11. Hukuk Dairesi 2020/3376 E. , 2020/5890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce bozmaya uyularak verilen 04.05.2017 tarih ve 2016/455-2017/578 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı tarafından davalıya mal ve hizmet karşılığı toplam 28.902,59 TL"lik fatura kesildiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine ihtarnamenin gönderildiğini, davalının ihtarnameye itiraz etmediğini ve yapılan görüşmeler neticesinde alacağın 20.486,40 TL’sini ödediğini, ancak bakiye alacak ödenmediğinden davalı aleyhine İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2011/8782 sayılı dosyasından icra takibine geçtiklerini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı şirket arasında tedarikçi anlaşma formu akdedildiğini, davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen ve icra takibine konu edilen tüm mal bedeli faturalarının davacının cari hesabına işlendiğini ve vadesi geldiğinde davacı tedarikçiye ödendiğini, taraflar arasındaki anlaşma formuna uygun olarak davalı şirket tarafından düzenlenen faturaların ise tümünün davacı nezdindeki davalı şirket cari hesabına işlenmemesi nedeniyle taraflar arasında mutabakatın sağlanamadığını, davalının düzenlediği tüm faturaların anlaşmaya uygun olduğunu, herhangi bir borçlarının olmadığını savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasındaki cari hesaba dayalı yürütülen ticaret nedeniyle gerçek borç veya alacağın tespiti için, taraflar arasındaki cari hesapların mutabakatının sağlandığı tarihlerin taraflarca tespit edilerek, bundan sonraki yıllara ilişkin ticari defterlerinin ve kayıt dayanağı belgelerinin asılları ile birlikte sunulması ve incelenmesi gerektiğinin bildirildiği, bu yönde bir belge ve fatura sunulmadığından davacının davasının sübut bulmadığı gerekçeleriyle, davanın ve davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 2015/13628 Esas, 2015/14963 Karar sayılı, 17.11.2015 tarihli ilamı ile “Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu her iki tarafın da kabulünde olup, uyuşmazlık; mal tedariki ilişkisinde davacının davalıdan faturaya dayalı bir alacağı bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir. Davalı vekilinin davaya verdiği cevabında, davacı tarafından müvekkili şirkete düzenlenen ve icra takibine konu edilen tüm mal bedeli faturalarının davacının cari hesabına işlendiğini ve ödendiğini, ancak, anlaşma formuna uygun olarak müvekkili şirket tarafından düzenlenen faturaların ise tümünün davacı nezdindeki müvekkili şirket cari hesabına işlenmemiş olması nedeniyle taraflar arasında mutabakatın sağlanamadığını beyan ettiği, düplik dilekçesinde de, davacının ihtarında belirttiği tüm faturaların defterlerine işlendiğini, bu nedenle ihtara itiraz edilmediğini, ancak davacının ticari ilişki süresince teamül haline gelen ve daha önceleri davacı tarafça da kabul edilip cari hesaptan düşülen birkısım faturaları sebepsiz bir şekilde kabul etmemesinden dolayı uyuşmazlığın çıktığını beyan ettiği görülmüştür. Buna göre, davacı tarafından davalıya satışı yapılan malların davalıya teslim edildiği konusu tarafların kabulündedir. Ancak, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde, davalı yanın davacıya düzenlediği faturalardaki hizmetleri sunduğunu davalının usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Benimsenen bilirkişi raporu kapsamından anlaşıldığı üzere; davalının bu konuda düzenlediği faturaların sadece kendi ticari defterlerinde kayıtlı olması davalının savunmalarının ispatı için yeterli değildir. O halde, yanlar arasında akdolunan sözleşme hükümleri de gözetilerek, aralarındaki ticari ilişki çerçevesinde davalının davacıya düzenlediği faturalar uyarınca davacıya mal veya hizmet verip vermediğinin araştırılarak, gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılıp, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, öncelikle davalının bir mal veya hizmet karşılığı olmayan faturalar tespit edilerek, davalının alacak kaleminden düşüldüğü, davalının davacının düzenleyip kendi defterlerine kaydettiği ve bu suretle teslim edildiği anlaşılan mallara karşılık kendi usulüne uygun tutulmuş defterlerine göre alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce yerel mahkemenin ilk kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur. Dosyadaki delillerin incelenmesinde; davaya konu faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğu ancak mukabil faturalarla kendi defterine göre karşı alacaklı duruma geçtiği görülmüştür. Ancak davalı tarafından kesilen faturaların lehine delil olması için ya davacı defterinde kayıtlı olması ya da mal veya hizmetin sunulduğuna ilişkin davacı taraf yetkilisinin imzaladığı belgenin sunulması gerekir. Dosyaya bu yönde bir delil sunulmadığına göre mevcut delil durumuna nazaran davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken red hükmü kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.