10. Hukuk Dairesi 2015/5793 E. , 2015/16218 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ankara 7. İş Mahkemesi
Tarihi :15.01.2015
No :2014/644-2015/3
Dava, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi gerekir.
2- Yurtdışında çalışan Türk Vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6"ncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Kesin dönüşün, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade ettiği; “sosyal sigorta ödeneği” deyiminden, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerin amaçlandığı; “sosyal yardım ödeneği” ibaresinin ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlamını taşıdığı kabul olunmaktadır. Ne var ki, “kesin dönüş” ifadesi, mutlak anlamda, yurtdışında bulunduğu ülkeden Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde değerlendirilemez. İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23"üncü maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2"nci maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır. 3201 sayılı Kanunun 6"ncı maddesinin B bendi ile tekrar yurtdışına gitmek değil, yabancı ülke mevzuatına tabi olarak çalışmak ve ikamete dayalı sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği almak, aylığın kesme nedeni olduğu belirtilmiş; 3201 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanıp altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulunmuş olanların, yurtdışında çalışıp çalışmadıklarını ve ikamete dayalı bir sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alıp almadıklarını “3201 sayılı Kanuna göre aylık alanlara mahsus yoklama belgesi” vererek, aylıklarını almaya devam edebilecekleri, Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 14"üncü maddesi ile hüküm altına alınmış olup, yurtdışında uzun süre kalmak, tek başına bir aylık kesme nedeni teşkil etmemektedir.
Ayrıca, yurtdışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malûllük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurtdışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır.
Somut olayda; 15.05.2014 tarihli TR-4 belgesine göre, davacının 31.12.2012 tarihine kadar devam eden “sigortadan muaf cüz"i çalışma” kaydının mevcut olduğu ve 22.11.2012 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu belirgin olup, 3201 sayılı Kanunun 6"ncı maddesi gereğince, borçlanılan süreler gözetilerek yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, yurtdışındaki çalışma veya çalışmaya dayalı yardım ilişkisinin sona ermesi gerektiğinden; Mahkemece, yurtdışındaki çalışma veya çalışmaya dayalı yardım ilişkisinin sona erdiği 31.12.2012 tarihini takip eden aybaşı olan 01.01.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerekirken, yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu 22.11.2012 tarihini takip eden aybaşı olan 01.12.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30"uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen Geçici 3"üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 438"inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “davanın kabulü ile” ibaresinin silinerek yerine “davanın kısmen kabulü ile” ibaresinin yazılmasına; hüküm fıkrasının birinci bendinin sonuna “fazlaya ilişkin istemin reddine” ibaresinin eklenmesine; hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “22.11.2012 tarihli talebi sırasında yaşlılık sigorta kolundan aylık almaya hak kazandığının, bu sebeple 1.12.2012” ibaresinin silinerek yerine “01.01.2013” ibaresinin yazılmasına; hüküm fıkrasının üçüncü bendine “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.500,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalı Kuruma verilmesine” cümlesinin eklenmesine; hüküm fıkrasının dördüncü bendinde yer alan “360,95 TL” rakamından sonra gelmek üzere “TL"den kabul ve red oranlarına göre takdiren 300,00 TL” ibaresinin yazılmasına; hüküm fıkrasının dördüncü bendinin sonuna “takdiren bakiye 60,95 TL"nin davacı üzerinde bırakılmasına” cümlesinin eklenmesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.