Esas No: 2019/2118
Karar No: 2021/1522
Karar Tarihi: 27.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2118 Esas 2021/1522 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2118 Esas
KARAR NO: 2021/1522 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/1252 Esas - 2019/819 Karar
TARİH: 17/07/2019
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Singapur’da faaliyet gösteren davalı şirkete, 03.04.2013 tarih ... nolu fatura ile 3.657.321,35 USD bedelle 517.300 külçe bakır, 10.04.2013 tarih ... nolu fatura ile 664.440,48 USD bedelle 93.980 külçe bakır satarak ihraç ettiğini, davalının 03.04.2013 tarihinde 3.291.589,21 USD, 19.04.2013 tarihinde 423.121,44 USD ödemç yaptığını, bakiye 607.091,16 USD borcunu ödemediğini beyanla müvekkilinin 607.091,16 USD ürün bedeli alacağının aynen veya bunun mümkün olmaması halinde fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden TL karşılığının, Devlet Bankalarının USD ile açılmış 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı şirket adına yapılan yurtdışı tebligatına rağmen yasal süresi içerisinde ibraz edilmiş cevap dilekçisi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/07/2019 tarih 2014/1252 Esas - 2019/819 Karar sayılı kararında; " Dava dilekçesinin usule uygun ihtar içerir şekilde tebliğinden sonra iki haftalık süre içerisinde delillerini bildirmeyen davalının sonradan delil gösterebilmesi için HMK’nın 145. maddesinde belirtilen istisnai hallerin mevcudiyeti de somut olayda ileri sürülmüş değildir. İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesini düzenleyen 141. madde koşulları da oluşmamıştır. Bu durumda; dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil (HMK. m. 129/1-e) bulunmadığından davalıya delil göstermesi için süre vermesine yasal olarak imkân bulunmadığının kabulü gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 20.04.2016 tarih, 2014/2-695 Esas, 2016/522 karar sayılı ilamı) Bu sebeplerle delil ibrazı için davalıya yeniden süre verilmemiştir. Davalı taraf ödeme belgelerinin nazara alınmasını talep etmiş ise de, taraf vekillerinin gerek sunduğu dilekçeler gerekse de duruşmada alınan beyanları ile gelinen aşamada asıl olarak ödenmesi gerekli miktar ve dava tarihine kadar ödenen miktar konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın davalı tarafça yapılması gerekli ödemelerin dava dışı 3. kişiye yapılması nedeniyle borcunun kalmadığı iddiasına dayalı olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce itibar olunan bilirkişi raporu ile 03/04/2013 tarihli 3.657.321,34 USD tutarlı ve 10/04/2013 tarihli 664.440,48 USD tutarlı fatura muhteviyatı eşyaların transit beyannameleri ile toplamda 4.321.761,83 USD tutarlı eşyaların yurtdışına transit ticaret kapsamında çıkışının yapıldığı, davacının döviz hesabına davalı tarafça 03/04/2013 tarihinde 3.291.569,21 USD ve 19/04/2013 tarihinde 423.101,44 USD havale ile ödeme yapıldığı, davacının aradaki miktar olan 607.091,16 USD miktar kadar alacaklı olduğu, dava dışı 3. kişiye yapıldığı belirtilen ödeme ile davacının ifada bulunmuş kabul edilemeyeceği, bu hususta yapılacak bilirkişi incelemesinin de bu sebeple sonuca etkili olmayacağı değerlendirilmekle açılan davanın kabulü ile 607.091,16 USD'nin dava tarihi olan 28.11.2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince 1 yıl vadeli USD döviz hesaplarına uygulanan değişen oranlarda faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. ..."gerekçesi ile, Açılan davanın kabulüne, 607.091,16 USD'nin dava tarihi olan 28.11.2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince 1 yıl vadeli USD döviz hesaplarına uygulanan değişen oranlarda faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, delillerin incelenmediğini ve müvekkillerinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, Müvekkili ile davacı arasında herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığını, müvekkili Noble'nin, 27 Şubat 2013 tarihinde dava dışı ... ile yapmış olduğu ... sayılı satım sözleşmesi uyarınca, satıcı Uğur’dan 1500 metrik ton bakır blister emtiası satın aldığını, satım sözleşmesi uyarınca satıcı ... tarafından fatura, holding sertifikası, yükleme limanında yapılan bağımsız denetim raporu ve gayri kabil-i rücu koşula dayalı feragatin sağlanması karşılığında, öncelikle %90 tutarındaki ödeme yapılacağını, kesin detayların belli olmasına müteakiben ise müvekkili tarafından kalan %10 tutarındaki ödeme yapılacağını, ... tarafından satım sözleşmesi ile üstlenilen borcun 517.300 ve 93,980 metrik tonluk kısmı bakımından gümrük işlemlerinde gecikme yaşandığını ve bu nedenle söz konusu emtianın müvekkiline ... tarafından gönderilemediğini, bunun üzerine ...'un, satım sözleşmesine taraf olmayan davacı ... ile, satım sözleşmesi ile üstlenmiş olduğu borcun bir kısmının ... tarafından müvekkiline gönderilmesi konusunda anlaştığını, bunun akabinde ...'un, davacı ...’ın 517.300 metrik tonluk emtianın gönderilmesi konusunda yetkilendirilmesine ilişkin müvekkiline bir yazı gönderdiğini, Davacı ...'