Esas No: 2021/6262
Karar No: 2022/3771
Karar Tarihi: 23.05.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/6262 Esas 2022/3771 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/6262 E. , 2022/3771 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.04.2019 tarih ve 2016/25 - 2019/101 sayılı kararı
Suç :Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Silahlı terör örgütüne üye olma, Nitelikli kasten öldürme, Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs,
Hüküm :1-) Anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, Hükümete karşı, silahlı terör örgütüne üye olma suçları yönünden;
D) Sanıklar ..., ... ve ...'ın TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 221/4, 62/1, 53, 58/9, 63 maddeleri ile cezalandırılmalarına,
E) Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'ın müsnet suçları işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca;
F) Sanıklar ..., ... ve ...'ün müsnet suçları işlemediklerinin sabit olması nedeniyle CMK'nın 223/2-b maddesi uyarınca;
G) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'un silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlemediklerinin sabit olması nedeniyle CMK'nın 223/2-b maddesi uyarınca atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine;
Anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, Hükümete
Karşı suç suçları yönünden ise sanıkların 5237 sayılı TCK'nın 30/4. maddesi uyarınca işledikleri fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düştükleri anlaşıldığından CMK'nın 223/3-d maddesi gereğince sanıklara ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına,
2-) Şehit ...'e yönelik nitelikli kasten öldürme suçu yönünden;
A- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'ın müsnet suçu işlediklerinin sabit olmaması nedeniylen CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine,
3-) Mağdur ...'a yönelik nitelikli kasten öldürme teşebbüs suçu yönünden;
A-Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'in 5237 sayılı T.C.K’nın 37/1 ve 309/2. maddeleri yollamasıyla 5237 sayılı TCK'nın 82/1-g.h, 3713 sayılı Kanunun 5/1. bendi TCK'nın 35/1-2, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına;
B-Sanıklar ..., ... ve ...'ın müsnet suçu işlediklerinin sabit olmaması nedeniylen CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca, atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine, yönelik ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf incelemesi sonucunda;
I- Şikayetçiler ... vekilinin tüm suçlar ve sanıklar yönünden, ... vekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçları yönünden, ... vekilinin ise Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçları yönünden yapılan istinaf istemlerinin incelenmesinde:
..., ... ve ... vekillerinin belirtilen suçlar yönünden 5271 sayılı CMK'nın 260. maddesi kapsamında istinaf kanun
yoluna başvurma hakları bulunmaması nedeniyle istinaf istekleri yerinde görülmemiş olduğundan, CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine,
II- Katılan ... vekilinin Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarına ilişkin verilen kararlara yönelik, Katılan ... vekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçuna ilişkin verilen kararlara yönelik, katılanlar ... ve ... vekillerinin nitelikli kasten öldürme suçuna ilişkin sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen beraat kararlarına yönelik, katılan ... vekilinin ise nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme suçuna ilişkin sanıklar ... ve ... hakkında verilen beraat kararlarına yönelik, o yer Cumhuriyet savcısının tüm suçlar ve sanıklar hakkında verilen kararlar ile sanıklar ve müdafilerinin tüm istinaf istemleri yönünden ve ayrıca, sanıklar yönünden CMK'nın 272/1. maddesi uyarınca resen yapılan incelemede; sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet kararları dışındaki istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi ile, sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet kararlarının CMK'nın 280/1-a, d maddesi gereğince düzeltilerek istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararı.
ek kararlar:
-11.12.2020 tarihli sanık ... müdafiinin temyiz talebinin reddine dair bölge adliye mahkemesi ek kararı.
-08.12.2020 tarihli ... vekilinin temyiz talebinin reddine dair bölge adliye mahkemesi ek kararı,
-11.12.2020 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi vekilinin temyiz talebinin reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı,
11.12.2020 tarihli ... vekilinin temyiz talebinin reddine dair bölge adliye mahkemesi ek kararı,
29.12.2020 tarihli sanık ... müdafiinin temyiz talebinin reddine dair bölge adliye mahkemesi ek kararı.
Temyiz edenler : ..., katılanlar ..., ... ve ... vekilleri, ... vekili, ..., Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafileri,
Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle,
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I-A) ... vekilinin Hükümete karşı suç, silahlı terör örgütüne üye olma, nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçları, ... vekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçları ve ... vekilinin tüm suçlarla ilgili temyiz talepleri yönünden:
Bölge adliye mahkemesinin, belirtilen suçların niteliği itibarıyla katılanların
doğrudan zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına yasal imkan bulunmadığından CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurularının reddine dair karar ve ek karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından temyiz incelemesine yer olmadığına, dosyanın bu talepler yönünden incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
B) Sanıklar ..., ... ve ... ... hakkında verilen tüm hükümler ile ilgili olarak sanık müdafilerinin, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme (TCK 309/1), Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 311/1), cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/1) suçlarından açılan davada 5237 sayılı TCK’nın 79. maddesi delaletiyle sadece Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun oluşacağı mülahazası (TCK 309/1) ile, CMK'nın 223/3-d maddesi gereğince verilen ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin kararlara karşı, katılanlar ... ve ... vekilleri, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... müdafileri ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz talepleri ile ilgili olarak:
a) Sanık ... ... müdafiinin temyiz talepleri yönünden;
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin 18.11.2020 tarih 2019/2390 esas 2020/990 sayılı incelemeye konu kararı ile birlikte sanık hakkındaki istinaf davasının iş bu dosyadan tefrikine dair verilen karar, mahiyeti itibariyle davayı/istinaf incelemesini esastan çözen bir karar değil ve fakat ara kararı niteliğinde olmakla CMK'nın 286. maddesi kapsamında temyizi kabil bulunmadığından,
b) Sanıklar ... ve ... müdafiilerinin temyiz talepleri yönünden;
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin 18.11.2020 tarih 2019/2390 esas 2020/990 karar sayılı gerekçeli kararının sanıklar müdafiilerine 28.11.2020 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen; CMK'nın 291/1-2 maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçtikten sonra, sanık ... müdafiinin 16.12.2020 tarihinde, sanık ... müdafiinin ise 24/12/2020 tarihinde temyiz talebinde bulunuldukları anlaşıldığından,
c) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme (TCK 309/1), Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 311/1), cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/1) suçlarından açılan davada 5237
sayılı TCK’nın 79. maddesi delaletiyle sadece Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun oluşacağı mülahazası (TCK 309/1) ile, CMK'nın 223/3-d maddesi gereğince verilen ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin kararlara yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararına karşı sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... müdafileri, katılanlar ... ve Türkiye Büyük Millet Meclisini vekilleri ile bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz talepleri yönünden; 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenlemeyle temyiz yolu açılan suçlardan olmayan Anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, Hükümete karşı suçlarından kurulan ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükümlere karşı yapılan istinaf başvurusunun, bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmesine nazaran CMK'nın 286/2-h maddesi uyarınca kesin nitelikte olması nedeniyle temyizinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
C) Sanık ...'un temyiz başvurusunun reddine ilişkin ek kararlara karşı müdafiinin 29.12.2020 tarihli eski hale getirme ve temyiz talepleri yönünden;
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin 18.11.2020 tarih 2019/2390 esas 2020/990 sayılı gerekçeli kararının sanık müdafiine 26.11.2020 tarihinde Tebligat Kanununun 21. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, CMK'nın 291/1-2 maddesinde öngörülenen 15 günlük yasal süre geçtikten sonra, 28.12.2020 tarihinde temyiz talebinde bulunulduğunun anlaşılmasına göre, haklı yasal gerekçe içermeyen ve süresinden sonra yapılan temyiz talebinin reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Ceza Dairesinin 29.12.2020 tarihli 2019/2390 esas, 2020/990 karar sayılı ek kararında bir isabetsizlik görülmediğinden eski hale getirme talebinin reddiyle ek kararın ONANMASINA,
Sair temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Sanık ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, tayin olunan cezaların süreleri itibariyle CMK'nın 299. maddesinde öngörülen yasal şartlar oluşmadığından, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin ise ilk derece mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme
olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Genel olarak Anayasayı ihlal suçu ve somut darbe teşebbüsü:
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 esas 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde faillerle birlikte fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği
olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Somut olayın, devletin anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkanını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK'nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlar ile aralarındaki geçitli/müterakki suç ilişkisi nedeniyle anılan kanunun 314/2. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkanı bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 5237 sayılı TCK'nın 220/5. maddesi gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde, yönettiği örgütün gücünden yararlanarak talimat alanın iradesi üzerinde hakimiyet kuran yöneticinin, serbest iradesi ile hareket etmeyen ve bir suç örgütü mensubu olarak suç işleme kararının varlığının kabulünde zorunluluk bulunan fail arasında azmettiren-azmettirilen ilişkisinden bahsetme imkanı da bulunmamaktadır. Kanunun kabul ettiği sistemde, yöneticinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan, dolaylı fail olarak sorumlu tutulduğu görülmektedir. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B maddesinde de TCK’nın 220/5. maddesine paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Bağlayıcı emrin yerine getirilmesi kapsamında astların hukuki sorumluluğu:
Ayrıntılarına Dairenin 09.12.2019 tarih ve 2019/6765-2019/8453 karar sayılı kararında yer verildiği üzere:
5237 sayılı TCK'nın benimsediği suç teorisine göre: tipe uygun ve hukuka aykırı fiil, failin kusurlu olması halinde ceza yaptırımı uygulanmasını gerektirir. Her ceza hukuku normu, temelde bir hakkı/bir değeri korur. Bu nedenle ceza hukuku normlarının belirlediği davranış modellerine aykırı düşen her fiil haksızlık içermektedir.
Kast suçun subjektif unsurunu, kusur ise iradenin oluşum süreci ile ilgili olarak, failin işlediği hukuka aykırı fiilden dolayı kınanabilirliğine ilişkin bir değer yargısını ifade etmektedir. Kınanabilirlik, failin hukuka uygun davranmak, haksızlık yapmamak imkan ve yeteneği varken, hukuka aykırı davranması, haksızlığı tercih/irtikap etmesi halidir. İnsan özgür iradeye sahip bir varlık olması nedeniyle, haklı olan bir davranışla haksızlık arasında bir tercih yapma veya haklı olan davranış lehine karar verme, davranışlarını hukuk düzeninin gereklerine göre yönlendirebilme, hukuk düzenin yasakladığı davranışlardan sakınma yeteneğini haizdir. Kusur yargısının temelini oluşturan insanın irade özgürlüğü ise, haksızlık bilincinin varlığını gerekli kılar. Çünkü insanın haklı olan davranışları ile haksızlık arasında tercih yapabilmesi için bunu bilmesi şarttır. Fail, haksızlık bilincine sahipse ve özgür iradesiyle haksız olan bir davranışı tercih ediyor ise kusurludur.
Şu halde kasten işlenmiş, tipe uygun/haksızlık içeren fiil, olayda bir hukuka uygunluk sebebi varsa suç teşkil etmeyecek, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep varsa, suç oluşturmasına rağmen yaptırıma tabi tutulamayacaktır.
