
Esas No: 2021/11518
Karar No: 2022/1307
Karar Tarihi: 17.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/11518 Esas 2022/1307 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, Hazine ve müştereklerinin kadastro sırasında 224 ve 245 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açtığı davaları değerlendirdi. Davalar birleştirildi ve yapılan yargılama sonucunda çekişmeli parsel sayıları belirlendi. Ancak, mahkeme taraf teşkilinin sağlanması gerektiği ve tapu kaydı dosyasının eksiksiz şekilde incelenmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozdu. Daha sonra 27.09.1951 tarih 48 numaralı tapu kaydının tesisinden itibaren tedavülleriyle birlikte getirtilmesi ve tespit edilebilen maliklerin kimlik bilgilerinin dosya içerisine getirilmesi, nüfus kayıtlarının kontrol edilmesi ve oturdukları yerin tespit edilememesi durumunda kayyım atanması gerektiği belirtildi. Mahkeme kararı, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince bozuldu ve karar düzeltme isteğinde bulunulabileceği belirtildi.
Detaylı kanun maddeleri:
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 427/1. maddesi
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi
- 1086 sayılı H
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVALILAR : ... Mirasçıları Ve Müşterekleri
DAVA TÜRÜ : Kadastro
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen hükmün davacı Hazine vekili ve davalı ...ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 224 ve 245 parsel sayılı sırasıyla 248500 ve 643750 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı, vergi kaydı, miras yoluyla gelen hak ve zilyetlik nedeniyle ... ve müşterekleri adına tespit edilmiştir.
İtirazı Kadastro Komisyonunca reddedilen ..., 245 parsel sayılı taşınmaz hakkında tapu kaydı ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak; Hazine, 224 ve 245 parsel sayılı taşınmaz hakkında tespite esas tapu ve vergi kaydının taşınmazlara uymadığı, zilyetlikle edinme koşullarının da oluşmadığı iddiasına dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Davalar birleştirilerek yapılan yargılama sırasında ... ve ... 245 parsel sayılı taşınmaz hakkında kadastro sonrası gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanarak davaya katılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli 224 parsel sayılı taşınmazın 21.1.2000 tarihli krokide G, P harfleri ile gösterilen kısımları ile 245 parsel sayılı taşınmazın B ve H harfleri ile gösterilen kısımlarının ... ve müşterekleri adına tesciline, 224 parsel sayılı taşınmazın Z, g, K harfleri ile gösterilen kısımları ile 245 parsel sayılı taşınmazın R, a, H harfleri ile gösterilen kısımlarının son parsel numarası ile Hazine adına tesciline, aynı krokide F, O, Y, f ve C, K, S, b harfleri ile gösterilen kısımlarının yol olarak tespit dışı bırakılmasına, davacı ... tarafından açılan davanın kabulü ile A harfi ile gösterilen 45805 metrekarelik yerin son parsel numarası ile 1/2’şer hisseyle ... ve ... adına tesciline, müdahil ... ve ...’in davalarının mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine, genel davada dava açmakta muhtariyetlerine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ve davalı ...ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece işin esasına girilerek karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların kadastro tespiti toplamda 61931520 pay üzerinden 27.09.1951 tarih 48 numaralı tapu kaydının iktisap sebebinde yazılı maliklere atıfla yapılmış olup dava konusu taşınmazların kadastro tutanağının malik hanesinde yazılı olan şahısların çoğunun soyadı ve baba adı bulunmamaktadır. Mahkemece, 27.09.1951 tarih 48 numaralı tapu kaydı dosya içerisine getirtilmemiş, 1983 yılında savcılık ve muhtarlık aracılığıyla yaptırılan araştırma sonucu elde edilen bilgilere göre taraf teşkili sağlanmaya çalışılmış, buna rağmen bir kısmının soyadı bilgisi tespit edilememiş ve bu nedenle yargılama sırasında yapılan tebligatları iade olmuş, tespit edilenlerin doğru olup olmadığı da tapu kaydı değerlendirilerek belirlenmemiştir. Bu haliyle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Oysaki, taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın her aşamasında re'sen göz önünde bulundurulması gereken dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Gelinen aşamada gerekçeli karar tebligatlarının doğru kişilere yapılıp yapılmadığının denetlenmesi mümkün olmadığı gibi soyadı bilgisi hiç tespit edilemeyen kişilere de gerekli araştırma yapılmadan ilanen tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, kadastro tespiti sırasında atıf yapılan 27.09.1951 tarih 48 numaralı tapu kaydı tesisinden itibaren tedavülleriyle birlikte getirtilmeli, bu kayıttan faydalanılarak tespit maliklerinin kimlik bilgilerine ulaşılmaya çalışılmalı, kim oldukları tespit edilebildiği takdirde nüfus kayıtları dosya içerisine getirtilerek kendilerine, ölü iseler mirasçılarına usulünce duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmeli, tüm araştırmalara rağmen kendilerine ulaşılamazsa 4721 sayılı TMK’nin 427/1. maddesinde; “Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse kendisine vesayet makamınca yönetim kayyımı atanır” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak kayyım atanması için dava açmak üzere davacı tarafa yetki ve süre verilmeli, bundan sonra vesayet makamınca atanan kayyım usulünce davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı ve akabinde işin esasına girilip toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece belirtilen şekilde araştırma yapılmadan ve yöntemince taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 17.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.