Esas No: 2020/1543
Karar No: 2021/2845
Karar Tarihi: 27.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1543 Esas 2021/2845 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1543
KARAR NO: 2021/2845
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2015/1421 E - 2020/111 K
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı şirket ... Ltd. Şti ve ... Ltd. Şti ' nin aynı ortaklık yapısına sahip olduğu ve şirketlerin birbiriyle organik bağının bulunduğunu,davacı ... Ltd. Şti, davalı ... ile abonelik sözleşmesi imzalamış olsa da her iki şirket arasındaki organik bağ nedeniyle faaliyetler ... Ltd. Şti arasından yürütüldüğünü, bu sebeple davalı ...' nın neden olduğu maddi ve manevi zararın davacı ... da doğduğu ve bu hususun her iki şirketin defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesiyle de görüleceğini,davacı ...' in 24/09/2013 tarihinde davalı ... adına dava dışı ... Ltd. Şti ile kurumsal abonelik sözleşmesi imzaladığını, davalı ...' nın davacı Anadolu yakasındaki bayisinin değiştiğini ve diğer davalı ... Ltd. Şti ile abonelik sözleşmesi yapılması gerektiğini bildirdiğini, bunun üzerine davacı şirketin 06/11/2013 tarihinde muhatap ... adına ve hesabına işlem yapan davalı ... Ltd. Şti ile abonelik ve hatların aktivasyonu ile ilgili olarak yeniden abonelik sözleşmesi imzaladığını, 28/06/2015 tarihinde davalı ... BTK' nın mevcut abonelerle yapılan sözleşmeleri yenilenmesini talep ettiği, bu sebeple yeniden sözleşme yapılması gerektiğini, aksi takdirde hatların kısıtlanacağı yönünde davacının kullanımında olan cep telefonlarına bilgi mesajı gönderdiğini, davacının herhangi bir sorun yaşamamak adına tekrar davalı ... Ltd. Şti ile abonelik sözleşmesi imzaladığı ve davalı bayinin istediği tüm evrakları davalıya teslim ettiğini ancak davalı ...nın davacının evrakların eksik olduğu ve hatların kısıtlanacağına ilişkin tekrar cep telefonlarına mesajlar gönderdiği ve bu sefer davacının davalı ...' nın Genel Müdürlüğüyle 01/10/2015 tarihinde görüştüğü, davalı ...' nın yapılan incelemede evraklarda herhangi bir eksikliğin olmadığını, aktivasyonun devam edeceğini, kısıtlanmanın söz konusu olmadığını bildirdiğini ancak 02/10/2015 tarihinde davacıya ait hatlar eksik evrak, sözleşmelerin güncellenmemesi ve .. tarafından evrakların BTK' ya ulaştırılmaması sebebi ile davacıya ait 12 adet kurumsal hattın 8' i kısıtlandığını, söz konusu hatların şirketin yetkilisi ve satış ekibine ait olduğunu, kısıtlılığı kaldırılması amacıyla davalı 08/10/2015 tarihinde tekrar abonelik sözleşmesi yapılması gerekitğini bildirdiği ve davacı şirketin davalı ... adına davalı ... Ltd. Şti' yle 3. Kez abonelik sözleşmesi imzalandığını, kısılı olan hatların aktivasyonunun 10/10/2015 tarihinde gerçekleştirilebildiğini, davacının hatlarının kısıtlı olduğu 9 gün süre zarfında müşterilerinden gelen sipariş taleplerini alamadığı ve satış yapamadığını, davalı ... ve ... Ltd Şti' nin keyfi davanışlarına devam ederek davacıyı ekim ayı içerisinde sözleşme yapmış olmalarına rağmen tekrar abonelik sözleşmesi yapılması gerektiğini aksi takdirde hatların kısıtlanacağı bilgisini davacıya verdiğini, bu nedenle davacının aynı sorunla karşılaşmamak için 4. kez 23/10/2015 tarihinde tekrar abonelik sözleşmesi imzalandığı ancak davacının yine 03/11/2015 tarihnide hatları kısıtlanacağına ilişkin mesaj geldiğini, davacının her iki davalıya Kadıköy ... Noterliği ... yevmiye numarası ile ihtarname gönderdiği ve kısıtlanan hatlara ilişkin maddi ve manevi zararının karşılanmasını talep ettiğini, davalı ...' nın sözleşmeye aykırı davranışlarının devam ettiği ve davacı şirketin 30/10/2015 tarihli faturayla ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... numaralı hatlara ilişkin fatura düzenlemek suretiyle davacıdan haksız kazanç elde ettiğini, mükerrer ödenen 690,00 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren reeskont faiziyle istirdatına,ayrıca davacı