Hukuka aykırılık genel bir ifadeyle, hukuka (hakka) karşı gelmek (Heinrich l kn 305) onunla çatışma halinde olmak demektir. Suçun unsuru olarak hukuka aykırılık ise işlenen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma halinde bulunması anlamına gelmektedir. (Koca-Üzülmez, age, s. 252; Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu, Av. Serra Karadeniz-LLM, Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler Şerhi, s. 450)
5237 sayılı TCK'da yer alan hukuka uygunluk nedenleri; kanunun hükmünü yerine getirme (TCK 24/1. m.), meşru savunma (TCK 25/1. m.), hakkın kullanılması (TCK 26/1. m.) ve ilgilinin rızası (TCK 26/2. m.)dır.
TCK'nın 24. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkralarında hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep olarak düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde işaret edildiği üzere hukuka aykırı olan ve emri verenin hukuki sorumluluğunu kaldırmayan bir emrin yerine getirilmesinin hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değil ise de, Devlet tarafından yerine getirilen kamu hizmetinin yürütülmesinde amirin emrini yerine getirmek durumunda kalan ast yönünden bu durumun bir sorumsuzluk nedeni olarak kabul edilmesinde zaruret bulunmaktadır.
Kural olarak hukuka aykırı emre muhatap olan kamu görevlisinin bu emri denetlemesi, sorgulaması, hukuka aykırı olduğu kanaatinde ise amirin yazılı emri ve
ısrarı olmadan yerine getirmemesi gerekir. Ancak Anayasanın 137/3. maddesinde "Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunda gösterilen istisnaların saklı" olduğu belirtilerek, yapılan işin mahiyeti, kamu düzeni ve kamu güvenliği nedeniyle bazı istisnalara yer verildiği de görülmektedir. Muadil düzenleme TCK'nın 24/4. maddesinde de yer almaktadır.
Keza bir hukuk devletinde prensip olarak konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Amiri tarafından “askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emrin, bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum” olan ast, işlemekte olduğu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğunu düşünmekte ise cezai sorumluluğu ne olacaktır?
Amirin emrini icra sureti ile işlenen suçlardan dolayı hukuka uygunluk meselesi, Askeri Ceza Hukukunda büyük bir önem taşır. Gerçekten askerlik hizmeti, diğer hizmetlerden farklı olarak, fertlerden daha tam, daha kesin ve daha çabuk bir itaat bekler, hatta böyle bir itaate askerleri zorlar. Nitekim 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 14. maddesine göre: “Ast, amir ve üstüne umumi adap ve askeri usullere uygun tam bir hürmet göstermeğe, amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda gösterilen hallerde de üstlerine mutlak itaate mecburdur. Ast, muayyen olan vazifeleri, aldığı emri vaktinde yapar ve değiştirmez, haddini aşamaz. İcradan doğacak mes’uliyetler emri verene aittir. İtaat hissini tehdit eden her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men olunur.”
İşte askerlik hizmetinin bu özelliğini nazara alan Anayasamız, “kanunsuz emir” kenar başlığını taşıyan 137. maddede, kanunsuz emrin yerine getirilemeyeceğini ve böyle bir emri alan memurun ne suretle hareket etmesi gerekeceğini belirttikten sonra “Askeri hizmetlerin görülmesi… için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır” dediği gibi, AsCK da amir tarafından verilen emrin yerine getirilmesine ilişkin olmak üzere, şöyle bir hüküm sevketmiştir: “Hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse, bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldür. Aşağıdaki hallerde madunada faili müşterek cezası verilir; kendisine verilen emrin hududunu aşmış ise; amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise”
Bu düzenlemelere göre, emri veren amir ise kesin itaat kuralı her bakımdan geçerlidir; ast emre mutlak surette itaat edecektir.Üst ise kanun ve nizamlara göre kendisine böyle bir emir vermeğe yetkili olup olmadığını araştıracak, yetkili olduğuna kanaat getirirse itaat edecektir. İç Hizmet Kanununa göre, amir makam ve memuriyet
yönünden emretmek yetkisine sahip kimse iken (m. 9); üst, rütbe ve kıdem büyüklüğünü ifade eder (m. 10). Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiç bir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir.
Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir.(AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)
Hata (yanılma); genel olarak kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Hata, kastı ortadan kaldıran veya kusurluluğu etkileyen hata olmak üzere ikiye ayrılır. Suçun maddi unsurlarında (TCK 30/1), suçun nitelikli hallerinde (TCK 30/2), hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında (TCK 30/1-3) hata halleri kastı kaldırır. Kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi şartlarında hata (TCK 30/3) ile haksızlık yanılgısı (yasak hatası) (TCK 30/4) kusurluluğu etkileyen hata şekilleridir. Kastı kaldıran hata türüne hukuka uygunluk nedenlerinin sınırındaki yanılgıyı da eklemek gerekmektedir. (TCK 27/1) (Dairenin 24/4/2017 tarih ve 2015/3-2017/3 sayılı kararı )
TCK'nın 30/3. maddesinde "ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ilişkin koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır." denilerek hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu etkileyen haller birlikte düzenlenmiştir. Hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarındaki hatayı bu kapsamda değerlendirmek gerekecektir. Hatadan yaralanmak için kaçınılmaz olması gereklidir.
Failin hukuk düzenince tanınmayan bir hukuka uygunluk nedeninin var olduğu (Bestandsirrtum / Erlaubnisnormirrtum) ya da hukuken tanınan bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki sınırında yanılgı içinde (Grezirrtum Erlaubnisgrenzirrtum) olduğu durumda izin yanılgısı (Erlaubnisirrtum) ya da dolaylı haksızlık yanılgısından (der
indirikte Verbotsirrtum) söz edilmektedir. Bu durumda somut vakıaya değil, münhasıran norma dayalı bir değerlendirme söz konusu olduğundan, haksızlıkla doğrudan bir ilgisi bulunmayan bu yanılgının haksızlık yanılgısı (TCK m. 30/4) kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir.
Bu yanılgı türünün haksızlıkla doğrudan bir ilgisinin bulunmaması nedeni ile kast üzerinde herhangi bir etkisi de yoktur. Fiil kasten icra edilen bir haksızlık olma özelliğini korur. Hukuka uygunluk nedenlerini düzenleyen normların da bir hukuk normu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu yanılgı norma dayalıdır. Ancak bu norm bir suç tipine dayanak oluşturan yasak normu değil, bu normun yasakladığı davranışa izin veren bir normdur. Failin izin normunu bilmemesine ya da yanlış bilmesine dayalı bir değerlendirme yanılgısı mevcuttur. Fail, hukuk düzeninde mevcut olmayan bir hukuka uygunluk nedenini var saydığı veya hukuki sınırında yanılgıya düştüğü için hukuk düzeninin fiiline izin verdiği kanaati ile hareket etmektedir.
İzin yanılgısının kaçınılmaz olması durumunda, failin haksızlık bilinci ile hareket ettiği söylenemez. Failin içinde bulunduğu izin yanılgısı, yasak normunun uyarı fonksiyonunu tamamen işlevsiz bırakmaktadır. Yasak normu ile izin normunun çatıştığı bir durumda, uygulanma önceliği izin normuna aittir. Buna bağlı olarak izin normu, yasak normunun fiilin icrasından kaçınmak yönündeki uyarısını tümüyle etkisiz bırakmaktadır. Kaçınılmaz izin yanılgısı halinde, kusuru tamamen ortadan kalkacağı için faile ceza verilemez(TCK m. 30/4; CMK m. 223/3-d) (Neslihan Göktürk Haksızlık Yanılgısının Ceza Sorumluluğuna Etkisi sh.125 vd.)
Failin, gerçekte olmamasına rağmen işlemiş olduğu fiili hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğunu düşünerek hareket etmesi hali haksızlık yanılgısının ikinci görünüm şeklini oluşturmaktadır. Bu ihtimalde fail işlediği fiilin yasaklılığına ilişkin tam bir bilgiye sahiptir, ancak somut olayda işlemiş olduğu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğunu düşünmektedir. Kısaca fail bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki varlığında hataya düşmektedir.(Koca-Üzülmez, age s.344)
Failin hataya düşmesindeki kişisel kusurun değerlendirilmesi ile ilgili olması hasebiyle hatanın kaçınılamaz olup olmadığı, ex ante bir değerlendirme ile failin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, yaşı, rütbe ve görevi, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında genel olarak 15 Temmuz 2016 günü meydana gelen kalkışma olayı değerlendirildiğinde;
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askerî personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile
sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250 'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
Genel olarak:15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin cebren değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personelin katılımıyla gerçekleştirilen darbe teşebbüsünde üstleri tarafından kullanılan erlerin de bulunduğu bir vakıa olmasına ve suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden aynı Kanunun 37-39. maddeleri gereğince iştirakın her şeklinin uygulanmasının mümkün bulunmasına nazaran:
a- Sıfat, konum ve rütbeleri ne olursa olsun;
Örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları tespit edildiğinde TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail",
b-Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım eden olarak sorumlu tutulmaları,
c-Anılan kalkışma ayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak kabul edildiğinden, ülke genelinde
gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde de doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanıp başlanmadığı saptanmalı,
Hatanın kaçınılamaz olup olmadığı tespit edilirken, olağan dönemlerde de aranan, failin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, yaşı, rütbe ve görevi, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları gibi kriterlerin, siyasi tarihi itibariyle darbe geleneğinin demokrasi kültüründen daha baskın olduğu ülkede suç tarihi itibariyle yaşanan kalkışmanın olağanüstü şartları nazara alınarak değerlendirilmesi, mevcut irade ve bilgisini, eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doğrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendisinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanıp kullanmadığı ex ante bir değerlendirme ile belirlenmeli,
