Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar HÖ, HS ve İ. K.tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı, 130 ada 1, 4, 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlarına, komşu 2875, 2876 ve 2877 parsellerin maliki olan davalıların bina yapmak ve duvar çekmek suretiyle haksız yere müdahale ettiklerini, fen memurlarına yaptırmış olduğu ölçüm neticesinde tecavüzün anlaşıldığını ileri sürerek, muaraza ile elatmalarının önlenmesine, yıkıma ve ölçüm sebebi ile yaptığı 1.000.-TL masrafın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalı Ayşe yönünden davasından feragat etmiş, 11.05.2011 tarihinde de dava dilekçesini ıslah ederek elatmanın önlenmesi ve yıkım talebinin kabul edilmemesi halinde teknik bilirkişilerce belirlenen arsa bedellerinin A. haricindeki davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, son celsede; yıkım talebinin olmadığını, taşkın olan yapılar yönünden bilirkişilerce belirlenen arsa bedellerinin tazminine karar verilmesini talep etmiş, Davalılar H., H. ve İ. ise, herhangi bir müdahalelerinin bulunmadığını, taşkınlık mevcut ise bedelini ödemeye hazır olduklarını savunmuşlardır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeye konu 130 ada 4, 5, 6 ve 7 nolu parseller ile aynı ada 1 nolu imar parselinin davacıya, komşu 2876 parselin davalı İ. K."a, 2877 nolu parselin davalı İsmail Karataş ile dava dışı Araban Belediyesine, 2878 nolu parselin davalı H. S. ile Araban Belediyesine, 2875 nolu parselin ise davalı H.Ö. ile dava dışı C.Demir ve yine Araban Belediyesine ait olduğu, öte yandan yargılama sırasında Araban Belediyesi ile yapılan yazışmalardan davacıya ait parseller ile 2877 nolu parselde İmar Kanunu"nun 18. maddesi kapsamında imar düzenlemesi yapıldığı ve çalışmaların tamamlanarak dosyalarının Kadastro Müdürlüğüne gönderildiğinin bildirildiği görülmektedir.
Mahkemece, davalı Ayşe yönünden açılan davanın feragat sebebi ile reddine, diğer davalılar yönünden ise kayden davacıya ait taşınmazlara davalıların tecavüz ettiklerinin keşfen sabit olduğu, ancak davalıların iyiniyetli olup, taşkın yapı kısımlarının arsa bedelinden fazla olduğu, davacının yıkım isteğinden vazgeçerek tazminat talep ettiği gerekçesi ile taşkın kısımların tapusunun iptali ile davalılar adına tesciline, arsa bedellerinin de davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, arzın mütemmim cüz"ü (bütünleyici parçası) olan muhtesatların, zeminin mülkiyetine tabi olmaları nedeniyle (TMK 684. md.) yıkım istekli davalarda, davanın binanın ana nüvesinin üzerinde bulunduğu taşınmazın tüm maliklerine yöneltilmesi zorunludur. Öte yandan, davacı ıslah sureti ile taşkın kısımların bulunduğu bölümlerin tazminat karşılığında komşu parsellere katılmasını da istemiştir. Böylesi bir isteğin de ancak tüm paydaşlar adına tescil ile mümkün olacağı da kuşkusuzdur.
O halde, 2875, 2877 ve 2878 nolu parsellerin dava dışı paydaşları Araban Belediyesi ile Cumali Demir"in davada yer almalarının sağlanması, ondan sonra işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
Öte yandan bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus, M.K."nun 684.maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 Sayılı Yasanın 1605 Sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 Sayılı İmar Yasasının 18.maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece, yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönede bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürce bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibinin koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye elverişli olduğu da söylenemez.
Şöyle ki; taşkın kısımların bulunduğu bölümlerin ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılmadığı gibi, tecavüzün imar uygulaması neticesinde oluşup oluşmadığı da belirlenmiş değildir.
Hal böyle olunca, öncelikle 2875, 2877 ve 2878 nolu parsellerin dava dışı paydaşları Araban Belediyesi ile C. D."in davada yeralmalarının sağlanması, ondan sonra taşkın kısımların ifrazlarının mümkün olup olmadığının belirlenmesi, ifrazlarının mümkün olmadığı tespit edilir ise, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde soruşturma yürütülerek tecavüzlü durumun imar uygulamasıyla oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, yargılama sırasında davacıya ait parseller ile davalı İ."e ait 2877 nolu parselde İmar Kanunu"nun 18. maddesi kapsamında imar düzenlemesi yapıldığı ve çalışmaların tamamlanarak dosyalarının Kadastro Müdürlüğüne gönderildiği ilgili Belediye tarafından bildirildiği halde, anılan imar uygulamasının neticesi değerlendirilmeden sonuca gidilmiş olması da isabetsizdir.
Davalılar H. Ö., H.S.ve İ.K."ın temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.