20. Hukuk Dairesi 2013/2282 E. , 2013/4012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda, davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... Köyü (eski 1037 p.) yeni 1590 parsel sayılı 6922,48 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, .../B madde uyulaması nedeniyle tarla niteliği ile ... adına tesbit edilmiş, tutanağının beyanlar hanesine "" taşınmaz .... oğlu ... kullanımındadır""-"" 6831 sayılı Kanunun .../B maddesi uyarınca ... adına ... sınırı dışına çıkarılmıştır."" şerhi verilmiştir. Davacı ... oğlu ..., Karlı Köyünde yapılan .../B maddesi uygulamasına dayalı kullanım kadastrosunda (eski 1037 p.) yeni 1590 parsel sayılı taşınmazın kendi kullanımında olduğunu, yanlışlıkla davalı ... adına tesbitinin yapıldığını, Hazineye ecrimisil yatırmakta olduğunu ileri sürerek, taşınmazın kendi kullanımında olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 3402 sayılı Kanunun Ek ... maddesine göre yapılan kullanım kadastrosu tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1949 yılında yapılan ve 1950 yılında ilânı yapılıp kesinleşen ... kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 08.06.1992 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve .../B uygulaması vardır.
Mahkemece, idari işlemin mahkeme kararının önüne geçemiyeceği ve oluşan kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyleki; davacı ... Karlı Köyünde yapılan .../B madde kullanım kadastrosunda (eski 1037 p.) yeni 1590 parsel sayılı taşınmazın kendi kullanımında olduğu savı ile dava açmıştır. Davalı ... mahkemeye sunduğu 27.01.2011 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazın davacı kullanımında olduğunu ve açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. Keşiften sonraki aşamalarda ise taşınmazı kendisinin kullandığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Dava konusu 1590 parsel sayılı taşınmazın öncesi 1037 parsel olup .... Köyü eski 1037 parsel yörede 1973 yılında yapılan tapulamada senetsiz ve belgesizden tarla niteliği ile 6850 m2 olarak ... oğlu ... Tayfur Gökçe adına yapılan kadastro tesbitine gerçek kişiler ile ... ve ... Yönetimince itiraz edilmiş ve kadastro komisyonunca muterizlerden ... Yönetiminin itirazının kabulüne, diğer muterizlerin itirazlarının reddine tapulama tesbitinin iptaline ve parselin ... adına tapuya tesciline karar vermiş, ... Yönetimi bu komisyon kararına karşı ... ve gerçek kişilere husumet yönelterek taşınmazın ... olduğu savı ile dava açmıştır. Kadastro mahkemesinin 02.12.1994 gün ve 1994/908-484 E.K. sayılı ilâmı ile hükmen ... olarak ... adına tesciline karar verilmiş ve hüküm, Yargıtay denetiminden geçerek 13.06.1996 tarihinde kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ilk tahdit 3116 sayılı Kanuna göre 1950 yılında, aplikasyon ve .../B uygulaması ise 3302 sayılı Kanuna göre 08.06.1992 tarihinde ilânı yapılıp tapulamadan önce kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz bu uygulamada .../B ile ... adına ... sınırları dışına çıkartılmıştır. Her nasılsa bu ilâm infaz edilerek tahdit haritasına işlenmemiştir.
Somut olayda; Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün genelgesi ile 3402 sayılı Kanunun Ek .... maddesine göre 2010 yılında yapılan kulanım kadastrosunda çekişmeli taşınmaz komşu taşınmazlarda olduğu gibi onlarla birlikte 1590 parsel olarak tarla niteliği ile ... adına kadastro tesbit yapılmış ve tutanağının beyanlar hanesinede ".../B şerhi ile birlikte kullanım" şerhi verilerek askı ilânına çıkartılmıştır.
Eldeki dava, 3402 sayılı Kanunun Ek-.... maddesine göre yapılan kulanım kadastro tesbitine itiraz niteliğinde olup, zilyetlik şerhinin iptali ile düzeltilmesine ilişkindir. Davalı gerçek kişi mahkemeye sunduğu 27.01.2011 tarihli dilekçe ile, dava konusu taşınmazın davacı kullanımında olduğunu ve açılan davayı zilyetlik şerhi yönünden kabul ettiğini beyan etmiştir. Keşiften sonraki aşamalarda ise, taşınmazı kendisinin kullandığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkeme ise, kullanım kadastrosuna yönelik olarak açılan davayı taşınmazın aynına yönelik kadastro tesbitine itiraz davası gibi değerlendirerek, davayı kesin hüküm nedeniyle esastan reddetmiştir. Oysa; eldeki dava, taşınmazın aynına ilişkin mülkiyetin aktarılması davası olmayıp, yapılan kullanım kadastrosu nedeniyle kullanım şerhine yönelik olduğu taraflarında kabulünde olup kuşkusuzdur. Kaldı ki; ... Yönetimi kesinleşen ilâmı infaz ettirmediğine ve haritasına da işletmediğine göre, ilâmdan önce 1992 yılında yapılıp kesinleşen .../B madde uygulaması halen ayaktadır. ... Yönetiminin kesinleşen ilâma dayalı olarak .../B madde uygulamasının iptaline ilişkin bir davası olmadığı gibi, taşınmazın hükmen ... olmasının somut olaydaki hukukî tartışma ile de bir ilgisi yoktur.
Bu nedenle, hukukî sorun taşınmazın aynına ilişkin olmadığından, taşınmazın gerçek zilyedinin tesbiti bakımından mahkemece fen ve ziraat bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak keşifte; taşınmazın hali hazır durumu ve niteliği belirlendikten sonra yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesi itibariyle kim tarafından ne şekilde kullanıldığı ve kimden kime kaldığı ve halihazırda fiilen kimin zilyetlik ve tasarrufunda olduğu sorulup ayrıntılı ve maddi olaylara dayalı açıklama alınmalı, tarafların varsa dayandıkları ecrimisil tutanakları uygulanmalı bundan sonra davalının davayı kabulüde dikkate alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilip istem konusunda bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ..."nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 08/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.