20. Hukuk Dairesi 2013/671 E. , 2013/4263 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., ....Mevkiindeki, sınırlarını bildirdiği 30000 m² yüzölçümlü taşınmazın kendi zilyetliğinde olmasına rağmen, yörede yapılan orman kadastrosu sırasında orman alanı içinde bırakıldığı iddiasıyla işlemin iptali ile adına tescili talebiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında yörede genel arazi kadastro çalışması yapılmış ve dava konusu taşınmaz, orman parseli olarak tesbit edilmiş, 117 ada 141 parsel numarası ve 6.3383,71 m² yüzölçümüyle malik hanesi boş bırakılarak kadastro tutanağı kadastro mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu 117 ada 141 sayılı parselin tesbit gibi orman niteliği ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/03/2012 gün ve 2011/13900 E. 2012/3829 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli taşınmaz, 3402 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince kadastro mahkemesine devredildiğine göre, taşınmaz üzerinde hak sahibi olabilecek başkaca kişilerin davaya katılmasına imkan vereceği de gözönüne alınarak yargılamaya 3402 sayılı Kanunun 27/3. maddesi gereğince askı ilânları yapılarak devam edilmesi gerekirken, bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine, davalı taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastro tesbitine ve altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Mahkemece, dava konusu 117 ada 141 parsel sayılı taşınmazın, 22.06.2011 tarihli bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen yerlerin memleket haritası ve hava fotoğrafında orman olarak gözüktüğü, evveliyatının orman olduğu, (C) harfi ile gösterilen yerin ise amenajman haritasında orman olarak gözüktüğü, yakınında ve çevresinde orman bulunduğu, bu sebeple orman içi açıklık olarak değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan 22.06.2011 tarihli orman, fen ve ziraat bilirkişilerince hazırlanan müşterek raporda; (C) harfi ile gösterilen 28730,14 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, memleket haritasında orman sayılmayan açık alan olduğu, eylemli halinin tarım arazisi niteliğinde olduğu bildirilmiştir. Müşterek bilirkişi raporunda; (C) harfi ile gösterilen taşınmaza komşu olan 116, 117, 120, 123, 132 ve 93 parsel sayılı taşınmazlara ait dosya içerisinde bulunan
kadastro tutanaklarının örneklerinin incelenmesi sonucu tamamının kişiler adına senetsizden tarla olarak tesbit gördüğü anlaşılmakla beraber, kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmedikleri dosya kapsamından anlaşılamamıştır. Bu sebeple; parsel numaraları belirtilen komşu taşınmazların, kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediği mahkemece araştırılmalı, kesinleştikleri ve tarla vasfı ile tapuya tescil edilmiş oldukları saptandığı takdirde; (C) harfi ile gösterilen bölümün orman içi açıklık olup olmadığı komşu taşınmazlar ve bilirkişi raporları doğrultusunda yeniden değerlendirilmeli ve oluşan sonuca göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.