zararı belirlendiğinde arttırılmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 16/02/2018 havale tarihli ve ıslah/talep artırım dilekçesiyle 1.000,00 TL olan taleplerini 110.834,00 TL artırarak toplam talebin 111.834,00 TLya çıkarıldığını bildirerek eksik harcı ikmal etmiştir. Davalı ... A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: abonelik sözleşmelerinin tarafı olmayan ... Ltd. Şti' nin işbu davada taraf ehliyeti bulunmadığını, davacılarara ait hatlara 24/06/2015 ve 31/09/2015 tarihlerinde eksik evrak bilgilendirme mesajları gönderildiğini, davacıların bu gönderilen mesajlara istinaden bayiye giderek evrak doldurduğunu iletse de yapılan incelemede doldurulan evrakların tek bir numara için doldurulmuş olduğu görülerek diğer numaralar için işlem yapılmadığını, bu nedenle gönderilen evrakların evrak takip ekipleri tarafından indekslenemediği ve numaraların eksik evrak listesinden düşürülemediğini, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu' nun eksik evraklı hatların kapatılması kararı gereğince 02/10/2015 tarihinde belirtilen hatların kapatıldığını, dava dilekçesinde sürekli farklı tarihlerde 4 adet yeni abonelik sözleşmesi imzalandığı iddia edilmişse de beliritilen evrakların hespinin abonelik sözlemesi olmadığını, davacılar tarafın maddi tazminat talep edebilmesi için zararını ispatlaması ve bu zararın ortaya çıkmasından davalı şirketin sorumlu oludğunu ispat etmesi gerektiğini, 30.000,00 TL manevi tazminatın fahiş olduğunu, mükerrer bir faturalandırma olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın usulüne uygun olarak açılmadığını, müddeabihin belirlenebilir olması halinde kısmi dava açmanın mümkün olmadığını, bu nedenle pilot dava şeklinde açılmış olan maddi tazminat talebine ilişkin davanın usulden reddine karar verilmesini, davalı ... firmasına husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, çünkü bu davalının dava konusu yapılmış olan sözleşmelerin tarafı ve muhatabı olmadığını,davalının burada aracılığının ...nın sözleşme kurulması için müşteriden alınmasını istedikleri evrakları temin ve tedarik etmek ve müşteri tarafından sözleşme ve teslimat evrakı gibi evrakların imzalanmasını sağlamak olduğunu, bu hizmeti verirken dava konusu yapılmış olan işlemlere ilişkin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalının sözleşmenin tarafı olmayarak ve üzerine düşen yükümlülüğü de gereği gibi yerine belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Somut davada davalı gsm şirketi tarafından davacı hatlarının 9 gün kapatıldığı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat ile mükerrer tahsilatın iadesi talep edilmiştir. 24/09/2013 tarihli kurumsal abonelik sözleşmesinin davacılar ...' in davalı ... adına dava dışı ... Ltd. Şti ile imzalandığı , 06/11/2013, 08/10/2015 ve 23/10/2015 tarihli kurumsal abonelik sözleşmelerinin davacılar ...' in davalı ... adına dava dışı ... Ltd. Şti ile imzalandığı , 23/11/2015 son ödeme tarihli faturasının davacılar ... Ltd. Şti ne 1.405,75 TL olarak düzenlendiği, yine davacı tarafça davalı hakkında Kadıköy ... Noterliği'nin 27/10/2015 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesi 02/10/2015-10/10/2015 tarihleri arasında kısıtlanan hatlara ilişkin 90.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi zararın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği ve bu ihtarnamenin davalı ... AŞ ye 28/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği belirlenmiştir. Mahkeme, davacı ...Ltd. Şti ile davalı GSM operatörü ...