Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/9821 Esas 2013/515 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/9821
Karar No: 2013/515
Karar Tarihi: 04.02.2013

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/9821 Esas 2013/515 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2012/9821 E.  ,  2013/515 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KADASTRO


    Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Yargıtay bozma ilamında özetle; "eksik inceleme sonucu verilen hükmün isabetsiz olduğu belirtilerek, dava konusu yapılan bölüme ilişkin zilyetlik durumunun araştırılması, bundan sonra toplanan delillerin sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tespitinin iptali ile fen bilirkişi rapor ve krokisinde kırmızı renk ile taralı olarak gösterilen bölümün paylı olarak davacılar adına, kalan bölümün davalı köy adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında aleni yargılanma ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı da yer almaktadır. Anılan prensiplerin amacı, yargılama süresini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme süresini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Aleni yargılama prensibi ile hukuki dinlenilme hakkı, duruşmaların açık yapılması kadar hükmün açık duruşmada tefhimini ve kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılmaktadır. Anayasamızın 141, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 ve 28. maddelerinde bu hususlara işaret edilmektedir. 1086 sayılı Yasa"nın 388. ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. ve 298. Maddeleri kararın gerekçe içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da aleni yargılama prensibi ile hukuki dinlenilme hakkı ile doğrudan çelişmektedir. Somut olayda, mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği konusunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisi ile müdahil Vakıflar Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 04.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.