Bu değerlendirmeler yapılırken, askeri hiyerarşinin en altında yer alan erler ile rütbeli personelin “ast” kavramına bağlanan hukuki sonuçlar bakımından aynı değerlendirmelere tabi tutulamayacağı da gözetilmek suretiyle;
aa-Sanığın, işlediği fiilin bir haksızlık teşkil ettiğini bilmesine rağmen, bu fiili müşahhas olayda hukuka aykırı olmaktan çıkaran bir maddi sebebin varlığı hususunda kaçınılmaz bir yanılgıya düştüğü kanaatine varıldığında bir hukuka uygunluk sebebi olarak “Yetkili amir tarafından verilen ve yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan, hizmete ilişkin emrin ifası(TCK madde 24) nın maddi şartlarında kaçınılmaz bir yanılgıya düştüğü kabul edilirek, hatanın TCK'nın 30/3 delaletiyle 30/1 maddesi kapsamında kastı kaldıracağından 5271 sayılı CMK'nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine,
bb- Sanığın, işlediği fiilin bir haksızlık teşkil ettiğini bilmesine rağmen, esasen hukuk düzeninde kabul edilmeyen “konusu suç teşkil eden emrin ifası” nın, askeri hiyararşi içinde mutlak itaat ve emrin muhtevasını sorgulayamama ilkelerinin sonucu olarak bağlayıcı olduğu hususunda kaçınılmaz bir yanılgıya düştüğü kanaatine varıldığında hukuka uygunluk nedenlerinin varlığında kaçınılmaz bir yanılgıya düştüğü kabul edilerek, kaçınılmaz izin yanılgısı kusuru tamamen ortadan kaldıracağından TCK m. 30/4 maddesi delaletiyle, 5271 sayılı CMK'nın 223/3-d maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
Bölge adliye ve ilk derece mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince:
BÖLGE ADLİYE VE İLK DERECE MAHKEMELERİNCE MEYDANA GELEN/SÜBUTU KABUL EDİLEN OLAYLAR:
Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığının 15 Temmuz 2016 günü saat 21.30'da "Hazırlık İntikali ve Birlik İntikali" konulu, saat 21.40'ta "Karargah Sorumluluklarının Belirlenmesi" konulu, saat 21.43'te "Atama" konulu ve saat 22.21'de "Sıkıyönetim Direktifi" konulu 4 mesajın Özel Kuvvetler Komutanlığının Muhabere Merkezine gönderilmesi, sanık Hareket Merkezi vardiya
amiri ... tarafından imzalanan mesaj aktarma formu ile talep etmesi üzerine "Hazırlık intikali ve birlik intikali" konulu mesajın saat 23.23'te tarihinde Havuzlubahçe'deki ve Silopi'deki, saat 23.32'de Diyarbakır'daki ve İskenderun'daki alt birliklere çekilmesi,
Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığından "Harekat Yıldırım" koduyla gönderilen "Atama" konulu mesajın "...'nin Ankara Öz.Kuv.Komutanı/Ankara, olarak görevlendirdiliği, halihazırda görevde bulunan generallerin K.K.K.lığı emrine alındığı, yeni görev yerleri belli oluncaya kadar idari izinli sayılacakları" şeklindeki sözde atama ile Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral ...'ın görevden alınarak yerine ...'nin atanması,
Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığından gönderilen "Atama" konulu mesaj gereği Özel Kuvvetler Komutanlığı görevi için yanındaki 2 tim personeli ile birlikte Ankara'ya gelen ...'nin darbe faaliyetleri kapsamında yazdığı mesajlarda; ...'nin sanık ...'a "Yıldıray, Güvendiğin adamlara da haber ver, ankara'da birlikte toplanın." şeklinde, sanık ...'a" "bozdemir.le gorustum. biliyor ve el koymaya geliyor, ısrarla dön dedim iceri almayın. yada tutuklayın, bizim cezaevsne koyun." ve "ozel hava tarafına inecegiz. genel durum nedir?" şeklinde mesajlar göndermesi ve ...'nin ... ile "...: Ozel hava sizi bekliyor., ...: Arabaları da özel hava tarafına alsınlar. yollar nasıl?, ...: Helo hazır. Havadan gelin. 1. tb.nu buraya havadan 1 tb. Da havadan akıncıya alabiliriz., ...: Komutanım son durum. Sizinle beraber 2 taburu da buraya alalım., ...: şu an benle beraber 12 nci tb.var. bizim casa ya el koyduk onunla geliyoruz, özel hava emniyette mi, hükümet taraflısı olanlar orada toplanmış olabilir mi??, ...: Komutanım pilotları yönledirebilir misiniz özel havaya yanaşsın., ...: öyle yapacağuz. Diyarbakıf üs.te altan var, volkanı uoapa bindirebildimi?, ...: bizim casa özel hava emniyetli ... balaban orda., ...: tm.diyarbakır dakilerin durumu." şeklindeki yazışmaları,
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını kabul eden sanık ...'un savunmalarında, 11.07.2016 günü akşam saatlerinde Nesimi kod adlı örgüt sorumlusunun kendisini arayarak buluşmak istediğini,12.07.2016 günü saat 18.30 sıralarında buluşarak evine davet ettiğini, evde konuştuklarında kendisine "bu yakınlarda sıkıntı olacak, sizin birlikten bir subay sana gelip, bana bu konuda yardımcı olur musun dediğinde yardımcı ol" dediğini, kimin geleceğini sorduğunda "o seni tanıyor" dediğini belirten ifadeleri,
Soruşturma aşmasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını kabul eden sanık ...'in soruşturma aşamasındaki savunmalarında, 20l5 yılında tayin olduğu Ankara'da kendisiyle ilgilenen ... adlı örgüt sorumlusunun 14.07.20l6 tarihinde kendisini cep telefonundan arayarak Batıkent TÜVTÜRK'te acil olarak buluşmak istediğini, Batıkent TÜVTÜRK'e giderek ... adlı şahıs ile görüştüğünü, ...'ın görüşmede kendisine "Seni ... diye birisi görecek" dediğini, konuyu söylemediğini içeren ifadeleri,
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını tevilli ikrar eden sanık ...'un savunmalarında, tatile gittiği Antalya'daki otelde 14.07.2016 günü 01:00 sıralarında ...'in kendisini arayarak Ankara'ya çağırdığını, ...'ya haber vermesini istemesi üzerine ...'yu aradığını, ... ile tekrar görüştüklerini, uçakla 14.07.2016 günü saat 17.30 Ankara'ya geldiğini, havaalanında ... ile buluşarak ...'in söylediği yere gittiklerini, birlikte yemek yedikten sonra ...'in kendilerini bir eve götürdüğünü, evde daha önce tanıştığı ... adlı şahsı gördüğünü, kendilerinden telefonlarını kapatmalarını istenildiğini, eve daha sonra gelen biriyle tanıştırıldıklarını, o şahsın çıkarken ...'e hitaben "saat 22:00'de orada olun" dediğini, daha sonra 2 araçla Balgat'ta ... isimli bir cafenin önüne gittiklerini, ara sokakta 2. katta bir eve çıktıklarını, evde ...'ın olduğunu, 15-20 dakika sonra biri zayıf biri daha iri yapılı asker traşlı iki kişinin geldiğini, zayıf olanın diğerine komutanım diye hitap ettiğini, komutan denilen şahsın "Yarın mesaiye gideceksiniz, ... Albayımızı göreceksiniz" dediğini, daha sonra aynı şahsın "O zaman saat 01.00'a kadar bekleyin ... Albay gelsin, kendisi emir versin" dediğini, saat 01.00 civarına kadar beklediklerini, kimsenin gelmediğini muhtevi ifadeleri,
Soruşturma aşamasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını kabul eden sanık ...'nun soruşturma aşamasındaki beyanlarında, "...'nın kendisine Özel Kuvvetler karargahından emir geldiğini, olaya katılmaları gerektiğini söyleyince olaya iştirak ettiğini" söylemesi,
Soruşturma aşmasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını kabul eden sanık ...'ın soruşturma aşamasındaki savunmalarında, izinde olduğunu, Halit kod adlı örgüt sorumlusunun kendisini arayarak kendisinden "Acilen Ankara'ya gelmesini" istediğini, ailesiyle birlikte 15 Temmuz 2016 tarihinde Ankara Gölbaşı'na geldiğini, Halit'in gelmediğinden buluşamadıklarını, Özel Kuvvetler Komutanlığından ... ... astsubay kendisini arayarak "Kanki ile görüştün mü?" diye sorduğunu, "Görüştüm" demesi üzerine saat 20.00'da AŞTİ'de buluşmak istediğini, AŞTİ'de buluştuklarında yanında ... üsteğmenin olduğunu, iki araçla AŞTİ önünden Oran lojmanlarına gittiklerini, ... ...'in kendisine "Çanta getirdin mi?" diye sorduğunda getirmediğini söylediğini, ... ... astsubayın kendisine "Sen geliyor musun?" diye sorduğunda "Nereye" diye cevap verdiğinde tekrar kendisine "Kankilerle görüştün mü?" diye sorduğunu, bir şeyden haberinin olmadığını, bu şekilde yanlarından ayrılarak ... kod adlı FETÖ mensubu Sedai'nin kaldığı Yenimahalle'deki evine gittiğini, evde kimsenin bulunmadığını ifade etmesi,
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını kabul eden sanık ...'ın savunmalarında, 12.07.2016 tarihinde ... adlı örgüt sorumlusunun üstü konumunda olan ... adlı şahsın, öğretmen olduğunu söyleyen Nesimi adlı şahısla birlikte evine geldiklerini, kendisine "2-3 gün içerisinde Birlik içeresinden bir kişinin kendileriyle görüşmek için yanlarına geldiğinde onunla görüşmelerini" istediğini,
15.07.2016 tarihinde mutfak kısım komutanı ...'in kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini, yanına gittiğinde "Haber geldiğini, askeri kıyafetlerini alıp, saat 21:30'da Oran lojmanlarının içindeki bankamatikte buluşacaklarını" söylediğini, örgüt sorumlularının kastettikleri kişinin ... olduğunu, durumu odasına gelen ...'a anlattığını, gitmemeye karar verdiklerini, ... başçavuşun telefonla kendisini arayarak "Saat 20:00'da Ankamall isimli alışveriş merkezinin önündeki üst geçitin orada buluşalım" dediğini, korkuyla önce tamam dediğini, daha sonra kendisini arayarak gelmeyeceğini söylediğini, ... ile evlerine gidemediklerini, uzunca bir süre birlikte gezdiklerini söylemesi,
Bir örneği dosya içerisine alınan Mahkemenin(ilk derece) 23.10.2017 tarih ve 2017/3 esas 2017/41 karar sayılı kararında; Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olan...'un emir ve komutasında sanıklar ..., ..., ... ve ... ... ile birlikte ...'in önceden yapılan koordinasyon ve iş bölümüne uygun olarak görev yapmak üzere Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında toplandıkları, aldıkları silah, mühimmat ve askeri teçhizatı ile TÜRKSAT yayınlarını kontrollünün sağlanması amacıyla iki helikopterle TÜRKSAT yerleşkesine intikal ettikleri, tesislerde kontrolü sağladıktan sonra TÜRKSAT çalışanlarını hürriyetinden yoksun bırakarak telefon, telsiz, silah ve araçları yağmaladıkları, iki çalışanın ölümüne ve birçok çalışanın yaralandığı olayda, daha sonra gasp ettikleri araçlarla TÜRKSAT tesislerinden çıkarak polislerle çatışmaya girdiklerinin, bu çatışmada bir polis memurunu yaraladıktan sonra kaçmaya çalıştıklarının, ...'in ölü olarak ele geçirildiğinin tespit edildiği,
