20. Hukuk Dairesi 2013/310 E. , 2013/4838 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında,... Köyü 101 ada 39 parsel sayılı 7449 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden tarla niteliği ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, taşınmazın (A) ile gösterilen 4185 m² bölümünün orman niteliği ile ... adına, (B) ile gösterilen 3264 m² bölümünün davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı ... ve davalı ... tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.03.2009 tarih ve 2009/1522 E., - 2009/3583 K. saylı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "1) Davalının, orman olarak tescile karar verilen (A) bölümüne yönelik temyiz itirazları bakımından; Çekişmeli parselin bulunduğu yörede ilk orman kadastrosunun seri usûlüne göre, herhangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan ve isimleri belirlenen orman bazında yapıldığı, daha sonra 2004 yılında çalışan orman kadastro komisyonunca yapılan çalışmanın da aplikasyon niteliğinde bulunduğu, dolayısıyla serinin dışında kalan taşınmazlar yönünden kesinleşmiş bir orman kadastro çalışmasından sözedilemeyeceğinden uzman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli resmî belgelere göre yapılan araştırma inceleme sonucu taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu saptanarak ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7/1. maddesi gereğince herhangi bir nedenle sınırlama dışında kalmış olmaları nedeniyle her zaman orman sınırı içine alınmasına karar verilebileceği gözetilerek orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Hazinenin, davalı adına tescile karar verilen (B) bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, orman sayılmayan yerlerden olduğu, tarla olarak kullanıldığı gerekçesiyle (B) bölümünün davalı adına tesciline karar verilmişse de, keşif sırasında çekilen ve dosyaya eklenen fotoğraflardan (B) bölümünün meşelik ve taşlık görünümünde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; (B) bölümü yönünden 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17 . madde koşullarının ne şekilde gerçekleştiği anlaşılamamaktadır. Bunun yanısıra, taşınmazın davalıya annesinin 1997 yılında ölümü ile intikal ettiği bildirildiği halde, annesi yönünden 40-100 dönümlük kısıtlama araştırması da yaptırılmamıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek
tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde, mahkemece usûlünce orman ve zilyetlik araştırması yapılması, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (A) ile gösterilen bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu, (B1) ile gösterilen bölümün zilyetlikle kazanılamayacak taşlık, kayalık yerlerden olduğu, (B) ile gösterilen bölüm yönünden davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve (A) ile gösterilen 4185.75 m² yüzölçümlü bölümün orman niteliği ile, (B1) ile gösterilen 461,50 m² yüzölçümlü bölümün taşlık, kayalık niteliği ile ... adına tesciline, (B) ile gösterilen 2802,63 m² yüzölçümlü bölümün tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından taşınmazın (B) ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1947 yılında 3116 sayılı Kanuna göre seri bazda yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 14.04.2004 tarihinde ilân edilip dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 30/04/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.