Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7605
Karar No: 2021/11100

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7605 Esas 2021/11100 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddedilmesi üzerine, karar temyiz edilmiştir. Ancak dosyadaki delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmediği için, bütün temyiz itirazlarının reddiyle ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir. Kanuni dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun \"Prim Belgeleri\" başlığını taşıyan 79. maddesinin onuncu fıkrasıdır. Bu maddeye göre, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca saptanamayan sigortalıların mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmıştır. Kurumca tespit edilen çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ancak, dava dosyasındaki adli kayıtlar da Kurum açısından önem taşımaktadır ve çalışma olgusu bu kayıtlardan da saptanabilir. İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun temel ilkelerinden birisi de işçi-sigortalı lehine yorum ilkesidir ve sigortalı lehine yorum yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
10. Hukuk Dairesi         2021/7605 E.  ,  2021/11100 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
    No : 2020/434-2020/676
    İlk Derece
    Mahkemesi : Bayburt Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    No : 2019/106-2019/673

    Dava, sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye ..."ın muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ..."nın oyları ve oyçokluğuyla, 28.09.2021 gününde karar verildi.





    E.Ü.G.
    KARŞI OY GEREKÇESİDİR

    1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık sigorta başlangıç tarihinin tespiti açılan davada “somut olayda davacı murisinin davalılara ait otobüste çalışırken trafik kazası yaptığı ve aynı kazada ölümü nedeni ile hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu takipsizlik kararı verilen murisin kuruma bildirim yapılmaması nedeni ile bu sözleşmenin hak düşürücü süreyi kesen belgelerden sayılıp sayılamayacağı ve buradan varılacak sonuca göre hak düşürücü sürenin geçip geçmediği noktasında toplanmaktadır.
    2. İlk derece mahkemesince “ölüm tarihine göre hak düşürücü sürenin geçtiği, kuruma bildirilen belgelerden bulunmadığı” gerekçesi ile davanın reddine dair kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    3. Kararın davacı sigortalı mirasçısı tarafından temyizi üzerine ise çoğunluk görüşü ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
    4. İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun temel ilkelerinden birisi de, işçi-sigortalı lehine yorum ilkesidir. İş hukukunun temel prensipleri arasında yer alan işçinin korunması ilkesinin bir sonucu olan işçi lehine yorum ilkesi, sosyal güvenlik hukukunda kendini sigortalı lehine yorum şeklinde göstermektedir. Sosyal güvenlik hukukunda genel amaç, bu haktan olabildiğince fazla kesimin yararlanabilmesi yani kapsamının genişletilmesidir. Diğer bir ifadeyle bu hukukun uygulanmasında esas alınacak temel ilkelerden birisi de şartlar elverdiği ölçüde sigortalı lehine yorum yapılmasıdır.
    5. Sosyal devlet; bireylere belirli bir sosyal güvenlik hakkı ve asgari gelir düzeyi öngören, sağlık ve refah hizmetlerinden serbestçe yararlanma ve belirli bir yaşa kadar eğitim olanağı sunan, bir takım sosyal riskleri önleyici tedbirler alan devlet anlayışıdır. Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu da, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Dolayısıyla, hukuk kuralı uygulanırken anayasada güvence altına alınan en temel haklardan biri olan sosyal güvenliğin esas ilkelerinden (sosyal güvenliğinin kapsamının ve uygulama alanının kişiler ve riskler açısından genişletilmesi) hareket ederek sigortalı lehine yoruma başvurulması yanlış olmayacaktır. Bu kapsamda, yorum yöntemi seçilirken tek bir yorum yönteminden hareket etmek yerine; bu hukuk dalının genel niteliği ve amacı da göz önüne alınarak yoruma başvurmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Değişik tarihlerde verilen yargı kararlarına bakıldığında; sigortalı lehine yorum ilkesinin uygulamaya geçirildiği görülmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1990 yılında verdiği bir kararda (Y.H.G.K 14.2.1990 E. 1989/10-391 K. 1990/83); "Kanunun çok açık olmasına karşın yine de kuşkulu bir durumun varlığı iddia edildiği taktirde şüphenin sigortalının lehine yorumlanacağı ise iş ve sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerindendir" diyerek bunu vurgulamıştır(Prof. Dr. Nurgül Emine Barın, Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nda Sigortalı Lehine Yorum İlkesi. Internatıonal Conference On Eurasıan Economıes 2016 s: 236 vd).
    6. Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79. maddesinin onuncu fıkrasında, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak (5) yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmıştır. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
    7. Öncelikle temel ve vazgeçilmez hak olan sosyal güvenlik hakkı sınırlanırken, hak düşürücü sürenin kesilmesi yönünde, Anayasa’nın 13. Maddesinin göz ardı edilmemesi gerekir. Anayasanın 13. Maddesinde temel hakların özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir. Sosyal güvenlik hakkının hak düşürücü süre açısından önem taşıyan belgelerin yönetmeliğe bırakılması ve yönetmelikte sınırlandırılması, Anayasa düzenlemesine uygun olmadığı gibi kurumun tespit ettiği çalışmaların da bu kapsamda değerlendirilmesi, takdir hakkının kötüye kullanılması açısından da doğru olmayacaktır. Kurumun kayıtlar var ise hiç tereddütsüz tüm sigortalılar için çalışmayı saptaması anayasal ve yasal görevidir.
    8. Belirtmek gerekir ki Adli Kayıtlar, Kuruma intikal eden belgelere göre daha nitelikli ve esas alınması gereken belgelerdendir. En azından madde de belirtildiği gibi kurumca bu belgeler esas alınarak çalıştığı rahatlıkla saptanabilir. Kurumun bu saptamayı yapmaması madde deki takdir hakkını keyfi kullanması anlamına gelecektir.
    8. Somut uyuşmazlığa gelince davacı sigortalının davalılara ait trafik tescil kaydı bulunan 25 AS 302 plakalı yolcu otobüsünü kullandığı sırada04.03.1983 tarihinde kaza yaptığı, kazada kendisi dahil yolculardan 11 kişinin öldüğü, Maçka Cumhuriyet Savcılığı’nın 15.09.1983 tarih ve 1983/90 Hazırlık 1983/138 Karar sayılı kararı ile sanık davacı murisinin ölümü nedeni ile takipsizlik kararı verildiği, davacı murisinin bu aracı kullandığı sabittir. Davacının araç kullandığı adli kayıtlarla sabittir. Kamu kurumunca çalışma olgusu kayda alınmıştır. Davacının murisi hakkında düzenlenen bu takipsizlik kararı adli makamlarca tutulan bir kayıttır. Kuruma intikal eden kayıtlardan daha önemli bir belgedir. Davalı kurumca çok rahatlıkla çalıştığı saptanabilecektir. Sigortalı lehine yorum da bunu gerektirmektedir. İlk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılınmamıştır.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi