13. Hukuk Dairesi 2013/18825 E. , 2013/24509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, sağ gözünde oluşan katarak sebebiyle ... Lazer Göz Merkezi Tic. Ltd. Şti"nin ..."daki merkezinde Dr. ... tarafından ameliyat edildiğini, ameliyatlı gözü hiç bir şekilde kapatılmadan ve yeterli sterilizasyon sağlanmadan eve gönderildiğini, gözündeki ağrıların arttığını, kendisine yeterli tıbbi tedavinin uygulanmadığını, daha sonra Ege Üniversitesi Hastanesine gittiğini, ancak sağ gözünün kurtarılamadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak kaydıyla 7.100,00 TL maddi tazminat ve 40.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 47.100,00 TL tazminatın ameliyat tarihi olan 16/05/2007 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, açılan davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece, zarar ile davalıların eylemi arasında illiyet bağının kurulamadığından bahis ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktor ve özel hastanenin sorumluluğuna ilişkin olup, bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hâkimin doğrudan görevidir. (1086 sayılı HUMK. 76. md.; 6100 sayılı HMK. 33. md.). Dava, davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır (B.K. 386, 390 md). Vekil, ... görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır (B.K. 390/II). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (B.K. 321/1 md). O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor, ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir (Bkz. Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cild, Ank.1982, Sh.236 vd). Gerçektende mesleki bir işgören doktor olan vekilden, ona güvenen muvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil, B.K. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Somut olaya baktığımız da, davacı ..."ün davalı şirkete ait hastanede davalı doktor tarafından katarak ameliyatı yapıldığı hususu taraflar arasında tartışmasızdır. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu’nun 4.mart 2009 tarihli raporunda " Konulan sağ katarak tanısı ve uygulanan cerrahi tedavinin tıbba ve fenne uygun olduğu, 2 gün sonra ortaya çıkan ... ve bulguların bir hastahane enfeksiyonu olduğunu gösterdiğini,...." belirtmiş,ancak hastahanenin enfeksiyondan dolayı kusuru bulunup bulunmadığı hususunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu raporları hüküm kurmaya elverişli değildir.
O halde mahkemece yapılacak ..., Üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek uzmanlardan oluşacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalıların açıklanan hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 07.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.