Tanık ...'ın Mahkemedeki ifadesinde; ...'un kendisine katıldığı bir toplantıda tatbikat olacağını, hazırlıkların yapılması emrini verdiğini, koordinatörün ... olduğunu, 11 Temmuzda depoları açarak mühimmat hazırlıklarına başladığını, ...'tan her gün talimat aldığını, çarşamba günü kendisine tatbikat yapacaklarını, Genelkurmay Karargahına, Genelkurmay Karargahındaki kritik komutanlara yönelik tehdit bulunduğunu, kendisine tatbikatla ilgili Muhafız Alayına gideceksin dediğini, ... ...'ya da Akıncı'ların toplanma yeri olduğunu, tatbikat başlangıcının orası olduğunu, bu emirler doğrultusunda hazırlıkları yapın dediğini, mühimmatları şarjörlere bastırdıklarını, kutulara koyduklarını, perşembe günü hazırladıkları silah, tesisat, malzeme, ... yelek, başlık aldığını, hurçlara, sandıklara koyduklarını, Cuma günü akşam saat 20.30-21.00 gibi ...'ın kendisini arayarak hazırlıkların tamamlanıp tamamlanmadığını sorduğunu, saat 21.00 gibi gelen otobüse yükleyerek Muhafız Alayına gittiklerini, götürdükleri mühimmatları dağıtıklarını beyan etmesi,
-Soruşturma aşamasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını kabul eden tanık ...'nin kolluk ve savcılık ifadelerinde; 14.07.2016 tarihinde "... Abi" dedikleri örgüt sorumlusunun arayarak ... ile birlikte kendisini bir
eve çağırdığını, bir odada kendilerine "Sizin yanınıza ... isminde bir teğmen gelecek, o ne derse yapın" dediğini, olay günü ...'nın talimatıyla ..., ... ve ... ile adını bilmediği bir teğmen ile birlikte kendisine ait araçla ...'ın evine gittiklerini, ...'ın ismini bilmediği bir teğmeni alarak iki araçla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına geçtiklerini, tatbikata geldiklerini söylediklerini, oradan silah ve kamuflaj aldıklarını ifade etmesi,
Soruşturma aşamasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatını kabul eden tanık ...'nın kolluk ifadesinde; "..." olarak öğrendiği "..." kod adlı örgüt sorumlusunun ... ile birlikte kendilerini 13.07.2016 tarihinde eve çağırdığını, adını "... DAYI" olarak öğrendiği şahsın kendilerine "Sizinle konuşmaya ... gelecek dediklerine uyun" dediğini, 15 Temmuz 2016 tarihinde Özel Kuvvetlerdeki birliğine ayrılış evrakını almak için gittiğini, aynı dönemde kurs gördüğü ... adlı bir arkadaşının kendisine "darbe olabilir" dediğini, daha sonra ... ve ... ile birlikte ...'nin aracına bindiklerini, daha sonra araca aldıkları ... ve ...'nun Merkez Orduevi'ne yakın bir yerde indiklerini, kendisinin de Kızılay'da indiğini, akşam Forum Ankara AVM giderek ... ve ... ile buluştuğunu, AVM'ye yakın bir eve gittiklerini, evde ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlı teğmenin olduğunu, evde bir ara ...'nın "...'nın gözaltına alınacağını, kendilerinin koruma görevinin olduğunu, başlarında bir albayın olacağını" söylediğini, daha sonra iki araçla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiklerini beyan etmesi,
Sanık ...'e ait Samsung Gsm Sm-J320a Galaxy J3 Marka cep telefonun incelenmesinde, telefon rehberine "..." isminde "05537734801" numaranın kayıtlı olup sonradan rehberden silindiği belirlenen kişiden "18:18:20 – Dostum sana ulaşamıyorum., 18:18:29 – Bu hapishane maçına gidecek 11 kişilik ekip durumu nasil, 18:18:37 – Başındaki kaptan cep gondeirmisin, 18:18:55 – Halid kendi futbolcuları ile fırat takımına katiliyor, 18:19:03 – Şu anki niyetimiz bu şekilde, 18:19:11 – Aydınlı Mah, 18:19:20 – Mimoza Cad NO 10 Daire 1 as Blok, 18:19:37 – Onlara ... yanına bir Ford transit verdik, 18:19:37 – Ancak degisiklik olursa veya maçtan sonra onun için ist dusunuyoruz, 18:19:45 – Orda bir okul sormuştu çocukları icin, 18:19:54 – Güvercinlik ... ... ihtiyaç olursa yardimci olucak hali sahasi sorumlusu, 18:20:06 - Dostum bizim ordaki depremler vardı AFAD alarm verebilir çıkışlarını yardimci ve destek olalim, 18:20:17 – Kaptan harunla koordineye geçsin, 18:20:27 – İst tuzla yakınında sınav Koleji varmış ikinci turda çocuklar için dusunulebilir, 18:22:08 – Hapishane takımı sıkıntı yok. ... 5303149759, 18:22:34 Kaptan hakanla görüştü, 18:38:36 – Ok" şeklinde darbe faaliyeti ilgili mesaj gönderdiği tespit edildiği, mesajlarda darbe girişimi kapsamında yapılan hazırlıkların açıkça görüldüğü, 530 314 97 59 nolu telefon hattının sanık ...'in adına kayıtlı olduğu ve sanık ... tarafından kullanıldığı, ... nolu hattın
Bekir Küçük adına kayıtlı olduğu, sanık ...'den elde edilen not kağıtlarında "... ..." yazılı olduğu, "..." ile başlayan arka yüzünde "..." biten listenin 11 kişilik olduğunun tespit edildiği,
Sanıklar ..., ... ve ...'den elde edilen isim listelerinden: sanık ...'tan elde edilen isim listesinin incelmesinde; ajanda sayfasının üzerinde "pastane","Zeytinağacı", "cadde", "22:30" ve "22.30 Akşam Perşembe" gibi ibareler ile sokak veya caddeyi gösteren bir kroki bulunması "4" ve "1243" sayılarının sanık ...'un savunmasında geçen sanık ...'ı bekledikleri toplantıyı doğruladığı, personel isimlerinin yazılı olması, "otomasyon", "Silah-Mlz" ibaresi,"Yarın akşam","kafa, Göz Bağl.","ART", "destek kıtalarda bekleyecek" "Silah Durumu", "8 kişi" ve "10 kişilik" gibi ibarelerin ise yapılacak darbe faaliyetlerinin organizasyonu gösterdiği, ajanda yaprağının arka yüzünde "A.Loga" ile başlayan listedeki isimlerin sanık ...'ten elde edilen kağıt parçasının arka yüzünde "..." ile başlayan listede neredeyse aynı sıralama ile olduğu, yapılan çalışmada ajanda yaprağının ön ve arka yüzüne sanık isimleri yazıldığından bazı sanıkların isimleri iki kez yazıldığı, yazılarının sanık ...'ın el ürünü olduğu, sanık ...'ten beyaz kağıt parçasının ön yüzünde "Bçvs ..." ile başlayan listedeki isimlerin hepsinin aynı sıralama ile sanık ...'den elde edilen post-itte olduğu, arka yüzünde bulunan listenin ...'tan elde edilen ajanda yaprağında olduğu, yazıların sanık ...'in el ürünü olduğu, sanık ...'den elde edilen not kağıtlarından açık sarı renkli bir post-itte "..." ile başlayan arka yüzünde "..." biten 11 kişilik listenin aynı sıralama ile sanık ...'ten elde edilen kağıt parçasında yazılı olması, post-ittin arka yüzünde yazılı olan "..." telefon numarasını ...'e ait olması, diğer post-itlerde "23.00 Güvercin", "kara hava ulaş", "tatbikat olayı için gittik", "Muhafız alayı Cumhurbaşkanlığı Nizamiye den" ve "... albay" gibi ibarelerin neredeyse tüm sanıkların savunmalarında kullandığı hususlar olması, aynı ibarelerin dijital materyalin incelemesi sonucu elde edilen sanık ... ile ... arasındaki mesajlaşmada geçmesi, post-itlerde iletişim amaçlı "2. ... ...", "...", "... ..., ...", "... ...","... ..." ve ..." isim ve telefon numaralarının bulunması, sanık ...'in telefonun incelenmesinde "1... numaralarının kayıtlı olduğunun belirlenmesi,
Sanık ...'in ... adlı şahısla mesajlaşmasında sanık ...'in ekibine ve ekibin görevine ilişkin bilgiler bulunması, kamera görüntüleri, savunmalar ve diğer delillerden anlaşılacağı üzere; 15 Temmuz darbe teşebbüsü suçu kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığın'da icra olunacak fiiller de FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca önceden planlanmış ve yapılan görevlendirme - iş bölümü çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bu cümleden olarak:
Özel Kuvvetler Komutanlığında 15 Temmuz 2016 tarihinde gün içerisinde mesaiden ayrılan kursiyer sanıklar ..., ..., ... ve ...'in aldıkları talimat uyarınca Keçiören'de bulunan Forum Ankara AVM'ye yakın bir evde toplandıkları, burada darbe girişimi hakkında konuştukları, kendilerine verilen talimat uyarınca ... ve sanık ...'e ait araçlarla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittikleri, nizamiyede daha önceden aralarında kararlaştırdıkları gibi tatbikat için geldiklerini söyledikleri, yapılan kontrolden sonra içeriye alındıkları, silah, mühimmat ve kamuflajın dağıtıldığı Botanik Bahçesine yönlendirildikleri,
Sanık ...'in talimatı ile kursiyer sanıklar ..., ..., ..., mesaiden ayrılan sanıklar ..., ... ve ... ile izinde olan sanık ...'ın sanık ...'in Gölbaşı'nda bulunan evinde saat 19.00 civarında buluştukları, evde darbe girişimi hakkında konuştukları, daha sonra sanık ...'nın kullandığı ...plakalı, sanık ...'ın kullandığı ... plakalı ve sanık ...'un kullandığı ... plakalı araçlarla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittikleri, nizamiyede daha önceden aralarında kararlaştırdıkları gibi tatbikat için geldiklerini söyledikleri, yapılan kontrolden sonra saat 22.00'de giriş yaptıkları, silah, mühimmat ve kamuflajın dağıtıldığı Botanik Bahçesine yönlendirildikleri,
Özel Kuvvetler Komutanlığı Haziran ayında düzenlenen nöbet çizelgesine göre 15.07.2016 tarihinde P.Yb. ...'in kışla nöbetçi amiri, sanık ...'in Hrk....İsth.Pl.Sb., sanık ...'ün Doldur Boşalt Nöb.Asb., sanık ...'ın Emn. Muh. Bl.de manga komutanı, sanık ...'ün AMM nöbetçisi, sanık ...'ın Kh.Des.Grp. Nizamiye Nöb.Asb., sanık ...'un Kh.Des.Grp.Ulş.Hiz.Mbl.Onr. Timi Yangın Ekp.Nöb.Asb, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'un Kh.Des.Grp.Em. ve Muh.Bl. Nizamiye vardiya görevlisi oldukları, sanık ...'ın MEBS Nöb.Sb.Asb.lığı olduğu, bu nedenle sanık ..., ... ve ...'ün hazır kıta bölgesinde, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'un nizamiye bölgesinde, sanık ...'un ulaştırma bölüğü araç sevk amirliğinde ve sanık ...'ın MEBS Komutanlığında bulundukları,
Özel Kuvvetler Komutanlığında 15 Temmuz 2016 günü mesaisi biten personelin servisleri kullanarak veya özel araçları ile mesaiden ayrıldıkları, mesaiye kalan personel için saat 19.00’da çıkarılan ek askeri servis araçlarının çıkışının olduğu,
Genelkurmay Silahlı Kuvvetler Komuta Kontrol ve Harekât Merkezinden vardiya amirinin saat 19.20’de Harekat Merkezi vardiya amiri sanık ...'i arayarak "Genelkurmay Başkanının emri ile ikinci bir emre kadar tüm askeri uçak ve helikopterlerin uçuşlarının iptal edildiğini" bildirdiği, saat 20.00'de ikinci mesajı ile nakliye uçakları uçuşlarının serbest bırakıldığının bildirildiği, vardiya amiri
sanık ...'in uçuş planı yapılması için Özel Hava Alayı Komutanlığı nöbetçi subayı ile görüştüğü,
Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığından 15.07.2016 tarihinde "Harekat Yıldırım" koduyla saat 21.30'da "Hazırlık İntikali ve Birlik İntikali" konulu, saat 21.40'ta "Karargah Sorumluluklarının Belirlenmesi" konulu, saat 21.43'te "Atama" konulu ve saat 22.21'de "Sıkıyönetim Direktifi" konulu 4 mesajın gönderildiği, gelen mesajlarıın Muhabere Merkezi nöbetçi astsubayları olan Muh.Asb.Kd.Bçvş. ... ve ... tarafından gelen mesaj defterine usulüne uygun şekilde kaydedilerek imza karşılığında Harekat Merkezi amiri Kur.Yb. Sanık ...'e teslim edildiği,
