20. Hukuk Dairesi 2018/4189 E. , 2019/3424 K.
"İçtihat Metni".......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 29.12.2011 tarihli dilekçe ile; müvekkillerinin paylı mülkiyet üzere maliki oldukları...... bulunan 1223 parsel sayılı taşınmazın kıyıda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 80.000.-TL tazminatın tapu iptal tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmış, daha sonra 14.01.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 392.104,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu sicili doğru tutulmadığından TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, tapusu iptal edilen taşınmazın dava tarihindeki gerçek değerine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 392.104,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 19.01.2017 tarih ve 2015/16124-2017/229 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “...Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden;...... yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 938 parsel sayılı 180.492 m2 yüzölçümündeki taşınmazın türbe ve ev niteliği ile .... ....... adına tespit ve tescil edildiği, 29.07.1948 tarihinde satış yoluyla... geçtiği, daha sonra tevhitler ve ifrazlar yoluyla 1223 ve dava dışı parsellerin oluştuğu, 1223 parsel sayılı 433,50 m2 yüzölçümündeki arsa cinsli taşınmazın .......adına kayıtlı iken 01.12.1988 tarihinde satış yoluyla davacılara geçtiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu ..... Mahkemesinin 1995/240 E-2000/664 K sayılı ilamıyla 1223 parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 26.02.2002 tarihinde kesinleştiği, 23.09.2002 tarihinde tapuda terkin işleminin yapıldığı, taşınmaz üzerinde iki katlı binanın bulunduğu, eldeki davanın 29.12.2011 tarihinde açıldığı, 14.01.2014 tarihinde ise ıslah yoluyla talep sonucunun artırıldığı anlaşılmaktadır.
Kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında kök parsel hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kaydı oluşturulduğu, ifrazlar,
......
tevhitler ve satış yoluyla çekişmeli taşınmazın davacıların murislerine geçtiği bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Ancak davacı vekilinin 14.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi davalı Hazineye tebliğ edilmeden, ıslah dilekçesine karşı varsa itirazlarını bildirmesine olanak tanınmadan ıslah edilen dava değeri üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, böylelikle davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkı ile savunma hakkı ihlal edilmiştir.
Bundan ayrı davacının zararı,..... sayılı kararının kesinleştiği 26.02.2002 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekirken dava tarihinin esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.
O halde öncelikle davacının ıslah dilekçesi davalı Hazine vekiline Tebligat Kanununa uygun olarak tebliğ edilmeli, daha sona tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ..... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, taşınmaz üzerinde bulunan tapu iptali ve tescil davasının açıldığı tarihten önce inşa edildiğinin tespiti halinde Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, öncelikle binanın hangi tarihte inşa edildiğinin saptanması taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgede bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait...... tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme (26.02.2002) tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar parseli olmadığının belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile;
-123.238,27 TL"nin tapu iptali kararının kesinleştiği tarih olan 26/02/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara hisseleri oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm davalı Hazinece temyiz edilmiştir
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de Yargıtay bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.Şöyle ki; bozma ilamında davacının sunduğu ıslah dilekçesinin Hazineye tebliğ edilmesi belirtildiği halde bozma ilamından sonra Hazineye yapılan tebliğler arasında ıslah dilekçesinin bulunmadığı gözlemlenmiştir. Bu sebeple davacının
......
ıslah dilekçesi usulüne uygun şekilde davalı tarafa tebliğ edilerek davalının hukuki dinlenilme hakkı ile savunma hakkı ihlalinin önüne geçildikten sonra yargılamaya devam edilmelidir.
Bundan başka mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal olarak incelenen Kapısuyu mahallesi 11 ada 75 parsel sayılı taşınmazdan ..... düşülmediği ve kamuya terk yapılmadığı buna rağmen dava konusu taşınmazdan %7 oranında kamuya terk yapıldığı gerekçesi ile emsale göre bulunan değere %7 oranında ekleme yapılmışsa da; aynı emsalin kullanıldığı tazminat dosyaları için yapılan temyiz incelemesi sırasında Dairemizin 2019/1212 Esas sayılı dosyasında Kapısuyu mahallesi 11 ada 75 parselden %17 oranında kamuya terk yapıldığı anlaşılmış olup bu durumda her iki parselden de kamuya terk yapıldığından bulunan değer bir ekleme çıkarma yapılmaması gerekirdi.
Ayrıca hükme esas bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın üstündeki yapıların 1997 yılında varolduğu belirtilerek bina bedeli taşınmaz değerine eklenmişse de taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil dosyasında yer alan 14/02/2000 tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz üzerindeki binalardan bahsedilmemiş olup bu durumda taşınmazdaki binaların tapu iptal kararından önce mi sonra mı yapılıp tamamlandığı konusunda bir tereddüt oluşmuştur.
Bu sebeple, dava konusu taşınmazda bulunan binalar için yapı kullanım izninin ne zaman verildiği, emsal taşınmaz için kamuya terk yapılıp yapılmadığı hususunda belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden araştırma yapılıp alınacak cevabi yazıya göre bilirkişilerden taşınmazın değerine ilişkin ek rapor alınmalı, daha evvelki raporda binaların 1997 yılında var olduğu yazılmışsa da buna ilişkin bilgiye nasıl ulaşıldığının açıklanması istenmeli, oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan gerekçelerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA14/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi.