19. Hukuk Dairesi 2018/2832 E. , 2020/700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülmekte olan alacak davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı ... ile davalı ... Kömür Nak. Eml. Hyv. İnş. Turz.Tic. San. Ltd.Şti’nin kömür alım-satımına ilişkin anlaştıklarını, davalının göndermesi gereken mal karşılığında davacının 108.300,00 TL nakit, 240.500,00 TL çek olmak üzere toplam 348.800,00 TL ödeme yaptığını, davalının sözleşme konusu malı teslim etmediğini, davalı şirkete ihtarname çekildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının davalı şirkete ödemiş olduğu 348.800,00 TL"nin temürrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının eşinin davacı adına hareket ettiğini, eşi tarafından verilen sipariş üzerine bedeli mukabilinde mal teslimi yapıldığını, son teslim edilen malların karşılığının ödenmemesi sebebi ile mal verme işleminin durduğunu, davalı şirketin ödemeden fazla mal teslimi gerçekleştirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının eşinin şirkete çekmiş olduğu mailler dikkate alındığında davacının eşinin davacı adına ticari faaliyetlerini yürüttüğü, ticari ilişki kapsamında verilen çeklerin dava tarihinden sonra ödenmeye devam edildiği, davalının usulüne uygun ticari defterlerinde davacıya borç yerine alacak görüldüğü, davacının ticari defterlerini ibraz edemediği, ancak vergi mükellefi olduğu göz önüne alındığında ticari defter tutmak zorunda olduğu gibi davacının 04/12/2015 tarihli dilekçe ekinde 2015 yılına ilişkin davacının işletme defterinin tasdikinin olduğu, buna rağmen ticari defterlerinin ibraz etmediği gözönüne alındığında dava konusu malların davalı şirket tarafından davacıya teslim edildiği ve davacının dava tarihi itibarı ile davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre, kural olarak, davacının peşin ödemeye rağmen mal tesliminin gerçekleşmediği iddiasını ispat ile mükellef olduğu, davalı malların davacının eşine teslim edildiğini savunduğuna göre, mal teslimini ispat yükünün davalıda olduğu, davalının bu konuda delilleri toplanarak davacının ticari defter kayıtlarını ibraz etmediği, davalının usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtları, davacının eşi ile ticari ilişkinin yürütüldüğüne dair yazışmalar, tanık beyanlarına göre davalı şirketin dava konusu dönemde davacıya tanzim ettiği fatura içeriği malların davacının eşi ... aracılığı ile teslim alındığı yönünde olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesinde bir usulsüzlük görülmediği, dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığı ancak ilk derece mahkemesince hatırlatılmadığı anlaşıldığından istinaf aşamasında davalının yemini eda ettiği, davacının mal teslim edilmediği iddiasını usulüne uygun ispatlayamadığı bu hususta davacı tarafça dosyaya yazılı bir delil veya belge sunulmamış olduğu gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; avans olarak bedeli ödenen malların teslim edilmediği iddiasına dayalı alacak davası olup mahkemece davalı tarafından mal tesliminin ispat edilmesi üzerine ispat yükünün davacıya geçtiğinden bahisle davacı tarafın teklifi, davalı tarafın ise yeminini eda etmesi sonucunda davanın reddine karar verilmiş ise de dosyadaki delillerin incelemesi yeterli olmadığından davalı tarafça mal tesliminin ispatlandığına ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Zira davacı defterlerini sunmamış olup davalı tarafın sunmuş olduğu mal teslimine ilişkin sevk irsaliyelerinde, malın davacı ya da eşi tarafından teslim alındığına dair imza bulunmamaktadır. Dolayısıyla, tek başına, teslim alan imzası bulunmayan sevk irsaliyelerinin davalı defterlerinde kayıtlı olması ve fatura düzenlenmesi malın teslimini ispata yeterli olmadığı gibi davacının eşi ile davalı şirket arasındaki e-posta yazışmalarının içeriğinde de dava konusu kömürün davacının eşine teslim edildiğine dair davacıyı bağlayıcı bir tespit bulunmamaktadır. Ancak dosya içerisinde davacı ve davacının eşi ...’ın isim ve imzalarını içerir, araç plakalarının yazılı olduğu, irsaliye numaralarının kayıtlı olduğu kömür tartım fişleri bulunmaktadır. Mahkemece tüm bu belgelerin asılları temin edilerek davacı tarafa gösterilmesi, inkar halinde imza incelemesi yapılarak tüm bu deliller diğer delillerle birlikte değerlendirilmek suretiyle malın teslim edilip edilmediğinin edilmişse ne kadarının teslim edildiğinin tespiti gerekir. Malın bu şekilde tesliminin belirlenmesi halinde ise ...’ın davacının eşi olması ve yine dosyada mevcut banka dekontlarında dava konusuna ilişkin süreçte ...’ın davacı adına davalı şirkete bir kısım ödemeler yapması hususunun davacının eşinin davacı ile birlikte çalıştığına karine teşkil ettiği nazara alınarak bir hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece tüm bu hususlar dikkate alınmadan yetersiz bilirkişi incelemesine dayanılarak mal tesliminin ispat edildiğinden bahisle ispat yükü yeniden davacıya yüklenerek karar verilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, istinaf mahkemesince duruşma açılmasından sonra 6100 sayılı HMK’nın 353 ve 356. maddeleri uyarınca yeniden bir hüküm kurulması gerekirken istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, dosyanın Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.