Esas No: 2018/4705
Karar No: 2021/1502
Karar Tarihi: 11.03.2021
Danıştay 8. Daire 2018/4705 Esas 2021/1502 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/4705
Karar No : 2021/1502
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davalı) : ... Üniversitesi Rektörlüğü (... Üniversitesi Rektörlüğü)
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : ...
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının ek gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, Dava, İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisiyken, 03.04.2013 tarihinde kaydı silinen davacı tarafından, 26.11.2014 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6569 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca kaydının yapılması istemli başvurunun reddine yönelik ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
... İdare Mahkemesinin ... gün ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla; 2547 sayılı Kanun'un Geçici 58. maddesinde terör suçu hariç her durumda okulla ilişkisi kesilen kişilerin öğrenciliğe kabul edileceği düzenlenmişse de; davacı hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesinde "Resmî Belgede Sahtecilik" suçlamasıyla görülen davada sanığın resmî belgede sahtecilik fiilini işlediği sabit bulunduğundan, 11.03.2015 tarihinde 2 yıl hapis cezasına hükmedildiği, mahkumiyetin 30.03.2015 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleştiği görülmekle, hakkın suistimal edilmesi ile veya hile ile idareyi yanıltmak suretiyle tesis edilen işlemlerin hukuk düzenince korunmayacağı, sağlanan hukukî durumun hiçbir zaman kazanılmış hak teşkil etmeyeceği, hukuken geçerli olmayan yollarla yatay geçiş başvurusunda bulunduğu sabit olan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Hükmün Açıklanması Ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması" başlıklı 231. maddesinin 5. fıkrasında; ''Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.''; 8. fıkrasında; "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur.''; 10. fıkrasında; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir."; 11. fıkrasında; ''Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinden anlaşıldığı üzere; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeden önce sanığın sabit bulunan eylemine uygun bir sonuç ceza belirlenmekte ve mahkûmiyet hükmü kurulmaktadır. Yine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile, sanık hakkında kurulan bu mahkûmiyet hükmü koşullu olarak, sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamaktadır. Bu koşul ise; denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halidir. Bu halde, hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü olmayan kişi "hükümlü" sayılmamakta ancak denetim süresince "sanık" sıfatı devam etmektedir. Koşullar yerine getirildiği takdirde ise; mahkemece geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilmektedir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/07/2009 tarih ve E:2009/6-163, K:2009/202 sayılı kararında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hakkında; "Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY'nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi..." nitelemesi yapılmış; kamu davasının düşmesinin gerekli koşulların yerine getirilmesine bağlı olduğu vurgulanmıştır.
Sonuç olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla kamu davası sonuçlanmadığından, halen sanık sıfatı taşıyan kişi hakkındaki yargılamanın da sonlandığını kabule olanak bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla; söz konusu karar hukuken varlık kazanamadığından hüküm ifade etmese de bu karar beraat anlamına gelmemekte olup; belirtilen süre içerisinde sanık denenmektedir. Denetim süresi sonunda beklenilen gibi davranılması halinde, beraat kararının hüküm ve sonuçları doğacaktır.
Olayda, davacının idareye ibraz etmiş olduğu transkriptin gerçeğe aykırılığının tespiti üzerine davalı üniversite ile ilişiğinin kesilmesi işlemine de ayrıca dava açmış olduğu, görülen dava sonucunda, ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla davanın reddedildiği, anılan kararın Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 27.04.2017 tarih ve E:2015/13161, K:2017/3442 sayılı kararıyla onandığı görülmekte olup, bu yönüyle yatay geçiş işleminin, en başından davacının kendi kusuru ile sakat olduğu, en başından sakat olan işlemin davacı lehine bir kazanılmış hak sağlamayacağı anlaşılmaktadır. Her ne kadar 2547 sayılı Kanun'un Geçici 58. maddesinde terör suçu hariç her durumda okulla ilişkisi kesilen kişilerin öğrenciliğe kabul edileceği düzenlenmişse de; davacı hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesinde "Resmî Belgede Sahtecilik" suçlamasıyla görülen davada sanığın resmî belgede sahtecilik fiilini işlediği ve bu sebeple 11.03.2015 tarihinde 2 yıl hapis cezasına hükmedildiği ancak Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereği davacı hakkında söz konusu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 30.03.2015 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda hakkın suistimal edilmesi ile veya hile ile idareyi yanıltmak suretiyle tesis edilen işlemlerin hukuk düzenince korunmayacağı, en başından sakat olan işlemin davacı lehine bir kazanılmış hak sağlamayacağı, keza 2547 sayılı Kanun'un Geçici 58. maddesi hükmünün amacının da bu olmadığı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle ... İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan kararın yukarıda belirtilen ek gerekçeyle onanmasına temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.