ın, satım sözleşmesinin bir tarafı haline gelmediğini, yalnızca ...’a ait borcu, üçüncü kişi sıfatıyla ifa ettiğini, Müvekkili ile davacı ... arasında, TBK m. 196 hükmü kapsamında borcun dış üstlenilmesinin de söz konusu olmadığını, bunun için, alacaklı müvekkili ile borcu üstlenecek kişi arasında bir sözleşme akdedilmesi gerektiğini, Somut olayda ise müvekkili Noble'nin, hiçbir zaman doğrudan davacı ... ile iletişime geçmediğini, ... ile herhangi bir sözleşme akdetmediğini, Yerel Mahkemenin ise uyuşmazlık konuları arasında belirtilmesine rağmen taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunup bulunmadığını irdelemediğini, yalnızca davacı tarafından ileri sürülen fakat kanıtlanamayan iddialar doğrultusunda hüküm kurduğunu, Mal bedelinin, satım sözleşmesinde kararlaştırıldığı üzere müvekkili tarafından tamamıyla ödendiğini, bu nedenle, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, Davacı tarafın aktif husumet ehliyetini ispat eder nitelikte bilgi ve belge ibraz edemediğini bu nedenle Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin, gerekçeli kararında, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna atıfla, yalnızca davacı tarafından düzenlenen fakat müvekkili tarafından onaylanmayan faturalara ve gümrük beyannamelerine atıfla, davacı tarafın taleplerinin kabulüne karar verdiğini, davacı tarafın ibraz ettiği delillerin, aktif husumetini kanıtlamak için yeterli olmadığını, davacı tarafın, dava dilekçesinde müvekkili ...’a külçe bakır sattığına ilişkin iddialarda bulunmakta ise de bu iddialarını ispatlar hiçbir sözleşme veyahut başka bir delil gösteremediğini, davacı tarafın yalnızca kendileri tarafından düzenlenen iki adet faturaya dayanarak müvekkilinden talepte bulunduklarını, Davacı tarafça düzenlenen faturaların, müvekkilinin herhangi bir borcu bulunduğunu kanıtlamaya yeterli olmadığını, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, faturanın ispat kuvvetine ilişkin olarak vermiş olduğu 4 Aralık 2014 tarihli 2014/3241 E., 2014/7851 K. sayılı kararında, “Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.” şeklinde hüküm kurulduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkili ile davacı taraf arasında hukuki ilişki bulunmaması nedeniyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, müvekkilinin dava dışı 3. kişi ile akdetmiş olduğu satım sözleşmesinin tüm gereklerini ifa etmesi nedeniyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve tüm sair giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya ve açık hesap ticari ilişkiye dayalı bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin 2 adet fatura karşılığı mal sattığını, davalının kısmi ödemede bulunduğunu, kalan borcunu ödemediğini belirterek bakiye 607.091,16 USD'nin tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, istinafa davalı başvurmuştur, Taraflar arasında, davacı tarafça 03/04/2013 tarihli, ... nolu, 3.657.321,35 USD bedelli ve 10/04/2013 tarihli, ... nolu, 664.440,48 USD bedelli faturaların düzenlendiği, davalı tarafça 03/04/2013 tarihinde 3.291.589,21 USD, 03/04/2013 tarihinde 423.121,44 USD ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık bakiye bedelin ödenip ödenmediği konusunda çıkmaktadır. Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Buna göre davalı davacının iddialarını tümden reddetmiştir. Bu red içersinde davacıya borcunun bulunmadığı savunması da bulunduğundan, ödeme savunmasının da içinde olduğunun kabulü gerekir. Davalı süresinde delil de bildirmemiştir. Ancak ödemeye ilişkin savunma ve buna ilişkin deliller yargılamanın sonuna kadar ileri sürülebilir, Bilirkişi raporunun tebliği üzerine davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ödemeye ilişkin savunmada bulunmuş olup, bu delikçesi ekine 30/04/2013 tarihli davacı kaşe imzasının bulunduğu ve bedelinin tamamı ödenmediği ileri sürülen 10/04/2013 tarihli ... nolu fatura karşılığı 612.723,85 ödeme alındığına ve 30/04/2013 tarihi itibarıyla davalının borcu kalmadığına ilişkin belge sunulmuştur. Mahkemece delil bildirme süresinden sonra anılan delilin sunulduğu ve kabul edilemeyeceğine ilişkin kararı hatalı olmuştur. Mahkemece, davacı tarafa sunulan belgelere karşı beyanda bulunması için süre verilmiş, davacı sonradan delil bildirilmesini kabul etmediklerini, davalı tarafın sahte belgeler sunabileceğini belirtmiştir. Bu durumda ödemeye ilişkin savunmanın yargılamanın her aşamasında yapılabileceği ve buna ilişkin belgelerin sunulabileceği dikkate alınarak, davalının ödemeye ve ibraya ilişkin olarak sunduğu ve davacı kaşe imzası bulunan belge aslını sunması için davalı tarafa süre verilerek, bu belge hakkında davacı tarafın beyanının alınması, belgenin davacıdan sadır olup olmadığının araştırılması ve buna göre oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. HMK.nun (Değişik: 22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a/ "6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması." hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK/353/1-a6 maddesi ile kaldırılarak, yukarıda belirtilen şekilde araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17/07/2019 tarih ve 2014/1252 Esas - 2019/819 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının (44,40.TL + 22.900,14.TL=) 22.944,54.TL'nin talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2021 tarihinde HMK'nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.