16. Hukuk Dairesi 2013/240 E. , 2013/495 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda Aksu Köyü çalışma alanında bulunan 169 ada 10 parsel sayılı 7.609,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ölü olduğu belirtilmeksizin 2000 yılında ölen ... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, tapu kaydına dayanarak ..."a husumet yönelterek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının, dava tarihinde ölü olduğu belirtilerek dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm; davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taraf ehliyeti bulunmayan ölü kişiye dava açıldığı gerekçesiyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava ehliyeti, davada taraf olma ehliyetidir. Nitekim, 6100 sayılı HMK’nun 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şeklidir. Maddede, gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı; 4721 sayılı TMK"nun 28. maddesinde ise, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Diğer yandan, gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu, dava açıldığı zaman hayatta olup, dava sırasında ölen kişiler yönünden düzenleyici hükümler (HMK m.55) getirmiş; ancak, dava açıldığı sırada ölü olan kişiler hakkında ise herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Öncelikle belirlemek gerekir ki, dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-d maddesine göre tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartları olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun “dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115/2. maddesi “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmünü içermekte olup, anılan maddenin “gerekçe” bölümünde de aynı şekilde dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise usul ekonomisine uygunluk sağlanabilmesi için hakimin usulden red kararı vermeden önce, eksikliğin tamamlanması için ilgilisine kesin süre verileceği esasının benimsendiği belirtilmiştir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124/4. maddesi ile getirilen “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki düzenleme ile dava dilekçesinde, tarafın yanlış gösterilmesinin “kabul edilebilir bir yanılgı”ya dayanılması halinde, taraf değişikliğinin kabul edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Dava, kadastro sonucu oluşan tapu kaydının, kadastro öncesi oluşmuş tapu kaydına dayanılarak iptali ve tescili isteğidir. Davanın açıklanan bu niteliğiyle, çekişmeli taşınmazın tapu kaydında malik olarak görünen ..."a husumet doğru olarak yöneltilmiştir. Ancak, dosya kapsamından davalı ..."ın dava açıldığı sırada ölü olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davanın taraf ve dava ehliyeti olmayan kişiye karşı açıldığı sabittir. Ancak, davalı ..."ın “ölü” olduğu, ne tapu kaydında ne de kadastro tespit tutanağında belirtilmediğine göre; davacı Hazine, doğru olarak husumet yönelttiği tapu maliki ..."ın, dava açıldığı sırada ölü olduğunu bilebilecek bir durumda değildir. Bu gibi durumda, belirtilen yasa maddeleri uyarınca, verilecek ara kararla dava şartı noksanlığının giderilmesi ve davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacıya imkan sağlanması gerektiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca; Mahkemece, davacı Hazineye, taraf ve dava ehliyeti şartı noksanlığını gidermesi için HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca kesin süre verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddi isabetsiz olup, davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 04.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.