20. Hukuk Dairesi 2011/15534 E. , 2013/4730 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptail ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve birleşen dosya davacıları gerçek kişiler vekili ile ... ve ... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ... 3170 parsel sayılı 58522,92 m² (yargılama sürerken ifraz ile 35227,92 m²) yüzölçümlü hali arazi niteliğindeki taşınmaz, 1996 yılında kadastro müdürlüğünce hazırlanan ifraz beyannamesinde teknik hata sonucu 1088 numaralı ... parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek, idari yoldan tapu kaydı oluşturulup, beyanlar hanesine “.../B madde şerhi” de verilerek ... adına tescil edilmiştir.
Davacı gerçek kişiler vekili, 28.03.2000 tarihli dilekçeleriyle, çekişmeli ... 3170 parsel sayılı taşınmazın hataen .../B maddesi ile ... sınırlarına çıkarılan yermiş ve 1088 numaralı ... parselinden ifraz edilmiş gibi gösterilerek, ... adına tapuya tescil edildiğini; oysa taşınmazın ilk ... tahdidinden beri hiçbir zaman ... tahdidi içine alınmadığını ve ... tahdit haritalarında da kültür arazisi olarak gözüktüğünü ve dava dilekçesine ekli krokide (A) ile gösterilen yerin ..., (B) ile gösterilen yerin ..., (C) ile gösterilen yerin ..., (D) ile gösterilen yerin ... ve (E) ile gösterilen yerin ...’un zilyetliğinde olduğunu ve müvekkillerinin belirtilen yerleri en az 60 - 70 yıldan beri kullandıklarını belirterek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesine ekli krokide gösterilen yerlerin 3170 sayılı parselden ifrazı ile son parsel sayısıyla müvekkilleri adına tapuya tescillerine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Birleşen dosya davacıları ... vekili, 11.09.2000 tarihli dilekçesiyle 3170 parselin dava dilekçesine ekli krokide (F) ile gösterilen yerin...., (G) ile gösterilen yerin ise ....’ın zilyetliğinde olduğunu ve müvekkilleri lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle bu taşınmazları edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, H.U.M.K."nun 45. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, çekişmeli parselin doğusunun, batısının, kuzeyinin ve güneyinin ... alanı olduğu hava fotoğraflarında ve memleket haritasında görüldüğünü, hatta parselin bir bölümü silikte olsa yeşil alan içinde kaldığı ve bu haliyle taşınmazın ... içi açıklık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve birleşen dosya davacıları gerçek kişiler vekili ile ... ve ... Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1943 yılında yapılıp kesinleşen ... kadastrosu, daha sonra 1990 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve .../B madde uygulaması bulunmaktadır.
...) Davalılar ... ve ... Yönetimi vekillerinin temyiz itirazları yönünden;
Davalılar ... ve ... Yönetimi vekilleri, hükmün gerekçe bölümünde “davacıların ve birleşen dosyanın davacılarının açmış olduğu davanın reddine karar verilip” denilmesine rağmen, hüküm fıkrasında “davacıların açmış olduğu davanın reddine” denildiğini belirterek, hüküm fıkrasında birleşen dosya davacılarından söz edilmeden, davacıların davasının reddine denilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmü temyiz etmişler ise de, mahkemece hüküm fıkrasında çoğul olarak “davacılar” kelimesi kullanılması ve tescil talebiyle dava açan gerçek kişiler lehine tescil hükmü de kurulmadığına göre anılan şekilde kurulan hüküm sonuca etkili değildir. Bu nedenle, mahkemece kurulan hüküm kabule göre sonuca etkili ve hatalı görülmediğinden ... ve ... Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
...) Davacılar ve birleşen dosya davacıları vekilinin temyiz itirazlarına gelince,
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/.... maddesi gereğince ... içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesi ile hüküm kurulmuşsa da, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; öncelikle davaya konu taşınmazların dört tarafı ... ile çevrili olmadığından, taşınmazların ... içi açıklık niteliğinde olduğuna dair kabul doğru ve yerinde değildir. Ayrıca; 3170 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olan ve krokide (A), (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) ile gösterilen bölümleri 1957 tarihli memleket haritasında ve 1946 tarihli hava fotoğrafında açık alanda (... sayılmayan alanda) kalmakta olup öncesi itibariyle ... sayılmayan yerlerden oldukları, her ne kadar 3170 parsel 1972 yılında yapılan arazi kadastrosunda ... tahdidi içinde olduğu zannedilerek kadastro harici bırakılmış ise de, gerçekte 1088 sayılı parselin çap sınırları dışında olup 1943 yılında yapılarak kesinleşen ... kadastrosunda ve daha sonra yapılan aplikasyon çalışmalarında da ... kadastro sınırları dışında bırakılmıştır. ... niteliği taşımayan bir yer .../B uygulamasına konu olamayacağından tapu kaydı üzerine bu yolda konulan şerhin hukukî dayanağı bulunmamaktadır. Ziraatçı bilirkişi dava konusu taşınmaz bölümlerinin tarla niteliğinde olduklarını, keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişilerde taşınmazların öncesinden beri tarım arazisi olarak kullanıldığını bildirmişlerdir.
Buna göre, dosyadaki bilirkişi raporları ve yerel bilirkişi, tanık beyanlarından dava konusu 3170 parselin dava konusu edilen ve bilirkişi krokisinde (A), (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) ile bölümlerinin eski tarihli resmi belgelerde ve eylemli olarak ... olmadıkları ve davacı gerçek kişiler yararına 3402 sayılı Yasanın 14 - 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Tüm bu yönler gözetildiğinde, davacılar ve birleşen dosya davacıları gerçek kişilerinin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: ...) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, davalılar ... ve ... Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
...) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle, davacılar ve birleşen dosya davacıları gerçek kişiler vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 29/04/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.