(...) AŞ ile 24/09/2013 tarihinde ...'nin hizmet kanalı ...Ltd. Şti aracılığıyla akdi ilişkinin ... AŞ firmasından ...'ya numara taşıma işlemi ile başladığı, ...'nın Anadolu yakasındaki bayisinin değişmesi nedeniyle davacı şirkete eksik evrak bulunduğuna ilişkin SMS' ler gönderildiği, bunun üzerine ...'nın yeni kurumsal satış ortağı diğer davalı ... Ltd. Şti ile 06/11/2013 tarihinde sözleşme yapılmış olduğu, davacı tarafa eksik evrak nedeniyle SMS gönderildiği hususu taraflar arasında ihtilafsız olmakla birlikte hangi evrakın eksik olduğuna ilişkin gerek SMS gerek Whatsapp yazışmalarında herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacı aboneye ait 12 adet kurumsal hattan 8' inin 02/10/2015 tarihinde kısıtlandığı, 08/10/2015 tarihinde ...Ltd. Şti ile abonelik sözleşmesi yapılıp yeniden aktivasyon kaşesi basılarak hatların kısıtlılığının kaldırıldığı, imzalanan sözleşmede yer alan 8 hattın daha önce 24/09/2013 tarihli kampanya sözleşmesindeki 8 hat ile aynı olduğu, davalı GSM operatörünün hizmet kanalının değişmiş olması nedeniyle davacı aboneye yeniden abonelik sözleşmesi imzalatmasının hukuki bir sebebinin bulunmadığı, davalı GSM operatörünün hizmet kanalını değiştirmiş olmasının davacı abone ile ilgili bir husus olmadığından bu sebeple aboneye ek bir külfet getirilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca her ne kadar eksik evrak mesajları gönderilmiş ise de eksik evrakın ne olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama yapılmaması karşısında hat kısıtlaması nedeniyle davacı abonenin meydana gelen zararından sözleşmenin tarafı olan ve kısıtlama işlemini uygulayan davalı GSM operatörünün sorumlu olduğu, davalı ....Ltd. Şti' nin ise GSM operatörünün hizmet kanalı niteliğinde olduğu, sözleşmelerdeki hizmet kanalı tanımına göre ... adına sunulan hizmete ilişkin işlemleri yürütmeye yetkili olarak bayii, satış noktası, müşteri hizmetleri ve internet sitesi de dahil olmak üzere abonelere hizmet vermekle yükümlü olduğu, bu kapsamda davacı aboneye eksik evrakı ne olduğu hususunun tam olarak bildirilmemesi ve ayrıca kurumsal abone olan davacının aboneliğinin devamı için eksikliklerin giderilmesi için gereken özen yükümlülüğünün gösterilmemiş olması nedeniyle davalı ... Ltd. Şti'nin de hat kısıtlaması nedeniyle davacı aboneye karşı ...(...) AŞ ile birlikte müteselsil sorumlu oldukları, buna karşın davacı abonenin de kendisine hat kısıtlanmasından yaklaşık üç ay kadar önce eksik evrak hususunun bildirilmesine rağmen bu eksikliklerin neler olduğunu öğrenmek ve eksikliklerin giderilmesi için gerekli çabanın gösterilmediği gibi hat kısıtlaması olması halinde yaşabilecek olumsuzlukların önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin de alınmadığı, bu haliyle davacı abonenin müterafik kusurunun bulunduğu, bu yönde hazırlanan gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun olması ayrıca 2014,2015 karşılaştırmalı gelir tabloları esas alınarak maliyet kalemleri ve indirimler de tenzil edilmek suretiyle hesaplama yapılması nedeniyle hükme esas alınan 27/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı aboneni müterafik kusurunun % 20 olduğu, bu kapsamda davalıların % 80 kusur oranına isabet eden davacı abonenin kar kaybından sorumluluğunun 2.670,82 TL olduğu, davacılar vekilince her ne kadar kar kaybının hesaplanmasında davacı şirketlerin satış cirosunun esas alınması talep edilmiş ise de; sözleşme ifa ile bitseydi zarar görenin elde etmesi muhtemel bütün gelirlerden, yapılması gereken tüm zorunlu harcamalar ile çalışılamayan dönemde elde edilen ve tasarruf edilen haklar ile varsa kasten sağlamaktan kaçınılan kazanç miktarlarının toplamı indirilerek yoksun kalınan kar kaybı tazminatının hesaplanması gerektiği, bu nedenle satış cirosunun esas alınmasının mümkün olmadığı, bunun gibi yalnızca 2015 yılı Eylül, Ekim ayları net satışı(KDV hariç) esas alarak hesaplama yapılan 29/09/2017 tarihli hesap raporunun hükme esas alınmadığı, 19/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda ise hat kısıtlaması nedeniyle 2014,2015 yılı karşılaştırmalı gelir tabloları esas alınarak kar kaybının tespit edildiği, tespit edilen miktarın 27/06/2018 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlere yakın olduğu, ancak bilirkişi raporunda 12 hattan kısıtlama yapılan 8 hattın bulunması nedeniyle