Mesaileri bittiği halde birliği terk etmeyen sanıklar ..., ..., ... ve ... ile ... ve ...'nın kışla içerisinde bekledikleri, izinde oldukları halde gün içerisinde birliğe gelen sanıklar ..., ... ve ...'nun da kışlada beklediği, sanıklar ... ve ...'in talimatları ile saat 21.30 civarında sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile ... ve ...'nın Özel Kuvvetler Komutanlığı 2. Kuvvet'in silah deposu içerisinden silah ve mühimmat aldıkları,
Sanık ...'nun saat 21.58'de beyaz renkli bir pikapla silahlı ve teçhizatlı olarak nizamiye bölgesine geldiği, nizamiye bölgesinde nöbetçi olan sanıkları toplayarak onlara "İstanbul ve Ankara genelinde çok büyük bir terör saldırısı olacağını ve Özel Kuvvetler Komutanına saldırı olacağını" belirterek tedbirli olmalarını söylediği,
Sanıklar ..., ..., ... ..., ..., ... ve ... ile ... ve ...'nın saat 22.28'de beyaz renkli bir pikapla nizamiye bölgesine silahlı ve teçhizatlı bir şekilde geldikleri, burada dağılarak görev aldıkları,
Gazi Orduevinden saat 22.15'de eşi ile birlikte ayrılan Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın Gazi Orduevi çıkışında üç araç ile yolu kesilerek alıkonulmak istenildiği, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın kısa bir mücadeleden sonra aracı ile darbecilerden sıyrılarak onların takibinden kurtulduğu, güvenli bir yere geçtiği,
Durumu anlayan Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın saat 22.20 civarında kışla nöbetçi amiri ...'ı telefonla arayarak "Kışla Nizamiyesinin her türlü giriş çıkışa kapatılması, General dahil hiç kimsenin içeri alınmaması" emrini verdiği, bu emir üzerine tanık ...'ın nöbetçi subayına "Mantar engeller kaldırılsın, kapılar kilitlensin, gelenler de nazik bir dille geri çevrilsin" şeklinde emir verdiği, nizamiyede fiziki emniyet tedbirlerinin tamamı mantar bariyer, alt nizamiye otomatik kapısı, diğer otomatik kapılar vb. tedbirlerin uygulamaya geçirilerek nizamiye girişinin kapatıldığı,
Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın daha sonra
Harekat Merkezi vardiya amirliğini arayarak sanık ... ile görüştüğü, sanık ...'ın Harekat Merkezinde olmadığından görüşemediği, daha sonra Kurmay başkanı ...'ı ve ardından da Okul Komutanı ...'i telefonla arayarak durumu anlatıp güvendiği kişilerle birlikte birliğe giderek emir ve komutayı devralmaları emrini verdiği,
Müteakiben Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Albay sanık ...'ın nöbetçi amiri ...’ı telefonla arayıp bir üst kattaki odasına çağırarak "Durumun ne olduğunu bilmediğini ve emniyet/güvenlik açısından bazı birliklerin kışlaya çağrıldığını" ifade ederek 32. Tabura alarm verildiğini söylediği, bunun üzerine tanık ...'ın, karargah nöbetçi subayı Yüzbaşı ...’ı durumu koordine etmesi maksadıyla nizamiyeye gönderdiği, tanık ...'ın nizamiye orta kontrol odasına girerek "Kışlaya giriş-çıkış olmayacak, girmeye çalışan komutanlar olursa kibarca geri çevrilecektir" şeklinde talimat verdiği, tanık ...'ın nizamiye bölgesinde silahlı ve tam teçhizatlı sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'nun içinde olduğu bir grup personeli gördüğü, sanık ...'ın sanık ... tarafından görevlendirildiklerini söylediği,
Özel Kuvvetler Komutanı Koruma astsubaylarından ...'un, Özel Kuvvetler Komutanının yanına giderek saat 22.39 civarında nöbetçi amiri ...'ı arayarak zırhlı araç ve koruma timinin TSK Spor Okuluna gönderilmesini talep ettiği, ART timinin hazırlanması talimatı verildiği, ART timi hazırlıklarını tamamladıktan sonra ani müdahale mangasında mühimmatları aldıkları, daha sonra nizamiye bölgesine gittikleri, ...'ın uyarısıyla ART timinden tanık Muhammet İrtegün'ün tekrar AMM'ye giderek üçer mühimmat alarak geri döndüğü, tanık ...'ın sanık ...'a bu konuda bilgi verdiği, sanık ...'ın yönlendirmesi ile sanık ...'nun ART timine eklendiği, sanık ...'nun üç mühimmatı nizamiyede aldığı, ART timinin bir zırhlı araç ve transit minibüs ile saat 22.58'de çıkış yaptığı,
Tanık Albay ...'ın saat 23.03 civarında Hareket Merkezini arayarak sanık ... ile görüştüğünde önemli bir olay olup olmadığı ve kışlaya gelmesine gerek olup olmadığını sorduğu, sanık ...’in kışlaya gelinmesine gerek olmadığını söylediği,
Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığından "Harekat Yıldırım" koduyla gönderilen "Hazırlık intikali ve birlik intikali" konulu mesajın sanık ... tarafından saat 22.00 civarında hazırlanarak çekilmesini istediği, hazırlanan mesaj aktarma formunu imzalayan sanık ...'in isteği üzerine saat 23.23'te Havuzlubahçe'deki ve Silopi'deki, saat 23.32'de Diyarbakır'daki ve İskenderun'daki alt birliklere çekildiği, mesajın çekildiği sırada Muhabere Merkezinde bulunan sanık ...'ın sanık ...'ı arayarak durumdan haber ettiği, sanık ... tarafından saat 23.00 civarında nöbetçi ...'e "Atama" konulu mesajın çekilmesi için gerekli
hazırlıkların yapılması emrini verdiği, nöbetçilerin hazırlıkları ağırdan alarak çekilmesini engelledikleri,
Özel Kuvvetler Okul Komutanı Kurmay Albay ...'in saat 23.00 sıralarında okul nöbetçi subaylığını arayarak birliğe gelmek için sivil bir araç talep ettiğinde kendisine "Öz.Kuv.K.Tümg. ... tarafından personel, araç giriş-çıkışına izin verilmediğinin" bildirildiği, daha sonra Albay ...'la görüşerek sivil bir araç ile kışlaya intikale başladığı, kışla ile temas kurulmaya çalışmasına rağmen okul nöbetçi astsubayı ... haricinde kimse ile temas kuramadığı, bu esnada Özel Kuvvetler Okul Komutanı Kurmay Albay ...'in kendisini arayan Özel Kuvvetler Komutanlığı personeline Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...’nın verdiği emirleri ileterek personelin bulabildikleri silah ve teçhizat ile kışlaya gelmelerini emrettiği,
Özel Kuvvetler Okul Komutanı Kurmay Albay ...'in kışlaya intikali sırasında ... tarafından aranarak "Kışlaya gitmemesi, evine dönmesi, emir ve komutanın Öz.Kuv.K. tarafından kendisine verildiği, ihtiyaç halinde Okl.K.na haber verileceğinin" söylendiği, tanık ...'in ...'ye Özel Kuvvetler Komutanın emrini ilettiğinde ...'nin "o an itibari ile uçakta olduğu, kışlaya gidilmemesi" hususunu tekrar ettiği,
...'nin saat 23.40 sıralarında sanık ...'a "bozdemir.le gorustum. biliyor ve el koymaya geliyor, ısrarla dön dedim iceri almayın. yada tutuklayın, bizim cezaevsne koyun." şeklinde telefonla mesaj gönderdiği,
Kışlaya yaklaşan araçların önündeki yol ve nizamiye batısındaki bölgeye saat 23.30 civarında taarruz helikopterleri ile yoğun atış yapıldığı, kendi aracı ile kışlaya gelen Kurmay Başkanı Kurmay Albay ... ile bir kısım personelin atışlar sonrasında kışla bölgesinden uzaklaşmak zorunda kaldıkları, atışlar sırasında nöbetçi amir ...'ın sanık ...’ın odasına giderek taarruz helikopterlerinin atışlarına karşı karartma yapılmasının uygun olacağını ifade ederek nöbetçi subaya talimat verdiği,
Saat 23.45 civarında TSK Spor Okulu bölgesine giden ART timine helikopterlerin atış sonucu tim personeli ... ile ...'ın yaralandığı, daha sonra ART timi ile giden sanık ...'nun yaralandığı, yaralıların hastaneye kaldırıldığı,
Kobra atışlarından sonra Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın Harekat Merkezinden telefonla kışla nöbetçi amiri ...'ı çağırarak kendisine "Hainlerin olabileceği gerekirse emir komutayı devralması, yanına güvendiği adamları alması" emrini verdiği, bu emir üzerine ...'ın sadece güvendiği nöbetçi subay ... ile paylaştığı,
Sanık ...'in sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile birlikte 4 sivil araçla saat 23.58’te nizamiye geldikleri,
P.Alb...., P.Alb.Okan Sivri ve Alb. ...'in birliğe girmeye çalıştıkları, P.Alb....'ın saat 23.55 civarında tanık ...'a ulaşarak içeri girmek istediğini söylediğinde "Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...’nın kendisini aradığı ve kimseyi almaması gerektiği" hususunu ilettiği, daha sonra Özel Kuvvetler Komutanı emir astsubayı tarafından nöbetçi amiri ...'ın aranarak Albay ... ve beraberindekilerin içeri alınması emri iletildiği, bu sırada nöbetçi subay ...'ın gelerek 32. Tabura alarm verildiği halde nizamiyeye karışık bir grubun geldiğini söylediği, bunun üzerine tanık ...'ın sanık ...’ın odasına tekrar giderek ...'nın emirleri gereği Albay ...’ı içeri alacağını, nizamiye gelen personelin 32. Tabur personeli olmadığı karışık bir grup olduğunu söylediği, sanık ...'ın talimatı üzerine sanık ... ve beraberindeki timin içeriye alındığı,
Nizamiyeden giren sanık ...'in ve yanındaki timin saat 00.10’da karargah binasına girdikleri, bina içerisine girdikten sonra sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’un zemin kat merdiven, koridorlar ve komutan geçiş kapısının emniyetini aldıkları, sanıklar ... ve ...’nın 1. kat koridoru ve merdiven başında tedbir aldıkları, sanık ...'in sanıklar ..., ... ve ... ile birlikte 1. kata çıkarak sanık ... ile görüştükleri, ardından sanık ... ile birlikte sanık ...’ın çalışma odasına girdikleri, odadan çıkan sanık ...'in ve yanındaki timin birlikte gelen Karargah Binasından saat 00.15'te çıkarak nizamiye bölgesine silahlı ve teçhizatlı olarak gittikleri,
Misafirhanede kalan ve MEBS Şube Müdürü olan sanık Albay ...'ın saat 23.54 civarında karargah binasına geldiği, sanıklar ... ve ... ile ...'in silahlı ve teçhizatlı bir şekilde saat 00.30 civarında nizamiye bölgesinden ayrılarak karargah binasına geldikleri, sanık ...'ın silahlı ve teçhizatlı bir şekilde saat 00.55 civarında nizamiye bölgesinden ayrılarak karargah binasına geldiği,
Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın saat 00.35 civarında Harekat Merkezini arayarak sanık ... ile görüşerek "Okul komutanını ve ...'ı içeriye al" dediği, sanık ...'ın da "Genelkurmaydan bir emir geldi, bu emir de sizin Kara Kuvvetleri idari kadrolarına atandığınız ve yerinize de ...'nin görevlendirildiği belirtiliyor" şeklinde cevap verdiği, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın "Bu emri yok hükmünde sayacaksınız, ben hala komutanım, Okul komutanı ve ...'ı hemen içeri alacaksın" dediğinde sanık ...'ın elindeki SKKHM'den gelen mesajı okuyarak şu an Özel Kuvvetler Komutanın ... olduğunu söyleyip kendisine verilen emirlere uymayacağını belirtip telefonu kapattığı, bu sırada Harekat Merkezinde ..., nöbetçi olan Yüzbaşı ..., Başçavuş ..., Kıdemli Çavuş ..., Kıdemli Çavuş ..., sanıklar ..., ...
