Esas No: 2021/8647
Karar No: 2022/1691
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8647 Esas 2022/1691 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/8647 E. , 2022/1691 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacılar ... ... ve ..., tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Kadastro Mahkemesinde ayrı ayrı dava açmışlardır.
Kadastro Mahkemesince, dava dosyalarının birleştirilmesi ve “Keşif giderlerinin yatırılmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de, keşif giderlerine ilişkin olarak oluşturulan usul ve yasaya aykırı ara kararı esas alınarak karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacıların talebine konu yerin kadastro sırasında dere yatağı olarak tescil harici bırakılan alanda kaldığı ve hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği anlaşıldığından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararı uyarınca dava dosyasının gönderildiği Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında ... Köyü Tüzel Kişiliğini temsilen köy muhtarı, çekişmeli taşınmazın köylülerin hayvanlarını otlatmada kullandığı mera niteliğinde olduğunu ileri sürerek harç yatırmak suretiyle davaya katılmış, ancak taşınmazın mera niteliği ile özel sicile kaydedilmesini istemeyip sadece gerçek kişi davacıların davalarının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, asıl ve birleşen davaların reddine, asli müdahil ... Köyü Tüzel Kişiliğinin tescil talebi olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, tüm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Kadastro Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin ilk karar, asıl davanın davacısı ... ...’nın bizzat kendisine usulünce tebliğ edildiği halde adı geçen davacı tarafından temyiz edilmemiş ve anılan karar birleşen davanın davacısı ...’nın temyizi üzerine bozulmuştur. Temyize incelemesine konu eldeki davada da davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm, birleşen davanın davacısı ... ile birlikte asıl davanın davacısı ... ... mirasçıları tarafından da temyiz edilmiş ise de, muris ... ... yönünden verilen ilk ret kararı temyiz edilmeyerek aleyhine kesinleştiğinden mirasçıların temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Birleşen davanın davacısı ...' nın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucunda karar verildiği gibi, verilen karar usul ve kanuna da aykırıdır. Şöyle ki; görevsizlik kararı öncesinde Kadastro Mahkemesinde yapılan keşif sonucu alınan fen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 9.589,43 metrekare yüzölçümünde olduğu ve tamamının dere yatağı olarak tescil harici olarak bırakılan alanda kaldığı tespit edilmiştir. Görevsiz karanında sonra dava dosyasının gönderildiği genel mahkemede yapılan keşif sonrasında yapılan keşfe kaılan fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise, çekişmeli taşınmazın 12.749,06 metrekare yüzölçümünde olduğu ve bir kısmının 101 ada 1 sayılı orman parselinde, kalan kısmının da dere yatağı olarak tescil harici bırakılan alanda kaldığı tespit edilmiş olup, böylelikle her iki fen bilirkişi raporu arasında taşınmazın çapı bakımından farklılık oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, genel mahkemede yapılan keşifteki fen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, Kadastro Mahkemesinde yapılan keşifte, birleşen davanın davacısı ...' nın katılımı ve yer gösterimi üzerine dava konusu taşınmazın 9.589,43 metrekare olduğu fen bilirkişi raporuyla belirlenmiş ve adı geçen tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş olduğundan, çekişmeli taşınmazın 9.589,43 metrekare yüzölçümünde olduğu birleşen davanın davacısı açısından kesinleşmiş olup, mahkemenin kabulü bu nedenle yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamına ve alınan bilirkişi raporlarına göre, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacının dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsamadığı anlaşılmaktadır. Ne var ki; davacı eldeki davayı açarken, zilyetlik iddiasına da dayanmıştır. ... ve orman mühendisi bilirkişi raporlarında, taşınmazın bir kısmında 40 - 50 - 60 yaşlı 100-125 adet kavak ağaçlarının bulunduğu, kalan kısmının dere yatağında kaldığı, uzun yıllar tarımsal faaliyet yapılmadığı, kavak ağaçlarının bulunduğu kısmın taşkına maruz kalmadığı ancak diğer kısmın en az 10 yıl önce taşkına maruz kaldığı belirtilmesine rağmen; jeoloji bilirkişi raporunda, taşınmazın tamamının aktif dere yatağında kaldığı belirtilmiştir. Taşınmazın kavaklık olan bölümü haricinde kalan kısım yönünden bilirkişi raporları arasında aktif dere yatağında ve taşkına maruz kaldığı hususlarında çelişki bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, taşınmazın kavaklık olan bölümünde, taşınmaz üzerine kavak ağacı dikmek suretiyle sürdürülen zilyetlik, ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak kabul edilebilir ise de, bu kısmın taşkın tehdidi altında olup olmadığı yönünde bilirkişi raporları arasında çelişki mevcuttur. Mahkemece söz konusu çelişki giderilmeden ve hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılmadan davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin en az 3 farklı dönemde çekilmiş hava fotoğrafları tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, ... mühendisi bilirkişisi ve üç kişilik jeoloji mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, asıl davanın davacısı ... ... yönünden verilen davanın reddi kararının temyiz edilmeyerek kesinleştiği de gözetilerek, davacı ... ... ve ...' nın kullandığı taşınmaz bölümlerinin nereler olduğu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ... mühendisi bilirkişisinden, önceki tarihli bilirkişi raporu da irdelenmek ve taşınmazın farklı bölümlerinden gözlem çukurları açılıp toprak analizi yapılmak suretiyle, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümleri üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya konu olup olmadığını ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi belirtir nitelikte, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı; jeoloji mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tamamının aktif dere yatağında kalıp kalmadığı, taşkın tehdidi altında olup olmadığı hususlarında rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, dava konusu taşınmaz bölümlerini, davacı ... ile ...’in kullandığı bölümleri ayrı ayrı gösterir ve keşfi takibe elverişli ayrıntılı rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden ise, hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; çekişmeli taşınmaz bölümleri ve çevresinde bulunan taşınmazların niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif zaptına aynen yansıtılmalı; keşifteki tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı ... yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ...’nın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 28.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.