davalı tarafın sorumluluğunun %66,66 oranı üzerinden tespit edilmesinin usule uygun olmaması nedeniyle rapor sonuç bölümü itibarı ile hükme esas alınmadığı, davacı ...Ltd. Şti' nin davaya konu hatlara ilişkin sözleşmelerin tarafı olmasına karşın diğer davacı ...Ltd. Şti' nin abonelik sözleşmelerinin tarafı olmadığı, dolayısıyla davalıların davacı ...Ltd. Şti ye karşı sorumlu olmalarını gerektirir herhangi bir borç kaynağı bulunmadığından bu davacının davasının yerinde olmadığı, mükerrer ödeme iddiası ile istirdat davasına konu edilen 690,46 TL' nin 31/10/2015 tarihli faturada diğer ücretler kısmında gösterildiği, diğer ücretlerin ise prestij menüses cezası, prestij menüdata cezası ve taahhüt ceza bedeli-GSM hizm. Kalemlerinden oluştuğu, mükerrer ödeme iddiası ile ilgili olarak dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, dolayısıyla mükerrer ödeme iddiasının ispatlanamadığı, manevi tazminat istemi yönünden ise TBK' nın 114/2 maddesi uyarınca sözleşmeye aykırılık hallerine haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanması gerektiği, haksız fiillere ilişkin olarak düzenlenen TBK' nun 56 ve 58. Maddelerindeki manevi tazminata hükmedilebilmesi için gerekli olan koşulların eldeki davada oluşmadığı gerekçesiyle; "1-Davacı ... Ltd. Şti.'nin açmış olduğu davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine davacı ... Ltd. Şti.tarafından açılan manevi tazminat ve istirdat davasının reddine, 2- Maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine, Maddi tazminat alacağı olan 2.670,82 TL'nin 08/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskon faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar ... Ltd. Şti.'ye verilmesine" karar vermiştir. Kararı davacılar vekili ile her iki davalı vekili ayrı ayrı istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davanın her iki davacı açısından ayrı ayrı kabulü gerektiği,davalılarca ... firmasınca kullanılan ve dier davacı ile organik bağ bulunan diğer şirketin telefonların kapanması nedeniyle işlerin yürütümünde zorluk yaşadıkları,gelir kaybına uğradıkları, yapılan eksik belge ibraz bilgilendirme mesajları gereği eksik belgelerin tamamlanmasına,hatta eksik belge olmamasına rağmen davalıların hatası nedeniyle 9 gün boyunca hatların kapalı kaldığını,buna dair hususların bilirkişi raporlarında belirlendiğini,davacı zararının davacı şirketlerin cirosu üzerinden yapılması gerektiğini,davacıların ürettikleri mallardan stok satışı yaptıklarını, davacı zararının hakkaniyet dayalı olarak tespit edilemediğini,bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davalıların haksız fiilleri nedeniyle davacıların zarar gördüğünü,bu nedenle davacılar lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini,dava dilekçesinde de belirtiği gibi davacıdan mükerrer ödeme yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf dilekçelerinde,haklarında verilen maddi tazminata ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında "Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir" şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 5.390,00'dir. Somut uyuşmazlıkta, davalılar tarafından istinaf edilen davanın değeri 2.670,82 TL olup, karar tarihinde davalılar yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davalıların istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. 