... ... ve ... ile ...'in olduğu, sanık ...'ın "Bundan sonra bu mesaj emrine göre hareket edilecektir" dediği, sanık ... ile ...'in silahlı ve teçhizatlı oldukları halde Hareket Merkezinde bulunan nöbetçi personele silah doğrulttukları,
Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'nın saat 00.45 civarında Harekat Merkezini arayarak sanıklar ... ve ... ile görüşmek istediği, sanıkların görüşmeyi reddederek telefonla görüşmeye gelmedikleri, bunun üzerine tanık ... ile görüşmeyi istediğinde ...'in silah doğrultarak engellediğinden gelemediği, sanık ...'in telefonun kapatılmasını istediği, tanık ...'in telefonu komutanın yüzüne kapatamayacağını söylediğinde ...'in telefonun ahizesinin birkaç kez sertçe vurarak kapattığı, sanıkların bu andan itibaren karargahta kontrolü ele geçirdikleri, sanık ...'ın Hareket Merkezine yapılan telefon çağrılarına bakılmaması emri verdiğinden silahlı bekleyen sanıkların baskısıyla nöbetçi personelin telefona cevap veremediği,
Sanık ...'in SKKHM amirini telefon ile arayarak ve hoparlörün sesini açarak "Komutanım arkadaşlar mesaj emrinize inanmıyor" dediğini, SKKHM vardiya amiri yüksek sesle "Yönetime el koyduk, mesaj emrinde yazanlar doğrudur, emre uysunlar" şeklinde cevap verdiği, sanık ...'in "Herkes tarafını seçsin, bizimle olmayan var mı?" dediği, sanık ... ve tanık ...'a sorduğunda, sanık ...'ın "...'nin gelene kadar bekleyelim, geldikten sonra tekrar durum değerlendirmesi yapıp faaliyetlerimize devam ederiz" dediği, Harekat Merkezinde bulunan ... ve sanık ... ile sonradan gelen ...'ın silahlı oldukları ve silahlarının namlularını nöbetçi personele doğrulttukları, saat 00.19’da itibaren nizamiye bölgesinin önüne gelerek kışlaya girmek için bekleyen Albay ... ve Albay ... tarafından telefonla yapılan tüm ısrarlı çağrılara sanıklar ... ve ...'in cevap vermediği,
Tanık ...'ın bir süre sonra sanık ...’a yaralı ve şehit personelin durumunu öğrenmek üzere nöbetçi amirliğine gideceğini söyleyerek nöbetçi subay ... Bal ile birlikte nöbetçi amirliğine gittikleri, silahlı teçhizatlı ...'in tanıklar ... ile ...'ı takip ederek nöbetçi amirliğinin kapısında beklediği, tanıklar ... ve ...'ın cep telefonları ile nizamiye kapısının önünde bekleyen ve kışlaya girmeye çalışan personele irtibata geçerek durumu aktarmaya çalıştıkları, nöbetçi amiri ...'ın nöbetçi subay ...'a "Sabaha kadar hainlerin tek tek tespit edilmesi, müteakiben ele geçirilmesi" emrini verdiği, karargahta bulunan askerler ve diğer nöbetçi personel telefonla aranarak nöbetçi amirliğine getirilerek izleme merkezinde toplandığı,
Okul Komutanı Albay ... ve Kurmay Başkanı ile buluşarak birliğe gelen personelin sayısı saat 01.00 civarında 40-50 civarını bulduğu, nizamiye bölgesinin önünde yolda dış bariyerlerde bekledikleri, kışlaya girmek üzere birlik içindeki personel ile temas kurulmaya çalıştıkları, bekleyen rütbeli personelin
diyafonla nizamiye bölgesinde başlarında sanık ...'ın bulunduğu sanıklar ile irtibat kurdukları, kendilerini tanıtarak kışlaya girmek istediklerini söylediklerinde sanıkların giriş çıkışın yasak olduğunu belirterek uzaklaşmalarını istedikleri, bu şekilde bekleyen personelin kışlaya girmesine müsaade etmedikleri,
Sanıklar ... ve ...'nun saat 01.00 sıralarında sanık ...'a ait araçla nizamiyeye gelerek kışla içerisine girmeye çalıştıkları, olay yerinde bulunan Okul Komutanı Albay ..., Albay ... ve diğer personelin sorularına Harp Akademisinde okuduklarını, görevlendirildiklerinden kışlaya girmek istediklerini söyledikleri, sanık ... ile görüştüklerini, içeriye gireceklerini, sorulan sorulara "Siz bizi sorgulayamazsınız veya karışamazsınız" şeklinde cevap verdikleri, durumlarından şüphelenildiğinden silahlarını vererek arabada beklenmeleri söylenildiğinde sanık ...'nun kaçarak silahını vermediği, arkasından koşan 1-2 personelin sanık ...'nu yakalayarak silahını aldıkları, sanıkların telefonlarını da alarak başlarına personel koydukları,
Helikopterlerin Özel Kuvvetler Komutanlığına saat 02.16’da indiği, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'nun karargah binasının önüne çıkarak ...'yi karşıladıkları, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...'dan emir alan Başçavuş ...'in karargah binasının önüne çıkarak ...’ye yaklaşıp ateş ettiği, vurulan ...'nin yere düştüğü, ... ile birlikte gelen ...'in başında olduğu tim tarafından ateş edilerek Başçavuş ...'in vurularak şehit edildiği, daha sonra yaralı ...'nin gelen helikopterle GATA'ya götürüldüğü,
Yüzbaşı ...'nin Özel Hava Alayı Komutanlığında bekleyen Yüzbaşı ... ... vasıtasıyla ... ile bağlantı kurduğu, sanıklar ... ve ... ile ...'in darbe girişiminde bulundukları bilgisi verilerek etkisiz hale getirmeleri ve karargahın emniyetinin sağlanması emredildiği,
... ve beraberindeki tim personeli harekete geçerek binaları kontrol ettiği, kontrol sırasında sanık ...’i kontrol altına aldığı, saat 03.15'te Harekat ve Eğitim Şube Müdürlüğünün kontrolü sırasında şube müdürü odasında yaşanan çatışmada sanık ...’ın koruma personeli gibi davranarak silah çekip ateş eden ...'in etkisiz hale getirildiği, saat 03.16 civarında sanıklar ... ve ...'ı etkisiz hale getirerek yakaladıkları,
Saat 02.00-04.00 arasında Okul Komutanı Albay ...'in kışlada bulunan nöbetçi personel ile bağlantılarını sürdürerek bariyerde bekleyen personel tarafından kışlaya girmek üzere teşkilatlanma çalışmaları yaptığı,
Saat 04.00-04.30 civarında kışla nizamiyesine yaklaşmak üzere 5'nci Grup Komutanı Albay ..., Albay ... ve Yüzbaşı ... ile beraberindeki bir grubun nizamiye bölgesine ilerledikleri, nizamiyede bulunan sanıkları "Arkadaşlar lütfen yapmayın, bakın bizim niyetimiz kötü değil, sadece sizinle konuşmak istiyoruz, bak bunca sene beraber çalıştık, silah arkadaşımızsınız,
yanlış yolda olabilirsiniz ama lütfen hani dinleyin, kan dökülmesin, gelin bir sulha bağlayalım" şeklinde uyardıkları, bu sırada kışla nizamiyesinden ateş edilmesi üzerine grubun ilerlemesinin durduğu,
Okul Komutanı Albay ...'in emri ile saat 05.07’de, Albay ..., Albay ..., Yarbay ... Uzunlar, Yarbay ..., Başçavuş ..., Başçavuş ... ile birlikte yaklaşık 10 kişilik bir grubun tabanca ve av tüfekleriyle nizamiyenin güneyinden tellerden geçerek kışlaya giriş yaptıkları, su arıtma tesislerine yaklaştıklarında gruba, nizamiye bölgesinden gelen sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...'in birlikte hareket ederek ateş açtıkları, çatışma sırasında Albay ..., Başçavuş ... ve mağdur Başçavuş ... tarafından ateş açan sanıklara "Teslim olmaları, ateş etmemeleri gerektiği" yönünde sürekli çağrılarda bulunulduğu, çıkan çatışmada mağdur Başçavuş ...'un başından yaralandığı, temas sırasında Albay ... ve Başçavuş ...'ın kalbur tepe istikametinde manevra yaparak sanıkları ateş altına aldıkları, yaralı olan mağdur ...'un emniyetli bölgeye çekildiği, Albay ...'in karargahta bulunan ... ile bağlantı kurduğu ve ardından Başçavuş ... ile birlikte havuz istikametinden ilerleyerek saat 06.03’te Özel Kuvvetler Karargahına girdikleri ve böylece karargaha ulaşıldığı, bu bölgede nöbetçi amiri Yarbay ..., nöbetçi subay ... ve ... ile görüşülerek karargah bölgesinde emniyet sağlamak maksadıyla yeniden tertiplenme yapıldığı, karargahta gözetim altında bulunan sanıklar ... ve ... ile diğer alıkonulanların toplanarak nöbetçi amirliğin yanındaki odaya getirildiği,
Diğer taraftan nizamiyenin önünde bekleyen ikinci grubun saat 05.40’tan itibaren nizamiye bölgesine ilerlemeye başladıkları, Kurmay Başkanı Albay ... tarafından, nizamiyede bulunan ve başlarında sanık ...’ın olduğu sanıklara defalarca çağrı yapıldığı, kendilerine Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...’nın emri iletilerek nizamiyeyi açmaları ve teslim olmaları söylendiği, nizamiyedeki sanıkların tüm çağrılara ateşle karşılık vererek uzaklaşmalarını istedikleri, nizamiyeden açılan yoğun ateş altında kalan nizamiyeye doğru ilerleyen ikinci grubun ateşe ateşle karşılık verdiği, Hirfanlı'dan gelen Yarbay ...'un emir ve komutasındaki silahlı ve teçhizatlı personelin takviyesiyle manevra sürdürüldüğü, grubun yaptığı manevra sırasında kışla içerisinde bulunan nöbetçi personeller Başçavuş ... ve Uzman Çavuş ...'in nizamiye bölgesine kışla içinden yanaştıkları, fark edilmeleri üzerine nizamiyeden ateş açıldığı, Başçavuş ... ve Uzman Çavuş ...'in ateşe ateşle karşılık vererek çatışmaya girdikleri, çatışmada Kıdemli Başçavuş ...'nın vurularak öldüğü, Albay ... tarafından hazır kıta, nizamiye nöbetçileri ve sanık ...'ın aranarak ateşi kesmeleri, bir an önce teslim olmaları, bunun Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral ...’nın emri olduğu belirtildiği ve sanıkların dışarı çıkmaları çağrısı yapıldığı, bu esnada teslim çağrılarına uyan
nizamiyedeki grubun beyaz bez sallayarak dışarı çıkarak teslim oldukları, Okul Komutanı Albay ...'in emrindeki personelin nizamiyeden girerek kışlada hakimiyeti saat 08.00 civarında sağladıklarında sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'ın, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ...'un yakalandıkları, ...'ın firar ettiği, ... ile GATA'ya giden sanık ...'nun buradan ayrılarak gittiğinin ikame olunup usulünce tartışılan delillere uygun biçimde kabul edildiği anlaşılmaktadır.
