1. Hukuk Dairesi 2013/14752 E. , 2013/18271 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL,BİRLEŞEN DOSYADAN TAZMİNAT
Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, birleşen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın Şakir yönünden husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar hakkında açılan tapu iptali -tescil davasının kabulüne, birleşen ..."ın açtığı davanın kabulüne, birleşen ..."ın açtığı davada tazminat isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ... ile birleşen dosyada davalı Hazine vekili ve davalı birleşen dosyada davacı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleşen davalar, tapu iptali tescil ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1007. maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davada, .... hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, çekişme konusu taşınmazın sahte vekaletname ile ..."a devrinin yolsuz olduğu gerekçesi ile diğer davalılar hakkında açılan tapu iptali tescil isteğinin ise kabulüne, birleşen ..."ın açtığı davada, aynı gerekçeler ile davanın kabulüne, ancak asıl dava dosyasında tapu iptal ve tescile karar verilmesi sebebi ile yeniden karar verilmesine yerolmadığına, birleşen ..."ın açtığı dava yönünden ise, taşınmazın düzenlenen resmi aktine göre 22.000.-TL bedelle..."ye satıldığı, bu bedelden başka bedel ödendiğinin ispat edilemediği gerekçesi ile tazminat isteğinin kısmen kabulü ile 22.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kat irtifakı kurulu 416 ada 8 parseldeki çekişmeye konu 11 nolu meskenin davalı birleşen davanın davacısı ... adına kayıtlı iken ... 24. Noterliği"nin 13.12.2007 tarih ve 36289 yevmiye numaralı vekaletnamesi kullanılmak suretiyle vekil sıfatıyla ... tarafından 26.12.2007 tarihinde davalı birleşen davanın davacısı ..."a 22.000.-TL bedelle satış gösterilmek suretiyle temlik edildiği, olayla ilgili olarak ... 6. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/238 Esas sayılı dosyasından nitelikli dolandırıcılık ve evrakta sahtecilik suçlarından sanık ..."ın cezalandırılması istemi ile dava açıldığı ve anılan dosyada ..."ın mağdur, ..."ın ise şikayetçi olarak yeraldıkları, taşınmazın devri sırasında kullanılan vekaletnamenin düzenlendiği ... 24. Noterliğince, 13.12.2007 tarihli ve 36289 yevmiye numaralı vekaletnamenin başka bir işleme ait olduğunun bildirildiği görülmektedir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; ..."a ait çekişmeye konu meskenin sahte vekaletname kullanılmak suretiyle davalı birleşen davanın davacısı ..."a temlikinin yolsuz olduğunun saptanarak Tapu Müdürlüğü ile ..."ın açmış oldukları tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, birleşen davada 4721 sayılı Yasanın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu belirlenerek davacı ..."ın açtığı tazminat davasının da kabulüne karar verilmiş olmasında dakural olarak bir isabetsizlik yoktur. Birleşen davanın davalısı Hazine vekilinin tüm temyiz itirazları ile, davacı ... vekili ile davalı-birleşen davanın davacısı ... vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Tapu Müdürlüğü vekili ile ... vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.
Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.
Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
Devletin tapu sicilini çok düzgün tutması ve taşınmazların durumunu tespit ve tescil bakımından gerekli düzenlemelerin yapılarak açık hale getirilmesi konusuna büyük önem verilmiş, bu sicillerin devlet memurlarınca tutulmasından ileri gelecek bütün zararlardan dolayı vatandaşlara karşı fer’i değil, aynen İsviçre’de olduğu gibi asli bir sorumluluk yüklenmiştir Kanunun bu açık hükmünün kaynak olduğu Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için, tapu sicilinin tutulmasında sicil görevlisinin hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekmekle birlikte, eylemin kusura dayanıp dayanmamasının bir önemi yoktur. Eş söyleyişle, Devletin sorumluluğu, kusursuz bir sorumluluktur.
Burada, kusursuz sorumluluğun dayanağı, tapu siciline bağlı büyük çıkarların ve yanlış tesciller sonucunda sicile güven ilkesi yüzünden ayni hakların yerinin doldurulmaz biçimde değişmesi ve bu hakların sahiplerinin onlardan yoksun kalmaları tehlikesinin varlığı ile açıklanabilir.
Görüldüğü üzere, tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan Devlet, tapu siciline tanınan güvenden ötürü, hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlenmektedir. Tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin mameleki çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkisi söz konusu olmaktadır.
Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun her iki halde de ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır (......., Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan Devletin Sorumluluğu, ... 1976, s:63 vd). Bu nedenle sicilin hukuka uygun tutulması kavramı tapu mevzuatına uygunlukla sınırlı bir kavram olmayıp, hukukun genel ilkelerine uygunluk da gerekmektedir. Bunun dışına çıkan her hukuka aykırı davranıştan Devletin sorumluluğu asıldır.
Öyle ki, tapu siciline güven ilkesine verilen önemi vurgulayan 15.03.1944 tarih ve 13/8 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında, Türk Kanunu Medenisinin yürürlüğe girmesinden önceki sicillerin tutulmasından dahi Devletin objektif sorumluluğu benimsenip, vurgulanmıştır.
Şu da eklenmelidir ki; tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan Devletin uygulaması gereken hukuki esasların ihlali, Anayasanın ikinci kısmında yer alan temel hak ve hürriyetlere ve özellikle 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkına aykırı olduğu gibi, her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı bulunduğuna işaret eden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 nolu Protokolünün 1. maddesine de aykırıdır.
Sonuç itibariyle, sicilin sağlıklı biçimde oluşturulması, tüm kayıtların usulünce tutulması, korunması, devamlılığı ve güvenilirliğini üstlenmiş bulunan Devletin; hukukun genel ilkeleri, Anayasa ve kanunlarca belirlenen usullerin takip ve icra edilmemesi nedeniyle tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zarardan, kusursuz ve mutlak bir sorumluluğu söz konusudur.
Bu itibarla, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminat miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır.
Somut olaya gelince, birleşen davanın davacısı ..., taşınmazın dava tarihindeki sürüm değeri kadar tazminat talebinde bulunduğu halde yanılgıya düşülerek resmi akitte gösterilen satış bedeli üzerinden tazminatın hüküm altına alınması doğru olmadığı gibi, ..."ın açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasında Tapu Müdürlüğü"nün yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulmuş olması da doğru değildir.
Davacı ... vekili ile davalı-birleşen dosyadan davacı ... vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.