1. Hukuk Dairesi 2021/2959 E. , 2021/4193 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı ..., Kadıoğlu Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece verilen önceki tarihli hüküm Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 10.11.2014 tarih ve 2014/11821 E.-12627 K. sayılı kararı ile “mahkemenin, davanın makul sürede açılmadığı ve tespit tarihinden (2007 den) itibaren de dava tarihine kadar 20 yıllık iktisap süresinin de dolmadığı şeklindeki gerekçesinin yersiz olduğu;zira yasalarımızda hakkında tutanak düzenlenmeyen yerler için kadastro öncesi nedenlere dayanarak dava açılmasını, süre yönünden kısıtlayan bir düzenleme bulunmadığına işaret edilerek davanın esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmadan ve TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca davanın niteliği gereği husumetin Hazine"ye de yaygınlaştırılması gereği düşünülmeden karar verilmiş olmasının isabetsizliğine” değinilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak ve husumet Hazine’ye yaygınlaştırılmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; 23.6.2017 tarihli tavzih kararı ile de “ Çaycuma İlçesi Kadıoğlu Köyü 115 Ada 50 nolu parsel sayılı taşınmaz ile 115 ada 47 nolu parsel sayılı taşınmaz arasında kalan ve 115 ada 48 parselde biten çıkmaz yol olduğu tespit edilen ve bilirkişi ...tarafından tanzim edilen 06/05/2016 tarihli rapor ve krokisinde kırmızı boyalı olarak işaretli (A) rumuzlu 95,84 m² yol olarak tescil dışı bırakılan alanın davacıya ait Kadıoğlu Köyü 115 Ada 50 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişisinin 06/05/2016 tarihli raporlu krokisinin karara eklenmesine" şeklinde TAVZİHİNE” şeklinde tamamlanan hüküm; davalı Hazine vekili; davalı Köy Tüzelkişiliği temsilcisi ve davalı ... tarafından temyiz; davacı ... vekili tarafından ise katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
Tarafların tüm delilleri toplanıp, incelendikten ve HMK"nın 186. maddesine göre, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasa"nın 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu 294. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. HMK"nın 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Hakim, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olup, gerekçeli kararını da bu kısa karar ile çelişmeyecek şekilde yazması gerekmektedir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili yada farklı olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz. Diğer yandan, karar vermekle hakim, o davadan el çekmiş olup, yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen bu karar, artık hiçbir şekilde değiştirilemez. HMK"nın 305. maddesinde düzenlenen tavzih veya aynı Yasa"nın 304. maddesinde düzenlenen tashih (maddi hataların düzeltilmesi) yoluyla da hükmün değiştirilmesi söz konusu olamaz. Somut olaya gelince, Mahkemece tefhim edilen 12.04.2017 tarihli kısa karar ile gerekçeli kararın 1. nolu bendinde davanın kabulüne karar verildikten sonra, HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde taraflara yüklenen borçlar ve tanınan haklar infaza olanak tanıyacak şekilde gösterilmemiş; “ Mahkememizin 12/04/2017 tarih ve 2015/377 Esas, 2017/183 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 1. Bendinin "Davanın KABULÜNE, Çaycuma İlçesi Kadıoğlu Köyü 115 Ada 50 nolu parsel sayılı taşınmaz ile 115 ada 47 nolu parsel sayılı taşınmaz arasında kalan ve 115 ada 48 parselde biten çıkmaz yol olduğu tespit edilen ve bilirkişi ...tarafından tanzim edilen 06/05/2016 tarihli rapor ve krokisinde kırmızı boyalı olarak işaretli (A) rumuzlu 95,84 m² yol olarak tescil dışı bırakılan alanın davacıya ait Kadıoğlu Köyü 115 Ada 50 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, Fen bilirkişisinin 06/05/2016 tarihli raporlu krokisinin karara eklenmesine" şeklinde TAVZİHİNE, ” şeklindeki 23.06.2017 tarihli ek karar ile hüküm, tavzih yoluyla düzeltmek istenilmiş ise de bu hususun tavzih yolu ile düzeltilmesi de mümkün değildir. Tavzih, hükümde şüphe uyandıran, anlaşılamayan hususların açıklanması için başvurulacak yoldur. Bu ilkeler ışığında, yukarıda açıklandığı üzere kısa karar ile gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılmış olup, bu durumda, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, bu kısa kararla bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmesi gerektiğinden, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair nedenlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacı ..., davalılar ... ve Kadıoğlu Köyü Tüzel Kişiliği"ne ayrı ayrı iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.