II) Buna göre sanıkların eylemleri ile hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince;
1-a) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden verilen mahkumiyet kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair tesis edilen kararlara karşı sanıkların, sanık müdafilerinin, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının, ... ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin,
b) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile ilgili olarak, haklarında Anayasayı ihlal, Hükümete karşı suç, yasama organına karşı suç ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kamu davası açıldığı halde eylemlerinin bütün halinde silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu değerlendirmesiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararlarına karşı ... ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekilleri ile bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve sanık ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin,
c) Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında mağdur ...'a karşı nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararlarına karşı sanıkların, sanık müdafilerinin ve bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının,
d) Sanıklar ..., ..., ... ve ...
...'ın, ispat edilemeyen maktül ...'i kasten öldürme suçundan CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca verilen beraaat kararlarına yönelik istinaf başvuruların esastan reddi kararlarına karşı, belirtilen tüm sanıklar yönünden katılanlar ... ve ... vekillerinin, sanıklar ..., ... ve ... yönünden bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının,
e) Sanıklar ..., ... ve ...'ın, ispat edilemeyen mağdur ...'u kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçundan CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca verilen beraaat kararlarına yönelik istinaf başvuruların esastan reddi kararlarına karşı, sanıklar ... ve ... yönünden katılan ... vekilinin ve sanıklar ..., ... ve ... yönünden ise Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının,
f) Sanıklar ..., ... ve ... haklarında Anayasayı ihlal, Hükümete karşı suç, yasama organına karşı suç ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarını işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca verilen beraat kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararları ile ilgili olarak; Anayasayı ihlal ve Hükümete karşı suç yönünden ... vekilinin, Anayasayı ihlal ve yasama organına karşı suç yönünden ... vekilinin ve zikredilen tüm suçlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının,
g) Sanıklar ..., ... ve ... haklarında Anayasayı ihlal, Hükümete karşı suç, yasama organına karşı suç ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarını işlemediklerinin sabit olması nedeniyle CMK'nın 223/2-b maddesi uyarınca verilen beraat kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararları ile ilgili olarak; Anayasayı ihlal ve Hükümete karşı suç yönünden ... vekilinin, Anayasayı ihlal ve yasama organına karşı suç yönünden ... vekilinin ve zikredilen tüm suçlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının,
h) Sanıklar ... ve ... haklarında Anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, Hükümete karşı suç suçlarını işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca verilen beraat kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının, Anayasayı ihlal ve Hükümete karşı suç yönünden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının, Anayasayı ihlal ve yasama organına karşı suç yönünden Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin,
ı) Haklarında 5237 sayılı TCK'nın 44. maddesi delaletiyle Anayasayı ihlal suçundan(TCK madde 309) ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'un silahlı terör örgütüne üye olma suçunu
işlemediklerinin sabit olması nedeniyle CMK'nın 223/2-b maddesi uyarınca verilen beraaat kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve vekalet ücreti ile sınırlı olarak sanıklar ..., ... müdafilerinin temyiz itirazları yönünden;
Sanıklar ... ve ... haklarında aynı yargılamada yargılandıkları TBMM'ye karşı suç (TCK madde 311), hükumete karşı suç (TCK madde 312) ve Anayasayı ihlal suçlarından (TCK madde 309) 5237 sayılı TCK'nın 44. maddesi delaletiyle TCK'nı 309. maddesinde düzenlenen suçtan ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmiş olmasına göre 5271 sayılı CMK'nın 327. maddesi sarahatine göre beraat edilen suç yönünden ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamakla,
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile ilgili olarak, derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK'nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından,
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eşzamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde ve dosya kapsamına göre sübuta eren eylemlerinin Anayasanın 122. maddesinde düzenlenen usule aykırı
ve mahiyeti itibariyle de Anayasal düzene karşı silahlı teşebbüs suçunu teşkil ettiği ülke genelinde objektif olarak anlaşılan "Sıkıyönetim Direktifi" konulu yasa dışı emrin gereğini icra yönünden, ex ante bir değerlendirme ile bilgi düzeyleri, gördükleri eğitim, yaşları, rütbe ve görevleri, içinde bulundukları sosyal ve kültürel çevre koşulları, somut olayın özellikleri göz önüne alındığında sanıkların TCK'nın 30/1-4 maddesi bağlamında kaçınılmaz bir hata içinde olduklarının kabulüne imkan bulunmadığı da gözetilerek; tüm unsurları itibariyle oluşan müsnet Anayasayı ihlal suçundan fail olarak cezalandırılmalarında hukuki isabetsizlik görülmemekle;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, mahkumiyet hükümleri yönünden eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, beraate ilişkin hükümler yönünden ise dosya kapsamına uygun gerekçelerin karar yerinde usulünce gösterildiği anlaşılmakla temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle mahkumiyet ve beraate ilişkin hükümlerin ONANMASINA,
2) Sanıklar ... ve ... haklarında Anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, Hükümete karşı suç ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından verilen beraat, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... haklarında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... haklarında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan verilen mahkumiyet ve sanık ... hakkında maktül ... ...'e karşı nitelikli kasten öldürme suçundan verilen beraat kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararlarla ilgili olarak:
A) Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair karara karşı sanık müdafii ile bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yönünden:
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
a- Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde
düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde; suçun işleniş biçimi bağlamında sanığın örgütteki konumu, kaldığı süre, faaliyetlerinin önem ve yoğunluğu, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı göz önünde bulundurularak dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile fazla ceza tayin edilmesi,
b- Ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK'nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi, maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih, 2015/1426 E. 2015/1292 K., 26.10.2015 tarih, 2015/1565 E. 3464 K. sayılı kararları).
TCK'nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde, bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3'ten 3/4'e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre, belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanığın incelenen dosya kapsamı ve delillere göre, yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin faydalılık derecesi ve yargılama sürecinde etkin pişmanlıkta bulunduğu aşama gözetilerek, uygulanan kanun maddesinin amaç ve gerekçesi ile orantılılık ilkesi çerçevesinde belirlenen cezalar üzerinden dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayini,
B) Sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen beraat kararına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair karara karşı katılanlar maktül ... ... yakınları ve bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yönünden:
İlgili bölümde de yer verildiği üzere, 15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askerî personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250 'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim/elverişli eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır.
Sanıkların görevli oldukları ve bu suretle eylemlerini gerçekleştirdikleri başkent ve darbenin de merkezi olan Ankara'da konuşlu Özel Kuvvetler Komutanlığının, amaç suçun başarıya ulaşması bakımından stratejik ve belirleyici bir önemi haiz olduğunda ve sanığın genel kalkışmanın bir parçası olarak bu birlikteki olayları önceden yapılan planlama çerçevesinde sevk ve idare ettiğinde kuşku yoktur. Devletin silahlı kuvvetlerine ait uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250 'den fazla kişinin öldürüldüğü, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişinin de yaralandığı, kalkışma safahatında anılan birlikte meydana gelen silahlı çatışma faaliyetlerinin de yaşandığı bir ortamda, gerek silahlı kuvvetler mensubu gerek emniyet güçleri ve gerekse sivil vatandaşlar tarafından bir direnişin olma ihtimali ile amaca ulaşmanın örgüt açısından önemi, başarısız olunması durumunda maruz kalınacak riskin ağırlığı bağlamında her türlü karşı koyma halinde engelin bertaraf edilmesi gereğinin, Anayasayı ihlal suçu yönünden örgütsel karar/iştirak kararının özünde mündemiç olduğunun kabulü gerekir. Esasen bu durumda seçilen hedefin önceden somut olarak belirlenmesi de gerekmeyebilir. Bu nedenle amaç suça matuf elverişli eylemler kapsamında işlenen araç suçlar bakımından fiil üzerinde müşterek hakimiyet kuran doğrudan ve/veya dolaylı faillerin bu suçlardan da sorumlu olacaklarından şüphe duymamak gerekir.
