20. Hukuk Dairesi 2012/13148 E. , 2013/4274 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 28/07/2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar.... ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.12.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ..., .... ve arkadaşları vekili Av. ... ile karşı taraftan, Karayolları Genel Müdürlüğü vekili Avukat...., Orman Yönetimi vekili Av. ...., Hazine vekili Avukat .... ile diğer taraftan ... vekili Avukat ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... Köyü,.... Mevkii 324 ada 7 ve 9 parsel sayılı 4195,41 m2 ve 1402,01 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tarla niteliğiyle, öncesinde dava dışı 324 ada 1 ilâ 5, 7 ve 9 sayılı parseller ile bir bütün halinde ... oğlu ..."in zilyetliğindeyken 1983 yılında ölümü ve mirasçılarının taksimi ile ..."e düştüğü ve halen onun zilyetliğinde olduğundan söz edilerek ... adına tesbit edilmiştir.
Davacılar ... ve ... tarafından, davalılar .... Köyü Tüzel Kişiliği, Hazine, Orman Yönetimi ve Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine 30.03.1989 tarihinde, açılan davada, mevkiini ve sınırlarını bildirdiği üç parça taşınmazın ortak murisleri ..."den kaldığı, taksim ile kendilerine düştüğü, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğu, adına tescili istenmiştir. ....çocukları ...,.... mirasçıları ile bunların mirasçılarından....mirasçıları terekesi mümessili .... tarafından davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği, ... ve ... taraf gösterilerek, tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63,64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, diğer davaların reddine, parsellerin tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları davalar birleştirilip, ...’nin davasının açılmamış sayılmasına karar verildikten sonra, 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
... 23.01.2009 tarihli dilekçesiyle, ...Köyü 230 ada 7 sayılı parselin Şubat 1962 tarih 5 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve bu tapuda pay sahibi olduğu, payları oranında adına tescili istemiyle dava açmış, kadastro mahkemesinin 2009/219 Esasına kayıt edilen dava, 2009/1446 Esasa kayıtlı dava ile birleştirilmiştir.
Davacı ... 23.01.2009 tarihli dilekçesiyle, davalı ... adına tesbit edilen ....Köyü 324 ada 9 sayılı parselin kendisinin de pay sahibi olduğu ait Mart 1290 tarih defter 9 varak 18 ve 19 numaralı sicillerden gelen Şubat 1962 tarih 4 ve 5 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, payı oranında adına tescili iddiasıyla dava açmış, kadastro mahkemesinin 2009/146 Esasına kayıt edilen dava, mahkemenin 2009/1446 Esasına kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Davacı ... 22.11.2010 günlü dilekçeyle, yararlarına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla parsellerin adına tescilini istemiştir.
Mahkemece .... davasının kabulüne, diğer davaların reddine, çekişmeli 324 ada 7 ve 9 sayılı parsellerin tesbitteki niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı ..., müteriz davacılar Adviye Onay ve arkadaşları ile Necip Mümtaz Şerefli vekili, Karayolları Genel Müdürlüğü, Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 28/07/2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar.... ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 31.01.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ..., ... ve arkadaşları vekili Av. ... ile karşı taraftan Orman Yönetimi vekili Av..... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce bir idari birim sınır gözetilmeden orman serisi bazında 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ve 1988 ila 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2896 ve 3302 sayılı Kanunlar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
Bir kısım davacılar vekili Avukat ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan.... Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028-926 sayılı veraset ilâmından, davacılardan...."nin, 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi ... kızı 1941 doğumlu ... ile çocukları ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece,.... adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, .... öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K."nun 73. (6100 sayılı HMK’nun 27.) maddesinde kanunun gösterdiği istisnalar dışında hâkimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği öngörülmüştür. Mahkemece davacı ... "nin ölümüyle, mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde, iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır.
Öte yandan, yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usûl hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir.
1086 sayılı H.U.M.K."nun 41. maddesi ve yeni 6100 sayılı HM.K"nun 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer tarafın istemiyle hâkim, davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf ehliyeti dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ..."nin yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; müteriz davacılar .... ve arkadaşları, davacı ..., Hazine, Orman Yönetimi ve Karayolları Genel Müdürlüğünün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, bozma nedenine göre Yargıtay"da yapılan duruşma nedeniyle taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına 12.04.2013 günü oy birliği ile karar verildi.