Esas No: 2021/11369
Karar No: 2022/1530
Karar Tarihi: 23.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/11369 Esas 2022/1530 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/11369 E. , 2022/1530 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sonucunda, ... İlçesi ... Mevkii çalışma alanında ve tapuda davacı adına kayıtlı bulunan eski 9 parsel sayılı 7.160 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 114 ada 8 parsel numarasıyla 6.857,32 m2 yüzölçümlü olarak; davalılar adına kayıtlı eski 2983 parsel sayılı 3.016 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 114 ada 10 parsel numarasıyla komisyon kararıyla 3.409,94 m2 yüzölçümlü olarak; eski 10 parsel sayılı 2.045 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 114 ada 11 parsel numarasıyla 2.095,09 m2 yüzölçümlü olarak tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı vekili, uygulama kadastrosu sırasında davacıya ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve yanlışlığın davalılara ait taşınmazlardan kaynaklandığını, sınırda değişiklik yapıldığını, bu durumun taraflar arasında daha önce yargılaması yapılıp neticelenen geçit hakkı davasının sonuçlarını da davacı aleyhine olacak şekilde etkilediğini ileri sürerek davalıların tapusunun ilgili kısmın iptali ile davacı adına kayıtlı taşınmazın eski haliyle adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu 114 ada 8 nolu parselin, 114 ada 10 ve 11 nolu parsellerle olan ortak sınırlarında 22/a çalışmaları ile herhangi bir uygulama hatasının olmadığı, eski kadastro paftasında bulunan parsel köşe noktaları esas alınarak uygulama yapıldığı, ara sınır uygulamasında herhangi bir alan azalması veya çoğalmasının olmadığı, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/195 Esas, 2013/357 Karar sayılı dosyası ile tesis edilen geçit hakkının 22/a çalışmalarından sonra davacıya ait su kuyusunun dışında kaldığı, geçit hakkının su kuyusuna herhangi bir ihlalinin olmadığı, su kuyusuna ait dinamonun monte edildiği B ile işaretli 0,38 m2 lik kısmın geçit hakkı sınırları içerisinde kaldığı ve bu dosya kapsamında dinamonun bedelinin davacıya ödendiği anlaşılmakla alınan raporda yapılan tespitler dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de hükme esas alınan 18.12.2015 tarihli teknik bilirkişi heyet raporu incelendiğinde, yukarıda açıklanan ilkelere uygun olmadığı gibi karar için de yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Raporda, davacı taşınmazdaki azalmanın taşınmazın kuzey batısındaki dava dışı diğer parsellerle olan ortak sınırındaki kullanım durumundan kaynaklandığı belirtilmiş ise de rapor eki krokide tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmasında uygulama kadastrosu ile davacı ve davalı parseller arasında sınırda açık şekilde değişikliğe gidildiği görülmektedir. Bu sınır değişikliğinin sebebi ise teknik raporda ihtimal içerir şekilde 1959 yılında yapılan ilk tesis kadastrosundaki yüzölçüm hesaplamasından kaynaklanabileceği şeklinde açıklanmıştır. Hükme esas alınan rapor, uygulama kadastrosu sonucunda oluşan müşterek sınırlarının ne sebeple mülkiyet değişikliğine yol açacak şekilde değiştirildiğini bilimsel şekilde açıklamaktan uzak ve denetime elverişsiz olup, bu rapor hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, yapılacak ... yukarıda belirtilen Dairenin yerleşik ilke ve esaslarına uygun olarak ayrıntılı inceleme ve araştırma yapılmalı, üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ...'a iadesine 23.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.