Şu hale göre FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve fiili kalkışma öncesinde organizasyon içinde yer alan, olay tarihinde Tuğgeneral rütbesi ile 1. Özel Kuvvet Tugay Komutanı iken sözde sıkıyönetim emri ekindeki atama listesinde Özel Kuvvetler Komutanı olarak atanan ... ile Ankara'ya intikalinden önce de irtibat halinde olan, anılan şahsı Birliğe indiğinde yanındaki timiyle helikopter
kapısında karşılayan ve maktül ...'e ateş edilmesi anında da olay yerinde bulunan, neticenin, amaç suçun icrası bakımından yakın/gerektiğinde zorunlu bağlantısı nedeniyle suç kastı kapsamında kaldığı da değerlendirilerek olay yerindeki etkin rolü itibariyle de fiil üzerinde müşterek hakimiyet kuran sanığın, "Özel Kuvvetler bünyesinde Ankara dışında geçici görevli iken olay günü darbeden haberdar olup birinci Özel Kuvvet Tugay Komutanı ...'nin talimatı ile Diyarbakır'dan Ankara'ya gelen, henüz uçakta iken çatışma olasılığını göze alarak silahlarını dolduran, Ankara'da Özel Kuvvetler karargahını ele geçirmek için tam teçhizatlı şekilde olay yerine gelen, helikopterlerden inilmesi sonrasında yay şeklinde mevzi alıp ...'ye koruma yapan, ... tarafından ...'nin vurulması üzerine sanık ... ...'in "ateş baskısı" talimatı ile ...'e ateş etmeye başladığı esnada her bir sanığın talimat doğrultusunda konumlanıp koruma pozisyonu alma ya da havaya/etrafa ateş etme şeklinde gerçekleştirdikleri eylemlerinin, birlikte suç işleme kararı doğrultusunda ve fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulmak suretiyle icra edilmesi nedeniyle ...'e yönelik kasten öldürme suçundan TCK'nın 37. maddesine göre müşterek fail olarak cezalandırılmaları..."na dair Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.2018 tarih ve 2016/12 - 2018/55 sayılı kararının, Dairenin (16. Ceza Dairesi) 23.12.2019 tarih 2019/6757-8452 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiş bulunması da nazara alındığında meydana gelen ...'in öldürülmesi olayından da TCK'nın 37. maddesine göre müşterek fail olarak cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, olayın ani geliştiği mülahazasına dayanan ve yerinde olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi,
C) Sanıklar ... ve ... haklarında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen beraat kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının, sanıklar ..., ... ve ... haklarında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kurulan mahkumiyet kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararına karşı sanık müdafileri ile bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemleri yönünden:
Sanıkların örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katılıp katılmadıklarına ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmasını teminen;
Sanık ... hakkında örgütle irtibatı ile ilgili beyanlarda bulunduğu anlaşılan ve hükümden sonra gelen...'ın kolluk şüpheli ifade tutanağının, duruşmada okunarak tartışılması gerektiğinde anılan şahsın tanık olarak usulüne uygun biçimde dinlenmesi,
Keza sanıklar hakkında örgütle irtibatı ile ilgili beyanlarda bulunduğu anlaşılan, hazırlık aşamasında beyanlarının okunması ile yetinilen ve belirleyici delil olan; sanık ... ile ilgili olarak ...'ın, sanık ... ile ilgili olarak...n, sanık ... ile ilgili olarak ... ...'un tanık olarak usulüne uygun biçimde dinlenmeleri,
Sanıklar ..., ... ve ... haklarında örgütsel iletişim amacıyla sabit hatlardan arandığının tespitine dair dosyada mevcut olmakla birlikte kabul ve gerekçede değerlendirilmeyen yazı içeriği nazara alınarak ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Dairemizin 13.11.2019 tarih ve 2018/5526 esas 2019/6842 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Bir asker şahsın; gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağından,
Bu delilin teyidi ve maddi gerçeğin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulması açısından;
a-Mahrem imamların büfe/ankesörlü sabit telofon hattı ile hedef şahıslarla görüşmelerinde gizliliği sağlamak için genellikle kullandığı yöntem olarak belirlenen;
Hedef şahsın telefon numarasının, deşifre edilmesinin önlenmesi amacıyla çeşitli şifreleme metotları kullanarak kaydedilmesi,
Bazı Mahrem İmamların arama yapmadan önce ajandada kayıtlı numaralara baktığında şifreleme yaptığını unutarak/kasten yazılı olan şifreli numarayı aradığı, daha sonra yanlış numara çevirdiğini fark ederek/kasten asker şahsı tekrar gerçek numarasından aramış olması,
Aramalar tek taraflı ve kısa süreli olması veya sadece çağrıdan ibaret bulunması,
Aranan askeri personelin büyük kısmının genellikle rütbe/makam olarak ve bağlı bulunduğu kuvvetlerin de denk olmaları,
Mahrem imamlar tarafından gerçekleştirilen arka arkaya aramanın (ARDIŞIK ARAMA) örgütsel amaçlı olduğuna dair karine oluşturması,
Aramanın mesai saatleri dışında yapılması, sorumlu şahsın, askeri personeli aradıktan sonra tedbir amaçlı ilgisiz ve alakasız kişileri de ankesörle arayarak bu bütün içerisinde hedeflerin kaybolmasını sağlama çabası,
Aramanın on beş gün, ayda veya iki ayda bir kez olmak üzere periyodik olması,
Mahrem imamın sorumlusu olduğu asker şahıs/şahıslarla aynı ilde ikamet ettiği ve aynı ildeki sabit hatlarla iletişim kurduğunun gözetilmesi,
Asker şahısların hatların takılı bulunduğu cihazların toplantı yerine götürülmediği veya götürülse bile kapalı tuttukları,
Mahrem imamlarca hedef şahıs arandıktan sonra ilgisiz rastgele numaraların çevrilerek, redial (geri arama) tuşu ile son aranan kişinin tespitinin önlenmeye çalışılması, hususlarını da ortaya koyan, bu delilin elde edilişi, niteliği, kullanımı, hukukiliği konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında kişiselleştirilmiş, Emniyet birimlerince, büfe/ankesörlü sabit telefon hatlarıyla irtibat kurma yöntemine
ilişkin olarak düzenlenen, hangi aramaların ardışık ve/veya periyodik olduğunu açıklayan ayrıntılı analiz raporunun temin edilerek dosyaya konulması,
b- Ardışık aramaya dahil olan şahısların aynı kuvvete mensup ve aynı rütbede olup olmadıklarının, ardışık aramalar kapsamında, diğer asker şahıslar hakkında bir soruşturma veya dava olup olmadığı araştırılıp, varsa ifade örneklerinin dosyaya ibrazı sağlanarak, gerekirse sanığın görev yaptığı diğer şehirlerde ardışık aramalarının olup olmadığı araştırılarak sabit hat ve ankesörlü telefon kullandığına ilişkin ayrıntılı analiz raporunun istenmesi,
Ayrıca örgütlü suçlar soruşturma bürosu bilgi havuzundan sanıklar hakkında beyan olup olmadığı da araştırılmak suretiyle varsa temin edilmesi ve beyan sahibininde tanık olarak usulüne uygun biçimde dinlenmesi, tüm bu delillerin birlikte CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılmasından sonra sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve yetersiz belge ile yazılı şekilde karar verilmesi,
D) Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararına karşı sanık müdafii ve bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yönünden:
Örgüt mensubu olduğunda kuşku bulunmayan sanığın, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olmak suretiyle suç işleme karar ve iradesine katıldıklarının kanıtlanamamış olmasına, elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, özellikle mahallerinde kabullendikleri (darbecilere destek) görevin, amaç suça sundukları katkının tek başına vahamet arz etmediği gibi fiilin işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurduklarından da bahsedilemeyeceğinin anlaşılmasına nazaran, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan, Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığından "Harekat Yıldırım" koduyla gönderilen "Hazırlık intikali ve birlik intikali" ve "Atama" konulu mesajların saat 21:59-22:10 ve saat 23:16-00:04 sularında alt birimlere çekilmesine katılmak, sonrasında saat 23:32 sıralarında muhabere subayı sanık ...'ı arayarak durumdan haberdar ederek muhabere merkezine gelmesini sağlayıp onun talimatıyla 00:04 ten itibaren Ani Müdahele Mangasına giderek burada bulunan erlerin başında beklemek şeklinde gerçekleşen eylemlerinin; bilgi düzeyleri, gördükleri eğitim, yaşları, rütbe ve görevleri, içinde bulundukları sosyal ve kültürel çevre koşulları gibi kriterler çerçevesinde yapılan ex ante değerlendirme itibariyle, mevcut irade ve bilgilerini, eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doğrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendilerinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanmadıklarına, bu nedenle bir hukuka uygunluk sebebi olarak “Yetkili amir tarafından verilen ve yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan, hizmete ilişkin emrin ifasının (TCK madde 24) maddi şartlarında kaçınılmaz bir yanılgıya düştüklerinin kabulüne imkan bulunmadığından TCK'nın 30. maddesinin de tatbik
şartlarının oluşmadığı görülmemekle, işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasayı ihlal suçuna (TCK madde 309/1) yardım etmek kapsamında kaldığı gözetilmeden delillerin hatalı değerlendirilmesi suretiyle suç vasfında yanılgıya düşülmesi,
E) Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... haklarında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararlarına karşı sanıkların, sanık müdafilerinin, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının, ... vekilinin ve ... vekilinin temyiz istemleri yönünden:
Örgütsel bağı kesin olarak ortaya konamayan sanıkların, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olduklarının, suç işleme karar ve iradesine katıldıklarının kanıtlanamamış olmasına, elverişli nitelikteki icra hareketlerine katkı sunmakla birlikte, özellikle mahallerinde kabullendikleri (darbecilere destek) görevin, amaç suça sundukları katkının tek başına vahamet arz etmediği gibi fiilin işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurduklarından da bahsedilemeyeceğinin anlaşılmasına nazaran, zarar tehlikesi bakımından illi bir değer taşıdığında kuşku bulunmayan;
Sanık ... yönünden, saat 00:03 sıralarında muhabere merkezine gelerek gelen darbe mesajlarından haberdar olduktan ve sanık ...'in "Herkes tarafını seçsin, bizimle olmayan var mı?" demesini müteakip aktif ve etkin bir eylemi olmamakla beraber bu saatten itibaren sanıklarla birlikte hareket ederek saat 02:16 sıralarında darbeci general ...'nin olduğu helikopterleri karargah binasının önüne çıkarak onu karşılamak,
Sanık ... yönünden, mesaisi bittiği halde birliği terk etmeyerek talimat doğrultusunda sanık ...'nun komutasındaki timle birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı 2. Kuvvet'in silah deposu içerisinden silah ve mühimmat aldıktan sonra, saat 22.28'de beyaz renkli bir pikapla nizamiye bölgesine gelerek, nizamiyenin kontrolünü almak, sonrasında nizamiye astsubaylığı bölümüne geçerek gelen telefon trafiğinin kontrolünü yapmak,
Sanık ... yönünden, eğitim için Kilis'ten gelen sanığın eğitim sonrası birlikten ayrılıp, kalkışma olayından haberdar olduktan sonra birliğe gelerek saat 01:30 sıralarında tel örgüden atlayarak gizlice içeri girip karagah binasına gitmek ve saat 02:16 sıralarında helikopterle gelen ...'yi karşılamak ve onun yaralanmasını müteakip helikopterle GATA'ya götürülmesinde eşlik etmek,
Sanıklar ... ve ... yönünden, Harp okulunda öğrenci iken aldıkları talimatla ayrı ayrı İstanbul'dan Ankara'ya gelip buluşmalarını mütekip saat 01.00 sıralarında sanık ...'a ait araçla nizamiyeye gelerek kışla içerisine girmeye çalışmak, bu süreçte sanık ... ile olay mahalli olan birliğe gitme ve nasıl hareket edeceklerine dair görüşmeler yapmaktan ibaret eylemlerinin; bilgi düzeyleri, gördükleri eğitim, yaşları, rütbe ve görevleri, içinde
bulundukları sosyal ve kültürel çevre koşulları gibi kriterler çerçevesinde yapılan exante değerlendirme itibariyle, mevcut irade ve bilgilerini, eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doğrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendilerinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanmadıklarına, bu nedenle bir hukuka uygunluk sebebi olarak “Yetkili amir tarafından verilen ve yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan, hizmete ilişkin emrin ifasının (TCK madde 24) maddi şartlarında kaçınılmaz bir yanılgıya düştüklerinin kabulüne imkan bulunmadığından TCK'nın 30. maddesinin de tatbik şartlarının oluşmadığına dair saptamada da bir isabetsizlik görülmemekle, işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c) suretiyle Anayasayı ihlal suçuna yardım etmek kapsamında kaldığı gözetilmeden atılı eylemi doğrudan fail olarak gerçekleştirdiklerinin kabulü ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, belirtilen sanıklar ve suçlar yönünden hüküm usul ve yasaya aykırı olup, sanıkların, sanık müdafilerinin, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının, ... vekilinin ve ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükümlerin BOZULMASINA, sanıklar ..., ..., ..., ..., ...'nun tutuklulukta geçirdikleri süre, bozma nedenleri, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi