18. Ceza Dairesi 2018/3356 E. , 2019/1312 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan suça sürüklenen ... ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/1, 31/3 ve 62/1. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Didim (Yenihisar) Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2011 tarihli ve 2010/288 esas, 2011/682 sayılı kararını müteakip sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle yapılan ihbar üzerine, yargılama sonucunda suça sürüklenen çocuğun, 5237 sayılı Kanun’un 116/1, 31/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri 2.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Didim (Yenihisar) Asliye Ceza Mahkemesinin 08/07/2014 tarihli ve 2014/146 esas, 2014/295 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/03/2018 gün ve 29131 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Suça sürüklenen çocuğun birlikte işlediği hırsızlık suçuna ilişkin yapılan temyiz incelemesinde,Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 27/12/2017 tarihli ve 2016/9699 esas, 2017/15634 karar sayılı ilâmında, "Hırsızlık suçunun bahçe kapısı olan, üstü kapalı, etrafı duvarla çevrili, gecekondu şeklindeki yapıda gerçekleştiği olayda; suça konu yerin bina veya eklentisi niteliğinde olup olmadığının; suça konu malzemenin adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya olarak kabul edilip edilemeyeceğinin tespiti bakımından mağdurdan, suça sürüklenen çocuklardan ayrı ayrı sorularak, mümkün olduğu takdirde olay yerinde keşif yapılarak; sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b veya 142/1-e. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçlarından hangisini oluşturduğunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,..." şeklinde belirtildiği üzere, suça sürüklenen çocuğun suça konu motorsikleti çaldığı yerin bahçe kapısı olan, üstü kapalı ve etrafı duvarla çevrili gecekondu şeklinde bir yapı olduğu ve bu niteliği itibariyle konut niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Ceza Genel Kurulunun 25/10/1993 gün ve 260/281 sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; suça sürüklenen çocuğun, beyanlara göre duvarla çevrili bahçe içinde kapısı olan üstü ve etrafı çevrili kilitli olmayan bir yerden motorsikleti çaldığı, TCK"nın 116/1, ve 141/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, hırsızlık suçundan kurulan hükmün Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edildiği, konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan verilen kararın ise temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Yargıtay 13. Ceza Dairesi, hırsızlık suçunu" Hırsızlık suçunun bahçe kapısı olan, üstü kapalı, etrafı duvarla çevrili, gecekondu şeklindeki yapıda gerçekleştiği olayda; suça konu yerin bina veya eklentisi niteliğinde olup olmadığının; suça konu malzemenin adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya olarak kabul edilip edilemeyeceğinin tespiti bakımından mağdurdan, suça sürüklenen çocuklardan ayrı ayrı sorularak, mümkün olduğu takdirde olay yerinde keşif yapılarak; sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b veya 142/1-e maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçlarından hangisini oluşturduğunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması" şeklindeki gerekçeyle bozmuştur.
Konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan da motorsikletin çalındığı yerin bir binanın eklentisi niteliğinde olup olmadığı hususunda tespit yapılması gerekirdi. Ancak, mahkemece, dosyadaki deliller değerlendirilerek sanığın, hırsızlık yaptığı yerin konut olduğu kabul edilip mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Kanun yararına bozma isteminin takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 15/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.