kararda dosya kapsamı ile de uyuşmayacak şekilde teşdit uygulanması ve bozma ilamının gereği de tam olarak yerine getirilmeksizin infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilmeden 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca 09.02.2010 tarihli ek karar ile belirlenen ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkında korunmasına hükmedilmesi,
d) TCK'nın 5918 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 282. maddesinin 3. fıkrasında "Bu suçun, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır." düzenlemesine yer verilmesi karşısında, teşekkül halinde suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini akladıkları kabul edilen hükümlüler hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak/yönetmek veya bu örgüte üye olmak suçlarından açılmış bir davanın da bulunmadığı nazara alındığında, hükümlü ... hakkında hükmolunan cezada anılan fıkra gereğince artırım yapılamayacağı gözetilmeksizin, uygulanan kanun maddesinin ilgili fıkrasının da hatalı şekilde gösterilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlüler müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlü ... açısından sair yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle 1. bentte belirtilen sebepten; hükümlü ... açısından ise, hükmün 2. bentte belirtilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 28.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.