12. Ceza Dairesi 2014/2757 E. , 2014/13662 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : 150 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacı vekilinin 16.05.2003 tarihli dilekçesi ile avukat olan müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle gözaltına alındığını, yapılan soruşturma sonunda üzerine atılı suçtan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Isparta Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Askeri Savcılığının, 2003/1616 Soruşturma - 2003/1170 Karar sayılı ceza dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Bakaya kalmak suçundan, 22.04.2003 – 23.04.2003 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, yapılan soruşturma sonunda davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği tazminat davasının 16.05.2003 tarihinde işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış, manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun vasıf, mahiyet ve niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin davacının kendi kusuru ile tutuklanmasına neden olduğuna ve yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davacı vekili tarafından davacının haksız tutuklama nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirten dava dilekçesinde ve bozmadan önceki duruşmalarda yasal faiz talebinde bulunulmadığı, davacı vekilinin bozmadan sonra 17.12.2012 tarihli dilekçesinde "ıslah" suretiyle faiz tarihinin “olay tarihi olması” gerektiğini belirtilerek, faiz konusundaki talebini ıslah ettiği, dava dilekçesinde faiz talebinde bulunulmaması halinde, ıslah suretiyle faiz talebinde bulunulabileceği, ancak bu hakkın Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1948 gün ve 10-3 sayılı kararına göre bozma ilamından önce kullanılması gerektiğinin anlaşılması karşısında davacı yararına hükmedilen tazminat miktarları için yasal faize hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının 1. bendinde faize ilişkin kısımdaki “davacının nezarete alındığı tarih olan 22/04/2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte” ibaresinin ve hüküm fıkrasının 2. bendinde faize ilişkin kısımdaki “nezarate alındığı tarih olan 22/04/2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte” ibaresinin hükümden çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.