16. Hukuk Dairesi 2012/480 E. , 2013/789 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Ortacı Köyü çalışma alanında bulunan 122 ada 16 parsel sayılı 1523,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, 122 ada 24, 26 ve 28 parsel sayılı 4506,82, 6654,27 ve 10906,76 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise vergi kaydı, irsen intikal, ifraz, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile ölü olduğu ve 122 ada 24, 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki fındık ağaçlarının ... oğlu ..."a ait olduğu tutanağın beyanlar hanesine şerh verilerek davalıların miras bırakanı... adına tespit edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri taşınmazların muris... tarafından vasiyetname ile kendilerine bırakıldığı iddiası ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile eşit paylarla davacılar adına tapuya tescillerine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazlar 122 ada 16, 24, 26 ve 28 parseller hakkında hüküm kurulduğu halde, hükmün gerekçesinde bu parseller ile ilgili olmadığı anlaşılan yerel ve tanık sözleri ile fen bilirkişi raporundan söz edilerek, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle hükmün hangi gerekçe ile oluştuğu anlaşılamamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında "aleni yargılama ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da yer almaktadır. Anılan prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Aleni yargılama prensibi ile hukuki dinlenilme hakkı; hükmün açık duruşmada tefhimini ve kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılmaktadır. Anayasamızın 141, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. ve 28. maddelerinde de bu hususlara işaret olunmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddeleri de, kararın "gerekçe" içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, "iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini içermeyen ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da aleni yargılama prensibi ve hukuki dinlenilme hakkı ile doğrudan çelişmektedir. Hal böyle olunca, hüküm sonucu ve dava kapsamıyla ilgisi olmayan açıklamaların gerekçe olarak kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 12.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.