27/06/2018 havale tarihli raporunda, davalı tarafların kusur oranı(%80) olduğu belirlenerek, davacılarların hatların kısılanmasıyla, ... Limited Şirketi yönünden 13.427,06 TL gelir kaybının/davalılardan tazminat talep edilebileceği, ... Ltd. Şti' nin 2.670,82 TL gelir kaybının/davalılardan tazminat talep edebileceğinin hesaplandığı,mahkemece davacı ... şirketinin sözleşme tarafı olmadığı ve dava açamayacağı gerekçesiyle bu davacı hakkında aktif husumetten davanın reddine,diğer davacı hakkında hesaplanan gelir kaybı olarak 2.670,82 TLya hükmedilmiştir. Mahkeme karar gerekçesinde gelir kaybının hesabında davacı şirketlerin satış cirosunun esas alınması talep edilmiş ise de; sözleşme ifa ile bitseydi zarar görenin elde etmesi muhtemel bütün gelirlerden, yapılması gereken tüm zorunlu harcamalar ile çalışılamayan dönemde elde edilen ve tasarruf edilen haklar ile varsa kasten sağlamaktan kaçınılan kazanç miktarlarının toplamı indirilerek yoksun kalınan kar kaybı tazminatının hesaplanması gerektiği, bu nedenle satış cirosunun esas alınmasının mümkün olmadığı belirtilerek 27/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan 2.670,82 TLnın davacının bu olay sebebiyle yoksun kaldığı kar kaybı olduğuna hükmettiğinden,bu bilirkişi raporunun taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmıştır. Kar kaybının hesaplanmasında satış cirosu tek başına baz alınamaz.Satış cirosundan zorunlu harcalamaların indirilmesi ve bu surette hesaplama yapılmasında aykırılık bulunmadığı açıktır. Davacı ...şirketinin sözleşme tarafı olmadığından bu davada davalılardan hak talep edemez.Bu davacı hakkında davanın husumetten reddi kararı yerindedir.Yargıtay HGKnun 01/02/2012 gün ve 2011/4-687 ve 2012/26 K.sayılı ilamında " Kişilik haklarına saldırının kapsam ve koşulları TMK’nun 24, 25 maddesinde belirtilmiş, BK’nun 49. maddesinde de saldırı halinde yaptırımın kapsam ve niteliği düzenleme altına alınmıştır. BK.nun 49. maddesinde belirtilen manevi zarar, kişinin kişisel çıkarlarında (haklarında) uğradığı bir eksilmedir. Bir tüzel kişinin kişisel haklarından olan (adı, şerefi, onuru ve itibarı gibi) varlıklarına yapılan saldırının; bu manevi değerlerinde bir eksilmeye (manevi zarara) neden olacağı bir gerçektir. Gerçi, duyguları olmayan tüzel kişilerin elem ve ızdırap duymaları düşünülemez. Ancak bu onların kişilik değerlerinin saldırıya uğramadığı sonucunu doğurmaz. Hukuk düzeni tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref, onur ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre (TMK. m. 48), tüzel kişilerin de manevi tazminat talep edebileceklerini kabul etmek gerekir. Zaten manevi zarar, salt üzüntünün varlığı halinde değil, kişinin kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda gerçekleşen bir zarardır. Bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanunu ve gerekse Borçlar Kanunu (m. 49) yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerinde kişisel haklarını korumaktadır. Tüzel kişinin çevresinde kazandığı itibarı aşağılayan yazılı, sözlü veya görüntülü beyanlar, şu veya bu vasıflara sahip olmadığına ilişkin yayınlar, kişilik haklarından şeref ve haysiyete yönelik tecavüz olarak kabul edilmelidir. Tüzel kişinin şeref ve haysiyeti yanında onun toplumsal itibarı, ticari itibarı da TMK.nun 24. maddesindeki korumadan yararlanır." hususlarının belirtildiği,somut olayda ise davacının hatlarının 9 gün kapalı tutulması sebebiyle oluşan maddi zarar iddiası yanında bu eylemin tüzel kişi davacının kişilik haklarının ihlaline yol açamayacağı kabul edilmelidir. Davalı şirketlerin davacının hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde ihlale yol açan bir eylemi söz konusu olmadığından manevi tazminat şartları oluşmamaktadır. Manevi tazminat koşulları da oluşmamıştır.Ayrıca mükerrer tahsilat da belirlenememiştir. Davacıların istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, davalıların istinaf talebinin de karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B-Davalıların istinaf dilekçesinin karar kesinlik sınırı altında kaldığından HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca kesinlikten reddine, Davacılardan alınması gereken 59,30'ar TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40'ar TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90'ar TL'nin davacılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, Davalılardan peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davalılara isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/10/2021