Hukuk Genel Kurulu 2016/500 E. , 2017/755 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“...Dava dilekçesinde davacı; bir ay süre ile Ağrı Askeri Hastanesi"nde kardiyoloji uzmanı olarak başladığını ve 14/07/2000 tarihinde görevinin sona erdiğini, 12/09/2000 tarihinde gıyabi tevkif kararı ile yakalamasının olduğunu, yakalanarak 45 gün hapiste tutulduğunu, askeri mahkeme hakimi tarafından da hücre hapsi verildiğini, görevinin bittiği tarihten sonra gıyabi tevkif kararı verilmesinin hukuken imkansız olduğunu ve ihbar olunan hakim ve savcıların kanuna açıkça aykırı eylemler yaptıklarını belirterek maddi ve manevi tazminat verilmesini talep etmiştir.
Davacıya duruşma gününü bildirir tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiği ve duruşma gününden haberdar olduğu halde 24/06/2015 tarihinde duruşmaya gelmediği, davalı hazine vekilinin de davayı takip etmeyeceğini bildirdiğinden ...nun 150/1 maddesi gereğince taraflarca yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına 24/06/2015 tarihli duruşmada karar verilmiş, 24/09/2015 gününe kadar üç aylık süre içerisinde de dava yenilenmemiştir. Açıklanan bu durumlar itibariyle aşağıdaki şekilde karar verilmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda yazılı bulunan gerekçelerle;
1-İşlemden kaldırılan ve üç aylık süre içerisinde yenilenmeyen davanın, ...nun 150/5. maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli 27,70.-TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 3.000,00.-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin adli yardımlı olduğundan alınmasına yer olmadığına...”
dair oybirliği ile verilen 02.11.2015 gün ve 2014/74 E., 2015/81 K. sayılı karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, yargısal faaliyetten dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı bedelli askerliğe ilişkin düzenlemeler içeren 4459 sayılı Kanun gereğince Bakanlar Kurulu kararı ile görevlendirildiği Ağrı Asker Hastanesi’nde bir ay süreyle kardiyoloji uzmanı olarak görev yaptığını, görev süresinin 14.07.2000 tarihinde sona erdiğini, Ağrı Askeri Mahkemesi hakimi ..."ın 29.08.2000 tarihli gıyabi tevkif kararı üzerine Samsun C. Savcısı ...’in 12.09.2000 tarihinde kendisini yakalatarak Samsun Kapalı Cezaevinde 45 gün hapiste tuttuğunu, askeri savcı ..."in Ağrı Askeri Cezaevine celp talebini kabul ederek 25.10.2000 tarihinde kendisini Ağrı Askeri Cezaevine naklettiğini, askeri savcının saçını-sakalını tutuklu erlere kestirdiğini, askeri mahkeme hakiminin hücre hapsi cezası verdiğini, mahkemeye ise 16.11.2000 tarihinde çıkarıldığını, kanuni süre içerisinde askeri mahkemeye sevkinin yapılmadığını, 14.07.2000 tarihinde görevi sona erdiği için askeri bir suçun faili olmasının hukuken imkansız olduğunu, savcı ..."in gıyabi tevkif talebinin ve hakim ...’ın 29.08.2000 tarihli gıyabi tevkif kararının kanuna açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek adli yardım talebinin kabulü ile 90.000,00 TL manevi ve 6.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Hazinesi vekili HMK"nın 46. maddesinde sınırlı ve sayılı olarak belirtilen sorumluluk nedenlerinden hiç birisinin koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan savcı Arif ... zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacı her ne kadar 4459 sayılı Kanun ve 14.11.1999 tarihli Resmi Gazete yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararının 8/3. maddesine göre askerlik hizmetini yerine getirmesi nedeniyle firar ve izin tecavüzü suçları dışında askeri mahkemede yargılanamayacağını iddia etmekte ise de, davacının 1111 sayılı Askerlik Kanununun Geçici 37. maddesine göre aynı Kanunun 10. maddesi kapsamında ihtiyaç fazlası yükümlüler kapsamında bedelli askerlik hizmeti yapan bir yükümlü olduğunu, 10. maddenin 4. fıkrasının B bendi kapsamında kamu kurumlarında askerlik hizmetini yerine getiren yükümlülerden olmadığından, askerlik hizmeti süresince işlediği askeri suçlardan askeri yargıya tabi olduğunu ve üste hakaret suçunun da Askeri Ceza Kanununun 85. maddesinde düzenlenmiş askeri bir suç olduğunu, davacının askerlik hizmetini yaparken işlediği iddia olunan suçlara ilişkin hazırlanan suç dosyası Askeri Savcılığa intikal ettiğinde davacının terhis olduğunun anlaşıldığını, Askeri Mahkemeden gıyabi tutuklama kararı talep edildiğini, Askeri Mahkemece de mevzuata uygun olarak gıyabi tutuklama kararı verildiğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, HMK’nın 46. maddesinde sınırlı olarak sayılan sorumluluk sebeplerinden hiç birisinin somut davada mevcut olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İhbar olunan hakim ..., Askeri Hâkim olarak görev yapıp, 31.07.2001 tarihinde kendi isteğiyle emekli olduğunu, yaklaşık 15 sene önce cereyan ettiği anlaşılan olayı hatırlamasının mümkün olmadığını, ancak görev süresi boyunca tek bir keyfi tutuklama kararı vermediğini, davacının diğer iddialarının kendisi ile hiçbir ilgisi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İhbar olunan savcı ... vekili, davacı hakkında işlediği iddia edilen askeri bir suçtan dolayı soruşturmayı yürüten Askeri Savcılığın talebi sonrasında Askeri Mahkemece gıyabi tevkif kararı verildiğini, davacının bu karar kapsamında yakalandığını ve müvekkili tarafından tutuklamanın vicahiye çevrilmesi için nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği"ne sevk edildiğini, davacının hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği soruşturma işlemlerinin müvekkili tarafından yapılmadığını, görevi itibariyle de sözü geçen işlemlerin hukuka uygunluğunu denetleme ya da tartışma yetkisi olmadığını, aynı şekilde davacının diğer iddialarının da müvekkili ile bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.