8. Ceza Dairesi 2018/8112 E. , 2019/4146 K.
"İçtihat Metni" 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun"a muhalefet suçundan sanıklar ... ve ..."nın, anılan Kanun’un 13/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62 ve 52. maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 500,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmalarına, hapis cezalarının anılan Kanun"un 51. maddesi uyarınca ertelenmesine, para cezaları yönünden kurulan hükümlerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesine gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin 16.10.2008 tarihli ve 2008/611 esas, 2008/1029 sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul hukukuna ilişkin olduğu gibi, maddi hukuka ilişkin sonuçlarının da bulunduğunun gözetilmesinin gerektiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun sanık hakkında hukuki sonuç doğurmamayı ifade etmesine karşın, erteleme kurumunda denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi halinde ceza infaz edilmiş sayılacağından, her halükarda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun erteleme kurumuna göre sanığın daha lehine olduğu,
Bu bağlamda, 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddesinde hapis ve adli para cezasının birlikte öngörüldüğü, tek bir eylem nedeniyle verilen cezaların ayrılamayacağı ve tümü açısından öncelikle değerlendirme yapılması gerektiği, somut olayda sanıklar hakkında hükmolunan adli para cezaları yönünden yasal şartları oluştuğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesine rağmen, kısa süreli hapis cezalarının yargılama sürecindeki iyi halleri ve suçtan duydukları pişmanlık nedeniyle ertelenmesine karar verilmiş ise de, sabıkası bulunmayan sanıklar yönünden 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanması için gerekli şartların mevcut olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun erteleme kurumuna göre sanıkların daha lehine olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Dosya kapsamına göre, 21.02.2008 tarihli ekspertiz raporunda, davaya konu tabancanın gaz ayırıcı parçasının bulunduğunun ancak tahdit parçasının bulunmadığının, mevcut haliyle ateşli silah fişeklerinin istimale elverişli olmadığının, ancak özel olarak imal edilmiş yasak nitelikteki ateşli silah fişeklerinin geçebileceği kadar namlusunda boşluk bulunduğunun ve tabancanın imal niteliklerini koruyup korumadığının üretici firmadan sorulmasının uygun olacağının belirtilmesi ve tabancanın
yanında fişek elde edilmemiş olması ve sanıkların da tüm aşamalarda suça konu silahın kuru sıkı tabanca olduğunu bildikleri yönündeki savunmalarının aksine ele geçen tabancanın vasıflarını bilerek bulundurduklarına dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, bizatihi suç teşkil eden 6136 sayılı Kanun kapsamındaki tabancanın müsaderesi ile sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.06.2018 gün ve 4700 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2018 gün ve KYB/2018...57993 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Ekspertiz raporunda davaya konu tabancanın gaz ayırıcı parçasının bulunduğunun ancak tahdit parçasının bulunmadığının, mevcut haliyle ateşli silah fişeklerinin istimale elverişli olmadığının, ancak özel olarak imal edilmiş yasak nitelikteki ateşli silah fişeklerinin geçebileceği kadar namlusunda boşluk bulunduğunun ve tabancanın imal niteliklerini koruyup korumadığının üretici firmadan sorulmasının uygun olacağının belirtilmesi ve tabancanın yanında fişek elde edilmemiş olması karşısında, sanıkların da tüm aşamalarda suça konu silahın kuru sıkı tabanca olduğunu bildikleri yönündeki savunmalarının aksine ele geçen tabancanın vasıflarını bilerek bulundurduklarına dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı halde, bizatihi suç teşkil eden 6136 sayılı Yasa kapsamındaki tabancanın müsaderesi ile sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de; bir suçtan hapis cezası ile adli para cezasının birlikte öngörüldüğü hallerde hükmün cezalar bakımından bölünemeyeceği, ayrıca; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul hukukuna ilişkin olduğu gibi, maddi hukuka ilişkin sonuçlarının da bulunduğunun gözetilmesinin gerektiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun sanık hakkında hukuki sonuç doğurmamayı ifade etmesine karşın, erteleme kurumunda denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi halinde ceza infaz edilmiş sayılacağından, her halükarda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun erteleme kurumuna göre sanığın daha lehine olduğu ve somut olayda da hüküm bölünerek sanıklar hakkında hükmolunan adli para cezaları yönünden yasal şartları oluştuğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesine rağmen, kısa süreli hapis cezalarının yargılama sürecindeki iyi halleri ve suçtan duydukları pişmanlık nedeniyle ertelenmesine karar verilmiş ise de, sabıkası bulunmayan sanıklar yönünden 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanması için gerekli şaıjtların mevcut olduğu gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği bu nedenle yerinde görüldüğünden, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesi"nin 16.10.2008 tarih ve 2008/611 esas, 2008/1029 karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309/4...d maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların unsurları oluşmayan 6136 sayılı yasaya aykırılık suçundan CMK.nın 223/2...a maddesi gereğince beraatlerine hükmedilen cezaların infaz edilmemesine, adli emanette 2008/71 sırasında kayıtlı suça konu silahın TCK.nun 54. maddesi uyarınca müsaderesine, 1 no.lu bozma nedeni itibariyle diğer bozma nedeni hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.