Esas No: 2021/6357
Karar No: 2022/1366
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6357 Esas 2022/1366 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Hazine, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini iddia ederek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar istinaf edilince Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay, taşınmazların ölçü ve koordinatlarının gösterilmediği bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının isabetsiz olduğu için hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kadastro Kanunu'na göre, hakim doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Bu nedenle, taşınmazların ölçü ve koordinatlarının gösterilmesi gerekmektedir. Kararda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
MAHKEMESİ : ... Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, ... İli ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında ve tapuda davacı Hazine adına kayıtlı bulunan eski 2813 parsel sayılı 21.800,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 10112 ada 855 parsel numarasıyla ve 20.736,60 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 2026 parsel sayılı 3.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, 10112 ada 317 parsel numarasıyla önce 2.609,78 metrekare yüzölçümlü olarak, itiraz üzerine kadastro komisyon kararıyla 2.979,16 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı Hazine, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini, eksikliğin davalıya ait taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 133,33 metrekarelik bölümün 10112 ada 317 parsel sayılı taşınmazdan ifrazı ile davacı Hazine adına kayıtlı taşınmaza eklenmek suretiyle, 10112 ada 855 parsel sayılı taşınmazın 20.869,93 metrekare yüzölçümlü; 10112 ada 317 parsel sayılı taşınmazın ise 2.476,45 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tesciline karar verilmiş; hükmün davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ve ... bu karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre, davacı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Somut olayda Mahkemece, teknik bilirkişi raporunda çekişmeli 10112 ada 317 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 133,33 metrekarelik bölümünün bu parselden ifrazı ile davacı Hazine adına kayıtlı taşınmaza eklenmesine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda davalı 10112 ada 317 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün rapora ekli krokide ölçü değerleri gösterilmediğinden, bu bölümün davalı taşınmazdan ifrazından sonra, taşınmazın kalan bölümünün davalı parselle bir bütün olup olmadığı, davalı parselden ayrılıp ayrılmadığı, yani taşınmazın kalan bölümleri arasında kopukluk oluşup oluşmadığı hususunda tereddüt hasıl olmuştur.
Hal böyle olunca, Mahkemece, doğru sonuca varılabilmesi için, bilirkişilerden çekişmeli taşınmazın davanın kabulüne karar verilen bölümü ile kalan bölümünün ölçü ve koordinat değerlerini gösterecek şekilde ek rapor alınmalı, bundan sonra infazı kabil olacak şekilde hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin ölçü değerlerinin gösterilmediği bilirkişi raporunun hükme esas alınması isabetsiz olduğu gibi, dava konusu 10112 ada 317 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü, tespitten sonra komisyon kararı ile yeniden belirlendiği halde, hüküm yerinde taşınmazın komisyon kararından önceki yüzölçümüne göre hesaplama yapılması, ayrıca davacı Hazine adına kayıtlı eski 2813 sayılı parselin numarasının hüküm yerinde 2013 parsel olarak yazılmak suretiyle infazda tereddüt yaratılması isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddin, (2) nolu bentte belirtilen nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 13.12.2018 tarihli ve 2018/734 Esas, 2018/754 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.