20. Hukuk Dairesi 2013/1599 E. , 2013/4788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 14.09.2012 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, tayin olunan 30.04.2013 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Avukat ....ile diğer taraftan ... vekili Avukat ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 16.01.2009 tarihli dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Mevkinde bulunan 5000 m² yüzölçümündeki taşınmazın ataları tarafından imar ve ihya edildikten sonra, eklemeli olarak 80 yılın üzerinde zilyet edildiği, yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Davacı ... ile birlikte diğer İbrahim Metin Çocukları olduğu anlaşılan... ve Yakup Metin 15.07.2010 tarihli ıslah dilekçelerinde sınırlarını bildirdikleri, yapılan keşifte 10.002,02 m² yüzölçümünde olduğu belirlenen taşınmazın, tapuya idarî yoldan 334 parsel sayısı ile tescil edildiği anlaşılan parsel içinde bırakıldığını öğrendikleri iddiasıyla, bu bölümün tapu kaydının iptali ve paylı olarak adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1985 yılında yapılıp, 30.04.19856 ilâ 30.10.1986 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Genel arazi kadastrosu işlemi 1986 yılında yapılıp, 01.06.1987 ilâ 01.07.1987 tarihinde yapılan askı ilânı sonunda kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaz, bu işlemde taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakılmış; 21.08.2009 tarihinde 26836 m² yüzölçümünde tarla niteliğiyle, Hazinenin istemine uygun olarak idarî yoldan tapuya kayıt edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçeye ve davanın ... tarafından açıldığı, ıslah dilekçesiyle davacı tarafa katılma imkanı bulunmasa da, ...’in 15.07.2010 tarihli dilekçelerinin aynı zamanda davaya katılma dilekçesi olduğu, ıslah ile dava miktarının artırılabileceği, ne var ki; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planlarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporu ile çekişmeli taşınmazın yörede 1986 yılında yapılıp, 01.07.1987 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastrosunda taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakıldığı, 1957 ve 1958 hava fotoğraflarında çalılık olarak görüldüğü,
1963 ve 1989 yıllarında düzenlenen memleket haritalarında da çalılık olarak nitelendirildiği, eğimi % 25 iken, yakın zamanda iş makineleri ile teraslandığı, iş makineleri ile yapılan teraslama sırasında taşınmazın yüzeyinin tamamen küçük taş parçaları ile kaplandığı, her ne kadar yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından çekişmeli taşınmazı, davacı gerçek kişinin imar ve ihya ederek, 20 yıldan fazla süreyle tarım alanı olarak zilyet ettiğini söylemişler ise de, resmî belge niteliğindeki 1989 yılında düzenlenen memleket haritasında çalılık olarak görünmesi ve asliye hukuk mahkemesinin 2001/358 esasına kayıtlı dava dosyasında, davacı ..."in akrabası olduğu yerel bilirkişiler tarafından söylenen ... tarafından, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre açılan tescil davasında fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 13.06.2003 tarihli krokide ... tarafından somut olayda dava edilen yerin taşlık ve çalılık olarak nitelendirildiği, bu bulgular ile çekişmeli taşınmazın dava tarihi itibariyle imar ve ihya edildiği söylenemeyeceği gibi, bir an için imar ve ihya edildiği kabul edilse dahi, 1989 yılı memleket haritasında çalılık olarak nitelendirilmesi nedeniyle, ancak 1989 yılından sonraki bir tarihte imar ve ihya edildiğinin kabul edilebileceği, bu tarihten sonra davanın açıldığı 16.01.2009 tarihine kadar 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek davanın REDDİNE karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir edilen 990,00.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendini avukat ile temsil ettiren Hazineye verilmesine 30.04.2013 günü oy birliği ile karar verildi.